Rahmetli Avni Akyol beni Anavatan Partisi Genel Merkezi’ne çağırdı ve hiç lafı uzatmadan “Al sana oda, al sana telefon, al sana yazılı yetki; Türk sporunun nasıl olması gerektiğini yaz, çiz, raporla, herkesle görüş ve önüme getir” dedi. Oysa o gün orada tanıştım. Bugün AKP birinci sıradan Muğla milletvekili Yavuz Demir de Avni Bey’in baş danışmanıydı.
O günün şartlarında beni siyasetin her türlü zararlı etkilerinden de korumaya alan çağdaş bir kişilik. Daha sonra Milas / Güllük Belediye başkanlığı yaptı. O günlerde Türk sporunun varolan belediye kurumları ile eğitimi ön plana alan bir çatı oluşturduk. Sporun altyapı yönetimine belediyeleri koyduk, eğitim bölümüne de spor akademilileri yerleştirdik. Rapor bitinci rahmetli Avni Akyol, rahmetli Adnan Kahveci ile birlikte beni uzun uzun dinlediler. Sporda belediyelerin öne çıkmasına kesinlikle karşı idiler. Benim savunmamın esasını teşkil eden konu şuydu; “Eğer bir kentin imar planlarını belediyeler yapıyorsa, parkları, bahçeleri belediyeler koyuyorsa; spor salon ve sahalarını da belediyeler organize etmeli, aksi halde kimse bu belediyelere spor sahaları yaptıramaz hatta spor kulüplerinin kurulmasına da belediye meclisleri karar vermeli. Ancak bu şekilde doğru kulüpler, doğru spor yatırımları olur. Ne kadar kulüp varsa hepsine saha ve tesis yapma belediyenin asli görevi olmalı. O ilin Gençlik ve Spor İl Müdürü seçimsiz belediye başkan yardımcısı olmalı, spordan ve spor yatırımlarından sorumlu olmalı. Sporun teknik işleyişi ile federasyonlara bağlı çalışmalıydı.”
Bu sırada söze rahmetli Adnan Kahveci girdi, “Muzaffer Hoca sen ne diyorsun; bu belediye başkanları arabalarının önüne Türk bayrağı asıp, bellerine tabancayı takıp her gün Maliye Bakanlığı’nın önünde para, para diye gezmekten başka iş yapmazlar. Senin projen İsveç, Norveç, Hollanda gibi ülkelerde iş yapar ancak bizde insanları ayrıştırır.” Sonra o proje kuşa döndükten sonra kamuoyuna sunduk spor basınında fazla ilgi görmeden kayboldu gitti.
Birkaç gün önce Hatay’da bir büyükşehir belediye başkanı ile tanıştım. Doç. Dr. Lütfü Savaş. Ben bu projeyi 1990’da yazmışım. Adını Türk sporu 2000 koymuşum. Aradan 29 yıl geçmiş ve geçmişin sislerinden gelen bir belediye başkanı Hatay’da benim Türk sporuna temel olarak aldığım belediyeciliğin spora katkısı ne varsa hepsini yapmış. Şunu içtenlikle söyleyebilirim ki Hatay’da Türk sporu adına yapılanlar doğal bir şablon; eğer o şablon kıyısından köşesinden çekiştirilip bozulmaz tam tersine desteklenirse Türk sporunun kurtuluş reçetesi olur. Bu reçeteyi de Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı yazmış. Sessiz sedasız.
Bu arada İlk defa tanışıp konuştuğum Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında da bir iki laf etmeden geçemeyeceğim. Öyle bir ilde başkan ki Türkiye’nin en sancılı bölgesi. Göç dalgasının en acımasız vurduğu il. Orada belediye başkanlığı yapmak için birinci sınıf diplomat, birinci sınıf halkla ilişkiler uzmanı, yine birinci sınıf sorun çözücü niteliklere sahip olmak gerek. İşte bu zor şartlarda Lütfü Başkan spor adına harikalar yaratmış. Söz öbür yazıda bunlardan bahsedeceğim. Bu başkanı gördükten sonra rahmetli Adnan Kahveci ve Avni Akyol’un ne demek istediğini çok iyi anladım. Aradan 29 yıl geçmiş. Ve Türk sporu bir arpa boyu yol almamış.
Ben Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş Bey’i görünce spor adına heyecanlandım. Çünkü o bir model yaratmış. Türk sporu adına bir model oluşturmuş. Biz de o modeli 29 sene önce sadece yazmışız.
Orada bir belediye başkanı var
Yazarın Son Yazıları
Spor adamı Tunç Soyer
Spor adamı Ekrem İmamoğlu
Spor adamı Mehmet Sekmen
Spor adamı Vahap Seçer ve Mr. Hello
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş'ın, Hatay’da spor adına yaptıklarına geçmeden önemli bir konuyu bilgilerinize sunmak isterim.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı için çok kolay bir yazı olmayacağını baştan söyleyeyim.
Siz yürümezseniz arkanızdan gelen toplum sizi ezer geçer.
Türk sporunda manzara-i umumiye
“Strateji” çok geniş anlamlı bir kelime. Hemen hemen her sektörde, her kişide uygulama alanı bulur. Strateji konusunda birkaç basit örnek vermek isterim.
Dünyayı kasıp kavuran panik, sporumuzu yöneten Sayın Bakan’a tarihi bir fırsatı vermiş gibi görünüyor. Onu Türk Spor tarihine geçirecek bir çalışmayı sessiz ve derinden gündemine almış gibi. Sayın Spor Bakanı tüm üst düzey yöneticilerini toplayarak durum muhakemesi yapıyor.
Okuyucularım bilir bu güne kadar tek bir futbol yazısı yazmadım. Yine de yazmayacağım. Ancak ben bu yazıda Sayın Ali Koç’a spor dünyasından bakacağım.
Hiç sevmediğim bir tabirdir “Sözün bittiği yer”. Ne yazık ki sözün bittiği yere geldik. Dağda kayakçılar ölür, operasyona çıkan güvenlikçiler donar ölür. En önemlisi çığ faciası.
Türkiye’nin en eski kayak hocalarından birisiyim. Otuz yıldır kayak ve kayak sporu için yazılar yazdım. İnanır mısınız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun son bir haftada kayak sporu için yaptığı olumlu katkıyı biz yıllardır yapamadık...
Ali Koç rüzgârı ve belediyeler
Efes’in doğumu
Orada bir belediye başkanı var
Tunceli’de donan askerlerimiz ve..
Spora Bakan var mı?
Kayağın boyu ve Erzurum’un Olimpiyat adaylığı!
Spor Bakanı’ndan açıklama bekliyoruz
Muzaffer Ergöz
Yazık!
2. Kılıç Dönemi