AİHM’ye Karşı Vahim Karar!

24 Eylül 2014 Çarşamba

Hükümet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) okullardaki din eğitiminin zorunlu olmaktan çıkarılmasına ilişkin kararına, ortaöğretime türban serbestliği getirerek karşılık verdi.
Önceki günkü Bakanlar Kurulu toplantısı 4 saat sürdü. Elbette her Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yapılacak açıklama önemlidir ama gündemdeki konular nedeniyle sonuncusu ayrıca önemliydi. İçte ve dışta meydana gelen gelişmeler hükümeti daha net tavırlar almaya zorluyordu.
Toplantı bitti, Arınç gazetecilerin karşısına çıktı. Öncelikli haber değeri taşıyan sözleri şunlar oldu:
“Özellikle bazı kız öğrencilerimizin hasretle beklediğini biliyorum. Son Bursa ziyaretimde de okulların açılışında öğrencilerle bir araya geldiğimizde heyecanlı bir şekilde müjdeyi bekliyorlardı. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelik gözden geçirilmiş, 3. ve 4. maddelerinde değişiklik yapılarak ‘başı açık’ ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.”

***

Öyle anlaşılıyor ki, Başbakan ve ona Bakanlar Kurulu oturmuş, düşünmüş, taşınmış...
Maden işçilerinin çalışma koşullarını iyileştiren yasa çıktıktan sonra binlerce maden işçisinin işsiz kalmasıyla uğraşacağımıza...
IŞİD terörüne karşı yapılması gerekenlere kafa yoracağımıza...
Güneydoğu’da okulların yakılmasının ardında ne var ne yok diye başımızı derde sokacağımıza...
Bir süredir gündemde yer almayan ama son kullanma tarihi dolmamış türban konusunda bir adım atalım, demiş.
Sormak gerekir:
Milyonlarca öğrencinin beklediği tek müjdeli haber acaba bu muydu?
Okullar açılalı iki hafta oluyor, hâlâ nakiller devam ediyor. Pek çok öğrenci henüz okuluna kavuşamadı.
İmam hatip liselerine giden öğrenci sayısını artırmak uğruna, kimi okulları ortadan ikiye bölüp yarım Anadolu lisesi, yarım imam hatip lisesi yapılmasının ardından başlayan kargaşa sürüyor. Kimi okullardan buna dayalı değişik nedenlerle kavga sesleri geliyor.
Her 3 okuldan 1’i müdürsüz. Müdür yardımcıları da yeni gelecek müdürün ekip kurma hakkı olduğu için ayrıca tedirgin.
Güneydoğu’da bir yandan okullar yakılırken bir yandan da Kürtçe eğitimle ilgili fiili durum yaratma girişimleri var.
Hükümet bu sorunlara çözüm arayacağına, sıklıkla yaptığı gibi yine başörtüsünün ardına sığındı. Eleştirene, “dine mi karşısınız, özgürlüklere mi karşısınız” demagojisiyle laf yetiştiriyor...

***

Demokrasi, hukuk bir yana, Türkiye eğer kanunları uygulayan ve altına imza attığı uluslararası sorumlulukları yerine getiren bir ülke ise başta vurguladığımız AİHM kararının gündemde olması ve Meclis açılınca yapılması gereken işlerin başında yer alması gerekir.
Çünkü AİHM’nin 16 Eylül’de açıkladığı din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasına ilişkin karar bağlayıcı bir nitelik taşıyor. Yani Türkiye, ben bunu dikkate almayacağım deme hakkına sahip değil. Hükümetin değişik kanatlarından gelen haberler anayasa değişikliğine gönüllü olmadığını gösteriyor.
Bu ders 12 Eylül döneminde anayasal zorunluluk olarak konmuştu. Her fırsatta darbe yasalarını kaldırmakla övünen hükümet, bu konuda 12 Eylül anayasasının arkasına sığınıyor. Sığınmakla kalmıyor, o anlayışı derinleştirip toplumsal barışı zedeleyebilecek ayrımcılıkların önünü açıyor.
AİHM kararına karşı okullarda türban serbestliğini getirmek, eğitim ve öğretimi değil, öğrencilerin inancını öne çıkaracaktır ki bunun yeri okul sıraları değildir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

31 Mart başlangıcı! 9 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları