Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Eğitimde tam iktidar olma arayışı!

05 Ekim 2023 Perşembe

AKP iktidarları döneminde sık değişen makamların başında Milli Eğitim Bakanlığı geliyor. Yaklaşık 28 ayda bir bakan değişti. Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş, Ömer Dinçer, Nabi Avcı, İsmet Yılmaz, Ziya Selçuk, Mahmut Özer’den sonra dokuzuncu bakan olarak Yusuf Tekin atandı. 

2013’ten bu yana bakanlığın üst düzey bürokratı olarak görev yapan Tekin, koltuğa oturduğu 4 Haziran’dan bu yana metrekareye dört değişiklik duyurdu. Bu değişikliklerin yarısını daha sonra tekrar değiştirdi.

Eğitimin iki ana gündemi var:

1- Bakan Tekin’in gündemi.

2- Eğitimin temel sorunları.

İkisi arasında 180 derece fark var. 

Bir ülke düşünün ki eğitim deyince ders zilinin çalması değil, çocukların karnının zil çalması konuşuluyor. Öğretmen deyince eğitimin kalitesi değil, önlük konuşuluyor. 

***

Bakan Tekin, yıllardır sistemin içinde. Daha hazırlıklı gelmiş olabileceğini düşünmüştük. Atacağı adımları onaylayıp onaylamamak ayrı konu, en azından üzerinde ciddi tartışılacak kimi “reformlar” olabilirdi. Genel olarak bakıldığında Milli Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) en az etkili kişi bakandır, desek de abartmış olmayız.

15 Temmuz sürecinden en çok etkilenen alanların başında eğitim geliyordu. Zira eğitim FETÖ’nün üç önemli ayağından biriydi. FETÖ’nün temizlenmesiyle yerini bilimsel eğitimin alması başlıca beklentiydi ama devreye büyük ölçüde öteki cemaat ve tarikatlar girdi. FETÖ bunların içinde ne kadar var? Bunu en iyi iktidardakiler bilir!

15 Temmuz’dan sonra MEB, apar topar yeni cemaat ve tarikatları temsil eden örgütlerle işbirliği sözleşmesi imzaladı. 2021’den itibaren de “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) Projesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı bir kat daha eğitime nüfuz etti. 

Öğrenci diyor, en çok bilgiye nasıl ulaşırım. Bakanlık diyor, sana Diyanet’ten manevi danışman verelim! 

Bu anlayış toplumu dinden eder! 

Bu gidişle eğitimin birliğini Diyanet’te oluşturmak istiyorlar ama toplum da buna direniyor. İmam hatip okullarına yönelik bütün zorlamalara karşın tercih azalıyor. Bunun üzerine, öteki okulları fiilen imam hatipleştirme adımları dikkati çekiyor. 

Bakanın gündeminde ayrıca ne olursa olsun mülakat sisteminden vazgeçmemek var. Sokakta gençlerden en çok duyduğumuz sözlerden biri şu:

“Yazılıda ilk 10’daydım. Mülakatta elendim!”

Tepkiler yükselince Erdoğan mülakatın kaldırılacağını söylemişti. Demek ki o, seçimden önceki görüşüymüş!

***

Bütün bunların özünde Erdoğan’ın yeri geldikçe dile getirdiği gibi kültürel iktidarı ele geçirememek var. 

İki örnek verelim.

Erdoğan, 28 Ekim 2017’de Ensar Vakfı’nın toplantısında şöyle dedi:

“Siyasal iktidar olmak başka şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar olmak başka şeydir. 14 yıldır kesintisiz iktidarız ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidar konusunda sıkıntı var.”

Benzer cümleyi 3 yıl sonra 19 Ekim 2020’de şöyle kurdu:

“Fikri iktidarımızı tesis edemedik.”

Bütün sancı bu. Toplumun ciddi bir kesimi eğitimin önemini biliyor, ona göre hareket ediyor. Ailelerin yüzde 30’unda eğitim harcaması bütçenin birinci kalemi. Sırf eğitim için yaşanan göçler var. 

Ailelerin bu çabalarını tek tek sürdürerek sonuç almaları zor. Her çocuğun iyi eğitim alma hakkı var. Bunu örgütlü olarak talep etmek gerek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları