Almanya ezeli vatan!

23 Mayıs 2024 Perşembe

19 Mayıs’ın 105. yılı kapsamında Almanya Dortmund Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) programlarına katılmak üzere bu şehirdeydik. Sözcü yazarı İsmail Saymaz’la birlikte geçmişi bugüne bağlayıp gelecek beklentilerini paylaştık.

Türkiye hapşırsa Avrupa’daki Türkler nezle olur.

Türkiye’ye bahar gelse Avrupa’daki Türkler meyveye durur!

31 Mart’ın sonuçları Dortmund’a da ulaşmış. Atatürkçüler geleceğe daha umutlu bakarken, nasıl bir geleceğin oluşmakta olduğunu kestiremiyorlar.

Türkiye 1960’lı yıllardan beri “gurbetçiler”e “döviz bankası” gözüyle baktı. AKP döneminde bu bakışa yenisinin eklendiğini bir kez daha gördük

- Oy deposu!

“Yurtdışına çalışmak için giden Türkler” politikası olmadığı için yurttaşlarımız rüzgârda savrulan yaprak misali buldukları dala tutundular.

AKP ise Türkiye’nin devlet olarak ürettiği bölük pörçük politikaların dışında kendi siyasetine zemin olacak ayrı yapılar kurdu. Oysa klasik söylemle “lobi oluşturma” hedefine yönelik çalışılsa durum başka olur. Gerçek bir “Türkiye gücü” oluşurdu.

***

Almanya’daki Türkleri bilen kişi, Türk ile karşılaşınca sorar:

- Hangi Türkiye’densin?

Dortmund’daki konferansa katılanlar,

Türkiye’nin değişik kentlerinden ve değişik düşüncelerinden güzel bir Türkiye senteziydi. Eski ülkücülerden eski devrimcilere kadar Türkiye’yi karşılıksız seven, ülkeden aldıklarıyla değil, ülkeye erdikleriyle doyan bir yelpaze vardı. Almanya’da doğmuş altı gencin söylediği “Dağ Başını Duman Almış” bizi de heyecanlandırdı.

Konferanstan sonra “Gurbetteki Türkçe ve Gençlik” konulu sempozyum vardı. Almanya’da Türkçe kitaplar yazan Şenay Tek, Kemal Yalçın, Halil Gülel, Şükrü Akarsu, Şener Kaya, Yaşar Kara farklı boyutlara değinen, yaraya tuz basan konuşmalar yaptılar.

 Almanya’da dördüncü kuşak farklı geliyor. İlk kuşağı Bekir Yıldız, Yüksel Pazarkaya, Fakir Baykurt’un kitaplarından okumuştuk.

Çok ekstrem bir durum ama dördüncü kuşaktan biriyle ilk kuşak mahkemelik olursa hâkim önünde tercüman aracılığıyla anlaştığı oluyormuş.

ADD Başkanı Dr. Süleyman Soytürk’le Dortmund’u dolaşıyoruz... Tabelalar geçiyor:

Harran Ocakbaşı, Dersim Sofrası, Helvacı Ali...

Tabelalar, Almanya’da tutunan Türklerin de az olmadığını gösteriyor. İlk kuşak çoğu madende olmak üzere işçi olarak gitmişti. Son kuşaklar her alanda. ADD İkinci Başkanı Caner Demirci, Adanalı söylemini bozmadan anlatıyor:

“Benim kızım Almanlara Almanca öğreten bir Almanca öğretmeni...”

***

Günter Wallraff, 1985’te yayımlanan Ganz Unten (En Alttakiler) adlı romanını bir Türk işçisi kılığına girip, madenlerde, ağır işlerde çalışarak yazmıştı. Türklerin hangi zorluklarla Almanya’da yaşadığını duyurmuştu.

Bugün Türkler her alanda kendilerini kabul ettirmişler. Şimdi Türklerin “bir altında” Suriyeliler var. Almanya’nın aldığı 1 milyon Suriyeli, ülkenin başlıca “derdi”. Bunun yanında Nazi siyasetinin yükselmesi sadece Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın geleceğini ilgilendiren bir durum. Merkel dönemine tek eleştiri, 1 milyon Suriyeliyi Almanya’ya alması. Konu açılınca takıldık:

- O da bir şey mi? Bizde 10 katı var!

Dortmund’daki kömür havzaları kapanmış. Yerini yüksek teknoloji yatırımları almış. Maden işçilerinin lojmanları duruyor. Hemen tümünde geçmişte madende çalışmış emekli Türkler oturuyor. Bir evin önündeki Karamanlı teyzeyi selamladık. Dizlerinden dolayı üst kata çıkamamaktan yakındı. Lojmanın yanında küçük bahçe olduğunu öğrenince seslendim:

- Teyze bahse girerim, orada yeşil soğan yetiştiriyorsundur!

Beraber gittik, kuşlar dadanmasın diye naylon torba da asmış. 

 

 

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AB ruhu çökerken! 12 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları