Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Karaburun'da Şenlikli Bir Dört Gün!
Sıcacık bir yaz akşamı, Karaburun Nergis Çay Bahçesi tam bir şenlik yerine dönüşmüş; sahnede birbiriyle rekabet edercesine Ege türküleri söyleyen Yunan ve Türk müzik grupları ve onlara eşlik eden, el çırpan 21 aylık güzeller güzeli bir kız çocuğu, adı da güzel Güneş.
Dünya hep böyle bir şenlik yeri olamaz mı?
Ne yazık ki, olmuyor, Güneş bebe el çırparken bir yerlerde yeni bir savaş başlıyor, bir yerlerde gene en masumlar öldürülüyor ama, dünya var olduğundan beri sürüp giden bir yarış bu ve savaşlara rağmen hayat, neşe ve aşk kendini hissettiriyor, hem de inatla...
5. Karaburun Şenliği’nin Türk-Yunan kardeşlik gecesi.. müzik durmak bilmiyor; akşamüstü yönetmenliğini Tahsin İşbilen’in yaptığı “Asya Minör Yeniden” adlı belgeseli izlerken çok ağladım ve insanoğlunun en kardeş, en iyi yanlarına yeniden hayran kaldım.
Zamanlar İkinci Dünya Savaşı zamanları.. Almanlar Yunanistan’ı işgal etmiş, Adalar birer birer Almanların eline geçiyor ve onlar her şeyi yapıyorlar, kim itiraz ediyor kurşunu yiyor.. çocuklar ve kadınlar aç öylece bekliyorlar. Adalardan Samos Adası en direnişçi ada, partizanı en çok ada ve çare yok partizanlar, çocuklar ve kadınlar kendilerini Türkiye’nin karasularına atıyorlar.. kimileri Karaburun’a çıkıyor, kimileri Aliağa’ya, kimileri Kuşadası’na ve gene savaş nedeniyle yiyeceği içeceği kıt bir Türkiye ve hem Yunanlılar, hem Türkler bitten kırılıyor.
Ama gelenler komşudan gelmiş, buyursun gelsinler.. son ekmekler kardeşçe paylaşılıyor, evler açılıyor, yataklar seriliyor ve yaklaşık 3 bin Yunan mültecisi yaşama şansına kavuşuyor.
Belgeselde konuşanlar çok güzel hikâyeler anlattılar. Birini anlatmadan geçemeyeceğim.. gece vakti su alan bir sandalla yirmi partizan denize açılmış; ay yok, deniz karanlık, ama partizanlar Türkiye kıyılarına yaklaştıklarını hissediyorlar ve hep bir ağızdan Enternasyonali söylemeye başlıyorlar. Deneyimli bir partizan onları uyarıyor: “Yapmayın arkadaşlar, tedbiri elden bırakmamamız gerek..” Partizanlar seslerini daha da yükseltip yanıt veriyorlar: “Yapma bre Yorgo.. artık özgür topraklardayız! Özgür!”
Sonra mı.. onları karşılayan Türk balıkçılara da şarkıyı öğretiveriyorlar.
İşte bir sürpriz, aradan tam kocaman dört yıl geçmiş, Karaburun’un Küçükbahçe köyünden Zehra Ömerler karşımda; sadece o mu, Küçükbahçe köyünün bütün kadınları yanı başımda.. dört yıl önce beni köylerinde ağırlamışlardı. Ortak projeleri Karaburunlu Kadınlar Agro Turizm ve İşletme Kooperatifi’ni kurmuşlardı. Ben de onların kuruluş hikâyelerini film
yapmış ve bol bol güzel Ege yemekleri yemiştim. Karaburun’da şenlik olur da onlar olmaz mı? Sandıklarındaki en değerli eşyaları çıkarıp “Sandıktan Günümüze” adlı bir sergi yapmışlar, doğrusu sandıktan çıkan işlemeli giysiler pek bir güzeldi. “Sandıktan Günümüze” sergisinin yanı sıra, Aydın Çetinbostanoğlu’nun “Roman ve Düğün” adlı fotoğraf sergisi çok renkli Roman hayatını tüm çarpıcılığıyla anlatıyordu. Ayrıca Murat Güzeldere’nin ağaç işleri, Zehra Sarıgöl’ün Yağlıboyaları ve Reyhan Dinler Dickinson’ın Japon fırça tekniğini kullanarak yaptığı çalışmalar şenlikle birlikte gün ışığına çıkmıştı.
Güneş gene ellerini çırpa çırpa dönüyor.. bu kez sahnede Muammer Ketencoğlu ve arkadaşları var. Son albümleri “İzmir Hatırası”ndan birbirinden etkileyici parçalar çalıp söylüyorlar.
Bir sonraki gece sahneyi Baba Zula ve arkadaşları alacak ve “Köklerimize Dönelim” diye seslenecekler; sonraki gece de bizim delikanlılar Moğollar sahnede olacak, bu yıl onların 40. yılı.. ama daha dün kadar gençler.
Şenlikte sadece müzik yok, bu yıl iki ana konu üstünde yoğunlaşılmış: Karikatür ve müzik. “Karikatür ve Toplum” paneli çok kalabalıktı. Serdar Kızık’ın yönettiği panelde Kâmil Masaracı, Cihan Demirci, Eray Özbek konuşmacıydılar. Her ne kadar “El yapımı havan topunun belediye bahçesine atıldığı bir ülkede artık karikatür yapılmaz” deseler de, karikatürsüz ve mizahsız bir yaşamın olmayacağını da bir güzel anlattılar.
Gelecek şenlikte artık Karaburunluların bir “Karikatürlü Ev’i” olacak gençler ve en çok da çocuklar için...
“Müzik ve Toplum” panelini de Gökhan Akçura yönetti, Taner Öngür, Derya Bengi, Murat Meriç konuşmacıydılar. Hepsinin ortak noktası, müziğin artık sadece tasarlanılmış bir tüketim malına dönüşmesiydi. Müzik protesto seslerini neredeyse yitirmek üzereydi, bütün sanat dallarında olduğu gibi.
İşte böyle dostlarım.. bir Karaburun şenliği daha sona erdi. Her yerin şenlik olması dileğiyle ben de Karaburun’a hoşça kal dedim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!