Son Ekonomik Gelişmeler Ne Manaya Geliyor?

23 Nisan 2013 Salı

Merkez Bankası’nın faiz indirimi, büyüme, cari açık ve enflasyondaki hedeflerini incelediğimizde bıçak sırtında duran bir ekonomide yaşıyoruz desek haksızlık yapmış olur muyuz?
Ekonomiyi makro ele aldığımızda
“büyümesini borçla finanse eden, gelecek gelirlerine ipotek koyan, spekülasyonlara meydan veren bir ekonomimiz var ve bundan dolayı kaygı duyuyoruz” şeklinde bir öngörü yapsak hemen ekonomik göstergelerdeki olumlu değişimlerle karşılık verilir.
Bakalım göstergeler ne diyor?

\n

Enflasyon oranı yüzde 
5 hedefinin üstünde

\n

Merkez Bankası fiyat istikrarı bakımından enflasyon oranının yüzde 5 olmasını hedeflemiş durumda. 2010’da yüzde 6.4, 2011’de yüzde 10.4, 2012’de yüzde 6.2 olan TÜFE’nin, gıda fiyatlarının aşırı oynak olması ve faizlerin düşüklüğü nedeniyle tutturulması zor gözüküyor.
Gelişmiş ülkelerde orta vadeli enflasyon oranı yüzde 1-3 arasında.

\n

Büyümenin yüzde 5 oranında olmasına kuşku ile bakılıyor

\n

Bir kere işsizlik oranının yüzde 9-10 olduğu ülkemizde işgücü piyasasına yeni girenleri finanse etmek için en az yüzde 6 büyüme şart. Gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı orta vadede kapatmak için de büyümenin her yıl en az yüzde 7 oranında olması hesaplanıyor.
Oysa bu oranın bu yıl gerçekleşmesi beklenmiyor. Ocak 2013’te takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi yüzde 2.3 oldu.

\n

Faiz indiriminin iç piyasada talep canlanması yaratacağı düşünülüyorsa da Merkez Bankası, bankaların kredi maliyetlerinin fazla ucuzlayarak piyasanın kredilendirilip aşırı canlanmasının da önüne geçmek için bazı tedbirler uyguluyor ve uygulayacak. Yani banka ılımlı bir talep artmasını istiyor. Bu da büyümeye ne kadar yansır tartışmalı.

\n

Cari açığın GSYİH’ye oranı hedeflenen yüzde 5’in üstünde kalacağa benziyor

\n

Genellikle cari açığın tutarının yükselmesinden kaygı duyulunca verilen savunma “tutar önemli değildir; esas olan cari açığın gayri safi yurtiçi hasılaya oranıdır. Bu oran düşük olursa korkmayın” şeklindedir. Bu oran 2010’da yüzde 6.2, 2011’de yüzde 9.7, 2012’de ise yüzde 6 civarında idi.
Gerçi cari açık 2011 Kasım ayından beri düşüşte. Buna rağmen 2012 46.9 milyar dolar ile kapandı. 2013 Ocak ayında ise 46.8 milyar dolara indi. Ama ocak ve şubat ithalat rakamlarındaki artışı dikkate alarak bu düşüşün sona erdiğini söyleyebiliriz.
Faiz indiriminin de etkisi ile canlanacak iç piyasa ithalat rakamlarının daha da yükselmesine sebep olacaktır. Bununla cari açığın yükselişe geçeceğini tahmin etmek zor değil. Bu da yüzde 5 hedefinin tutturulmayacağını gösteriyor.

\n

İşsizlik oranı hâlâ çok yüksek

\n

2012’de işsizlik oranı yüzde 9.2 olarak açıklandı. Bu bir düşüşü işaret ediyor. 2013’te istihdamı massedecek bir büyüme gerçekleşmediği takdirde işsizlik oranının artmasa bile düşmeyeceğini söylemek abartılı olmaz.

\n

Varlık barışının bir ihtiyaç olarak gündeme gelmesi bir sinyal

\n

İç tasarruf yeterli değil, cari açık artabilir. Faiz indirimi sıcak paranın gelişini yavaşlatabilir. Bu durumda piyasanın kaynağa ihtiyacı doğar. Bu sorunu Türk vatandaşlarının yabancı ülkelerde ve vergi cennetlerindeki paralarını sisteme getirmekle çözeriz, diye düşünülüyor. Bunun için de varlık barışı şart. Gelmesi istenen para 100-150 milyar dolar arasında.
Biz bu beklentinin karşılanacağını sanmıyoruz. Ancak Güney Kıbrıs bankalarındaki durum sonucu Rusya’nın bir iddiası oldu. ABD borç ödeyemiyor. Bu nedenle ABD, Almanya ve İngiltere yeni bir küresel finans oyununun peşinde. Vergi cennetlerinden kendi ülke vatandaşlarının parasını çekiyor; sonrasında kalanlara el koyacaklar. Belki Türkiye ekonomisini yönetenler bu iddiayı ciddiye alıp kendi vatandaşlarının parasına bir şey olmasın diye yeniden varlık barışını getiriyor olabilirler.
Peki, bu analizlere gö
re kaygı duyalım mı yoksa kaya gibi bir ekonomimiz var mı, diyelim? Karar sizin…

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları