‘AK’ım Derken...

22 Ocak 2015 Perşembe

TBMM önceki gün uzun mesai günlerinden birini yaşadı. 20 Ocak günü saat 15.00’te başlayan Genel Kurul ertesi gün sabaha karşı sona erdi. Bir önceki uzun çalışma da yine yolsuzlukların soruşturulması üzerine olmuştu.
4 eski bakanla ilgili 4 ayrı oylamadan çıkan sonuç sürpriz değildi. Ancak fireler beklenenin biraz üzerinde oldu. Komisyonun ilk oylama günü olan 22 Aralık’ta Başbakan Davutoğlu’nun çevresinden gelen haberler Erdoğan Bayraktar dışındaki eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi yönündeydi. Kaçak Saray bu duruma müdahale etti, ne yapacağını şaşıran Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, çareyi oylamayı 5 Ocak’a ertelemekte buldu.
Bu kez ön haberler değişikti; komisyonun AKP’li üyelerine kimseyi Yüce Divan’a göndermemesi yönünde irade şırınga edildiği söyleniyordu.Öyle oldu.
TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamada ise tahminler fire sayısının kaç olacağı yönündeydi.
Rekor firenin 48’le makara bakanda olması AKP içindeki yarılmanın boyutunu gösteriyordu. Bu, 312 milletvekili bulunan AKP’de yüzde 15’lik bir çatlak demek. AKP gibi sıfır hoşgörülü partilerde çok yüksek bir rakam...

***

TBMM Genel Kurulu’nun AKP sıralarında, oylama boyunca son ayların en sakin anları yaşandı desek yeridir. İlk oylamanın sonucunun açıklanmasıyla birlikte muhalefet sıralarından yükselen AKP tarafına yönelik alkışa bile çıt çıkmadı. Bu sessizliği hayra yoran muhalefet milletvekilleri, sonraki oylamanın sonucunu alkışlamazsak, AKP milletvekilleri vicdanlarının sesini daha rahat duyar diye düşündüler.
AKP’deki fireler vicdanın sesi miydi, parti içi muhalefetin sesi mi?
İki olasılık iç içe girmiş olsa da ikinci şıkkın daha ağır bastığını söyleyebiliriz.
Erdoğan, hükümeti saraydan kumanda ile yönetebilir ama Meclis için aynı şeyi söylemek zordur. Bu oylamanın sonuçları gösterdi ki; AKP içinde yüzde 10-15’lik genel gidişi onaylamayan bir yapı var. Bunun nereye evrileceğini önümüzdeki haftalarda göreceğiz. AKP tipi iktidar gücünün bir arada tuttuğu partilerde küçük bir sarsıntı kelebek etkisi yaratabilir.
Davutoğlu’nun oylama günü kendisini İngiltere’ye vurmasına da rastlantısal bakmamak gerekir. İki gün öncesine dek oylama günü belli değildi. İstense Davutoğlu’nun Türkiye’de olduğu bir zaman diliminde yapılabilirdi. Başbakan’ın böyle bir günde kaçmayı yeğlemesi, efsanedeki Kiziroğlu’nun davranışına pek uygun değil. Bu durumda insanın aklına Kiziroğlu sözcüğünün başka çağrışımları geliyor. Ne bileyim; kerizoğlu var, reziloğlu var, kirliyizoğlu var... Var da var... Sözümüz Davutoğlu’ndan dışarı, bunlar bizim
o yokken Meclis’te aklımıza gelen benzemez benzetmeler.

***

Meclis’teki oylamanın AK-lama boyutuna gelince...
Bu tür aklanmalar, biraz da haklanmaya benzer. Ne kadar örtülmüş, gündemden düşürülmüş gibi görünse de CHP’nin ısrarla diri tutmaya çalıştığı yolsuzluk iddiaları AKP içindeki çatlakla birlikte seçim sürecinin ana konularından biri haline gelmiştir. AKP’nin böyle bir oylamadan sonra “ak”ım demesi, her türlü deyime davetiye çıkaran bir durum!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında Yunus Emre’den aktardığı şu dörtlük, 13. yüzyıldan günümüze ışık tutuyor:
Emeksiz zengin olanın,
Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanın,
Rehberi şeytan olmuştur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Almanya ezeli vatan! 23 Mayıs 2024
Gizli tanık terörü! 21 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları