Halit Çelenk

14 Mayıs 2011 Cumartesi
\n\n\n

Halit Çelenk, yalnızca Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının savunmanı olarak bilinir, öyle tanıtılır.

\n

Oysa; Halit Çelenk, örgütleri baskı altına alınmış, kapatılmış öğretmenlerin de, kanları yerde kalmış savcı Doğan Özün de, 7 TİPli gencin de, yayıncı İlhan Erdostun da hukukunu arayan gözü pek insan evladıydı. 12 Eylül karanlığında işkence odalarında çığlık çığlığa bırakılmış çocukların yaralarını sarmaya çalışan adalet hekimiydi.

\n

Çok duruşmasını izledik Halit Çelenkin... Cunta mahkemeleri karşısında bile öyle dik dururdu ki; ileriden baktığınızda, ak saçlı başının, herkesten yüksekte duran heyetle aynı düzeyde olduğu sanısına kapılırdınız. Savunmasını yapmak, sözünü söylemek için ayağa kalktığında, mahkeme salonlarına saygınlığın ağırbaşlı havası siner, yalnızca onun kısık gibi gözüken gür sesi duyulurdu.

\n

Halit Çelenkin gençliği, Fransız işgali altındaki Hatayda geçmişti. O yüzden bağımsızlık bayrağını dorukta tutmak benliğinin bir parçasıydı. Bir nar ağacının altında Jean Jacques Rousseauyu okurken öğrenmişti 1789 devriminin kazanımlarını. 1917 devriminin toplumcu evrenselliğinin, 1923 devriminin ulusal aydınlanmacılığının kıvılcımını bilincinde söndürmeden ışıtan ender aydınlarımızdandı.

\n

Töreye karşı türenin (hukuk), köleleştirmeye karşı tüzenin (adalet) çelebi yolcusuydu.

\n

Gönül anıtımıza konulmuş bir çelenktir şimdi o...

\n

\n\n\n

Günaydın

\n\n\n

Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, geçen hafta Brükselde yapılanBatı Balkanlarda ve Türkiyede Medya ve İfade Özgürlüğükonulu konferansta konuştu:

\n

Türkiyede halen 67 gazeteci cezaevindedir. Bazılarının tutukluluğu 3 yıla yaklaşmıştır. Bu tutuklu gazetecilerin tümünün ortak özelliği iktidara muhalif görüşleri taşımalarıdır. Cezaevinde olmayan başka gazeteci yazarlar için 2 binden fazla dava açıldı. Türkiye Başbakanı bütün bunları doğal karşılıyor. Strazburgda yaptığı konuşmada, Türkiyedeki tutuklu gazetecileri haksız şekilde suçladı ve bunların terörle ilişkili kişiler olduğunu söyledi. Bu doğru değil. 67 tutuklunun tümü gazetecidir.

\n

Abakay, Avrupa Birliğinin tutumuna da değindi ve noktayı koydu:

\n

8 yıl süresince tırmandırılan gazeteciler ve medya üzerindeki baskılara AB kurum olarak karşı çıkmadı, açık olmadı, çifte standart uyguladı. Biz gazeteciler ve gazeteci örgütleri 8 yıldır baskılara karşı çığlık atıyoruz, direniyoruz. Bu sesimizi duyuramadık. 6 aylık AB ilerleme raporlarında, Türkiyedeki gelişmeler takdir edildi, medyaya yapılan baskılar ayrıntı, küçük işler olarak kabul edildi. ABnin bu tutumu hükümete, belirttiğim baskılar için cesaret verdi. ABnin desteğinin arkasında olduğunu gören Başbakan Erdoğan ve hükümeti, baskılarına hız verdi. AB özellikle son iki aydan beri Türkiyedeki gazeteci ve yazarlara yönelik tutuklamalara karşı açık tutum alıyor. Eleştiriyor. Bu doğrudur ve gereklidir. Ancak, aynı zamanda geç kalmış bir tepkidir. Ben bu tutum için Günaydındemek istiyorum.

\n\n\n

Mühendisler ve

\n

Mimarlar da Ayakta

\n\n\n

Mühendisler ve mimarlar yarın Ankarada miting yapacaklar. Niçin? Ellerinden alınan hakları, düşük ücretleri ve insanlık onurları için...

\n

Açıkçası, bu memlekette mühendisler ve mimarlar bile aç, açıkta!

\n

Kanıt isteyene, kanıt:

\n

Mühendis, mimar ve şehir plancıları arasında işsizlik veya meslek dışı işte çalışma oranı ortalama yüzde 25. Elektrik mühendislerinde işsizlik oranı yüzde 10larda kalırken jeofizik mühendislerinde -meslek dışı işlerde çalışanlar da eklenirse- aynı oran yüzde 41e değin yükseliyor.

\n

Ücretlere gelince:

\n

Makina Mühendisleri Odasının verilerine göre, bu alandaki mühendislerin yüzde 50sinin ücreti 1200-2 bin, yüzde 28inin ücreti 2 bin 100-3 bin 800, yüzde 12sinin ücreti 3 bin 900-6 bin lira arasında. Ancak yüzde 10unun ücreti 6 bin liradan fazla.

\n

Elektrik mühendislerinin ise, yüzde 45.8i 1500-2 bin 500 lira arasında ücret alırken ancak yüzde 2.1i 6 bin 500 lira üzerinde gelir elde ediyor.

\n

Toplum mühendislerinin yarattıkları eşitsizlik çarkı herkesi eziyor, herkesi...

\n\n\n

CUMHURBAŞKANLIĞI’NA SORU

\n\n\n

Abdullah Gül, silahlı \tsaldırı sonucu öldürülen ve katilleri yakalanan Hrant Dinkin eşi Rakel Dinke, Devlet Denetleme Kurulu üyelerini göndermiş ve ailenin sıkıntılarını aktarmalarını sağlamış.

\n

Bilindiği gibi, Necip Hablemitoğlu, Abdullah Gülün Başbakanlık yaptığı dönemde 18 Aralık \t2002de Ankarada öldürülmüştü. Aradan \tgeçen 9 yılı aşkın süreçte suikastla ilgili hiçbir gelişme olmamış, Hablemitoğlunun katil ya da katilleri bulunamamıştır.

\n

Abdullah Güle \tsorumuz şudur:

\n

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Necip Hablemitoğlunun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlunu da ziyaret ederek, 9 yıl boyunca yaşadığı sıkıntıları dinleyecek, notlar alacak ve suikastın çözümü için çaba \tharcayacak mı?

\n\n\n

Koruma

\n\n\n

İleti, Yavuz Ataydan:\tEtkili ve yetkili kişi Biz baştan kefenimizi giydik demiş. Bir türlü şu soruya cevap bulamadım: Kefenle gezenler, korumasız korumalar mı? Yoksa korumasız korumalar tarafından korunan kişiler mi?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları