Muzaffer Ergöz

Spor adamı Tunç Soyer

11 Haziran 2020 Perşembe

"Sizi İzmir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina arıyor" dedi sekreterim. "Şaşırmadım" dersem yalan olur. "Buyur başkanım" dedim. Telefonda enerji dolu bir ses "Muzaffer Hocam İzmir’e gelebilir misin? Seninle balık yiyerek bir konuyu görüşmek istiyorum" dedi. "Olur başkanım" dedim ve Kordon’da oturduk. Hemen konuya girdi. "Seni Abdülkadir Yücelman ile yaptığın röportajda tanıdım. Kalktım Bodrum’a seni izlemeye geldim. İnan çok mutlu oldum. Hele Akdeniz Oyunları’nda İzmir’de sporcu olarak katıldığını öğrenince daha çok mutlu oldum. İyice sabırsızlandım." Ve sözü İzmir Körfezi'ndeki temizlemeye getirdi. Bizden tüm ekibimizle İzmir’e gelip, körfezi yelken sporları ile canlandırmamızı, körfezde su sporları gösterisi yapmamızı istedi. O günün koşullarında 60 kişilik ekibimle giderek, 16 Ekim 2002'de İzmir Körfezini tüm İzmirlileri sahile toplayan muhteşem bir gösteri yaptık. Boynuma sarılan rahmetli Piriştina'nın "Artık ölsem de gam yemem" dediği dün gibi gözlerimin önünde. İzmir denizlerini su sporlarına açma rüyasını her karşılaşmamızda bana inançla söyledi Piriştina.

Şimdi konumuza gelebiliriz. Sayın Tunç Soyer bu efsane başkan ile çok yakından tanışan ve birlikte çalışan, oldukça ortak yönleri olan bir başkansınız. Bunun yanında müthiş bir enternasyonal kültürü olan karizmatik bir yapınız var. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü adı altında halkına hizmeti yıllardır vermektesiniz. Diyebilirim ki, "Var olan belediyelerimiz içerisinde amaca en uygun spor hizmeti örgütlenmesi olan bir belediyesiniz." Bununla birlikte ne yazık ki, Süper Lig’deki tüm futbol takımları küme düşen tek ilimizin de başkanısınız. Şimdi konunun özüne gelebiliriz. Tarihi başarılar ile dolu bu futbol kulüplerinin küme düşmesinin sebebi nedir? Olimpiyatları organize edecek kalitede spor tesisleri olan bu ilin, dünya çapındaki atlet yetiştirmekteki eksikliği nedir?

Yanlış düzen

Belediye’nin spor hizmetlerine bakınca bu kadar yatırım bu kadar emek nereye gidiyor diyerek bu kesimdeki herkesi sorgulayabilirsiniz. Ancak sonuç alamazsınız. Böylece yanlış spor düzeni devam eder, biz yine dışarıdan atlet ithal eder, pasaportunu ve ismini değiştirir, yetmezse biraz doping verir ve yanlış spor düzenini sürdürürüz.

Bu gidişi tersine çevirecek tek il İzmir’dir. Rahmetli Ahmet Piriştina'nın şu sözlerini hiç unutamam: "Biz belediye olarak spor kulüpleri kurarsak kendi halkımıza rakip olur, onların örgütlenmesini engelleriz. Bu nedenle ben her ilçeye spor tesisleri kuracak onları ilçelere teslim edecek amatör kulüplerin spor yapma olanaklarını geliştireceğim." Böyle bir spor mirası üzerinizde.

İşte Belediyeler için yazdığım tüm yazılarda ben bu ilkeyi hep aradım. Yoksa Spor Bakanlığı'nın yapması gereken sporcu yetiştirmeyi, organizasyonları, belediyeler yaparsa Spor Bakanlığı boş salonlarda bakanlık yapar ve mecliste de belediyelere "penaltı çekmeye" devam eder.

Şimdi gelelim Sayın Tunç Soyer’in spor adamlığına. Belediyeler Spor Bakanlığı'nın yapması gereken faaliyetlerden çekilerek, bu alanı bakanlık kurumlarına bırakarak, kendi farklı spor hizmetlerini halka sunmak zorundadır. Bu konuda yapılması gerekenler tam bir uzmanlık alanı ve devrimdir. Bu alanları sayın başkanın doldurarak, yeni spor konseptini sergilemelidir. Ve bu spor düzeni, onun evrensel dokunuşu ile değiştirmelidir. Bunu da rahmetli Ahmet Piriştina’nın vasiyeti olarak yapmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Spor adamı Tunç Soyer 11 Haziran 2020
Spor adamı Mehmet Sekmen 30 Mayıs 2020

Günün Köşe Yazıları