Künye
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Künye

23.08.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Avustralya’nın küçük kasabası Menindie’de yaşayan Annie Bosisto, oğlunun ölümünü ona yazdığı son mektubun geri gelişiyle öğrendi. 6 Mart 1917 tarihli mektubun zarfına iki kırmızı çizgi çekilmiş ve arasına “savaşta öldü” damgası basılmıştı. Ancak aradan aylar geçiyor, şehit oğulun cesedi bulunamıyordu. Britanya ordusu, 1038 numaralı dosyayı kapadı. Çünkü dosyası kapanmayan kayıp askerlere, maaş ödemek zorunluluğu vardı.

Baba Bosisto, evladının acısına dayanamadı ve birkaç ay sonra öldü. Ana, hâlâ bir umut besliyordu içinde. Kızılhaç’a yazdığı mektupta, “Oğlumun yaşadığına inanıyorum. Belki belleğini yitirmiş, belki tutsak alınmış ve bize yazmak olanağından yoksundur” diyordu. Ve dilekçesine, oğulun tarifini eklemişti: “Avustralya’dan gittiğinde 1.80 boyunda, 70 kilo ağırlığında ve mavi gözlüydü. Saçları siyahtır ama, Fransa’da ağardığını yazdı. İki hafta sonra, 23 yaşında olacaktı...

Russel George Bosisto adlı delikanlının akıbeti öğrenilemedi ve adı, Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa’da ölüp cesetleri bulunamayan dokuz Avustralyalı askerle birlikte, Amiens’teki anıtın üstüne yazıldı.

Kemerin ucundaki iskelet

1997 yılının aralık ayında, ilk dünya savaşının en kanlı muharebelerine sahne olan Somme bölgesinde çiftçilik yapan Michel Thulliez, tarlasına bezelye ekmeye hazırlanıyordu. Traktörün tırmığı madeni bir kemere takıldı. Köylü Thulliez, tırmığı kaldırdığında kemerin ucunda ve lime lime üniformasının içinde 82 yıldan beri bulunmayı bekleyen asker Bosisto’nun iskeleti sallanıyordu. Zamanın aşındıramadığı künyesinde, 2. Avustralya Piyade Tümeni, 27. Tabur ve adı yazıyordu.

Piyade Bosisto’nun çileye yolculuğu, Avustralyalı gencecik bir memurken silah altına alınıp İngiltere için dövüşmek üzere gemiye bindirildiği Beachport Limanı’nda, 31 Mayıs 1915’te başlamıştı. Büyük Britanya Donanması’nın Birinci Lordu Sir Winston Churchill, Almanları zora sokmak için Gelibolu’da yeni bir cephe daha açmıştı.

Ancak...” diye yazacaktı tam seksen üç yıl sonra, Le Journal du Dimanche gazetesi: “Mustafa Kemalin (gelecekteki Atatürk) askerleri, umulandan daha zorlu çıktılar. Çanakkale savaşları tam bir fiyaskoyla sonuçlandı ve müttefiklere otuz bini Avustralyalı ve Yeni Zelandalı, toplam yüz kırk beş bin askere mal oldu. Churchill ise yirmi yıl süreyle kızağa çekilerek cezalandırıldı.

Kahramanların adı yok

Çanakkale’den geri çekilen gencecik asker Bosisto’nun tümeni, önce Mısır’a ardından Fransa’ya gönderilmişti. İki yılı savaşlarda geçen kısacık, hazin yaşamı, Somme bölgesindeki muharebelerde bir top mermisiyle sona erdi. İskeleti, seksen üç yıl boyunca bağrında saklayan topraktan çıkarılıp yine o yabancı topraklarda, ama adını taşıyan bir mezara nakledildi. Anacığı çoktan ölmüştü. Cenaze töreninde Avustralya’dan gelen yüzyıllık üç savaş gazisi ve sürü sepet devlet adamı vardı.

Bu tören, Çanakkale mağluplarının belleği; yenilseler bile şehitlerine ve tarihlerine saygısıydı.

O Çanakkale savaşlarının galipleri, pek çoğumuzun yüzyıl önceki soyu, akrabaları. Aralarında benim babamın dayısı, savaş madalyalı Mülazımı evvel Selami Bey de var...

Ulusumuz binlerce oğulu şehit verdi, Çanakkale’de. Pek çoğunun adını bile bilmiyoruz. Çünkü künyeleri yoktu!

Çanakkale Savaşı’nın ilk evresinde, yoğun çarpışmalarda ya da yaralı geldikleri hastanelerde şehit olanların kimliklerini saptamak neredeyse imkânsızlaştığında; deri veya kumaş üzerine basılan künye bilgileri asker ceketlerinin iç kısmına dikilmeye başlandı. Ama ölenlerin ceketleri, kalanları soğuktan korumaya yarıyor, dolayısıyla künyeleri sökülüp kullanılıyordu. Hastanelerde ölenlerin giysileri de hastalık yaymasın diye yakıldığından, baskı künyeler işe yaramadı.

Türk ordusundaki ilk metal künyeler, Harbiye Nezareti tarafından düşman ordularında kullanılan künye örnek alınarak yaptırıldı ve Çanakkale’de savaşan birliklere 1915 yılının eylül ayında gönderildi.

Şehitlerin sayısı bile yok!

Muharebelerin ilk yedi ayında künyesiz ölen askerlerimizin çoğunun adlarını bile bilmiyoruz. Bırakın adlarını, Çanakkale’de kaç asker şehit verdiğimizi bile tam olarak bilmiyoruz!

Kimi kaynaklar 190 bin, kimi kaynaklar 300 bin şehitten söz ediyor. Şehidini bile sayamayanlar, künyesi olanların adlarını mı anar?

Künyelerini örnek aldığımız mağluplar, 1981’de Çanakkale’deki yenilgilerinin filmini yaptılar ve Gallipoli filmi, ödüllere gark oldu. Galiplerin torunu, yönetmen Tolga Örnek’in nihayet 2005 yılında gerçekleştirdiği bizim Gelibolu, üstelik gayet başarılı belgeseli kaçımız seyretti, peki?

Tabii ki tarih parodisi Direniş dizisini, ekrana tencere kapağı ve döner bıçağı sallayarak izleyenler seyretmedi!

Ama gerçek şehitlerinin sayısını, gazilerine de saygıyı bilmeyen bu güruhtan, mağlupların “muzaffer” ilan ettiği Mustafa Kemal’i yok sayan epeyce hain, cahil ve yobaz üredi!

Belleği olmayan toplumlar, ne kazandıklarının ne de yitirdiklerinin değerini bilirler. İyi ki mağlupların belleği var da, bize de zaferlerimizi anımsatıyorlar.

Doksan dokuz yıl önce bugün, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 13 Eylül’de zaferle noktalanacak Sakarya Meydan Muharebesi’ni başlattı.

Cumhuriyetin künyesidir. Değerini bilenlere kutlu olsun.

Yazarın Son Yazıları

Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025