Zamanın ruhu Boris Godunov

11 Aralık 2022 Pazar

Hikâyeyi Volga Nehri’nin ücra köşelerinden birinde karşıma çıkan Ulgiç kentinde dinlemiştim. 

Ulgiç’in görmeye değer biricik anıtı nehrin yanı başında soğan kubbeleriyle yükselen al renkli Kanlı Dimitri Kilisesi’ydi.

Korkunç İvan’ın varisi olan şehzade Çareviç Dimitri, evvela bu uzak kente sürgün edilmiş, ardından tam da bu kilisenin yükseldiği yerde yerine tahta geçmek isteyen “naibi” tarafından katledilmişti.

Bu müthiş tiranlık hikâyesi ve taht kavgasının kahramanı, temsillere ve operalara konu olan Boris Godunov’dan başkası değildi. 

Birebir gerçeğe dayanan öykü şöyle: Bugünkü Rusya’nın temellerini atan Korkunç İvan ölünce Rusya, bugün dahi bir felaket olarak anılan “fetret devrine” giriyor. 

Kargaşada Korkunç İvan’ın bacanağı Boris Godunov, naipliğini yaptığı velihatı hallederek tahta çıkıyor. Fetret dönemine son verdiği için önce bir “mesih” olarak karşılanıyor ama çarın zulmü halkı uzaklaştırıyor ve dedikodular başlıyor: 

“Çareviç’i Boris Godunov katletti!”

Çareviç’in annesi Maria Fiodorovna dedikoduların baş müsebbibi sayıldığından hemen manastıra kapatılıyor. Çarlığın otoritesine ve şanına gölge düşüren bu uğursuz söylentiyi ağzına alan herkes ya Sibirya’ya sürülüyor ya infaz ediliyor. 

Tanıkların dilleri ve kulakları kesiliyor. Kente lanet çöküyor. 

Çareviç’in ölüm çanlarını çalan- felaket habercisi- katedralin çanı bile “halkı isyana teşvik ettiği” gerekçesiyle çılgınlıktan nasibini alıyor. Çanı, tokmağını -yani “dilini”- kopartarak Sibirya’ya gönderiyorlar. Çan ancak 300 yıl sonra şehre dönebiliyor. 

SAKINCALI OPERA

Bitmedi.

Puşkin 1825’te trajediden iki asır sonra öyküyü kaleme alıyor. Yazarın “başyapıtım” diye tanımladığı eser hemen sansürleniyor, ancak 1866’da kırpılarak sahneye konulabiliyor.

Temsilin sansürsüz halinin ilk defa sahneye konması 2007’de; o da Rusya’da değil, ABD’de!

Mussorgsky’nin bestelediği Boris Godunov Operası’nın serüveni de farklı değil. 

Besteci ilk librettoyu 1869’da yazıyor. O da sansür yiyince, ikinci bir libretto yazmak zorunda kalıyor.  

Boris Godunov, başka deyişle kutsal ve derin Rus devletinin laneti, halka halka böyle işte yüzyıllara, Kanlı Dimitri Kilisesi çanından edebiyatçılara, müzisyenlere dek uzanıyor.

O nedenle İtalya’nın müzik mabeti La Scala Operası’nın bu yıl sezonu Boris Godunov ile açması bir olay oldu. 

Godunov sıradan bir opera değil. Gerisindeki bu yüklü tarih nedeniyle hâlâ siyasi görülen bir yapıt. 

Hele de şimdi. Putin Rusyası zulmü ve Ukrayna savaşı çılgınlığı nedeniyle. 

Eserin seçiminin başlı başına olay sayılmasının başka nedeni, Ukrayna savaşı başlangıcından beri Rus yapıtlara uygulanan ambargonun kırılması. 

Savaşın başında Scala’nın bizzat Rus orkestra şefi Valery Gergiev, “savaşa karşı çıkmadığı” için uzaklaştırılmıştı. Bazı yerlerde Çaykovski’nin Kuğu Gölü’ne bile ambargo uygulanmıştı. 

İşte şimdi Godunov’un âlâyı vâlâyla Scala da gün ışığına çıkması, bu absürtlüğe son veriyor. Godunov bu nedenle de bir kilometre taşı sayılıyor.

GÜÇLÜLERE MESAJ

Şeref locasında İtalya’nın sevilen Cumhurbaşkanı Mattarella ile sağcı Başbakan Giorgia Meloni’yi, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i ve Mussolini hayranı Senato Başkanı Ignazio La Russa’yı yan yana getiren açılış gecesinde erkekler siyah smokinli, kadınlar siyah ya da koyu lacivert renkleri tercih eden Armani tuvaletliydi. 

Sahnedeki ağır kasvet, bu “karanlık” hava ile tamamlanmaktaydı. 

Corriere della Sera bu itibarla operayı “kurgu ve gerçek arasında gidip gelen bir göndermeler oyunu” olarak tanımladı ve “güç, acımasızlık, sefalet, lanet... -günümüze referanslar tesadüf değil” diye yazdı. 

Repubblica keza “acımasız güç” metaforundan bahsetti, eserin “yalanlar altında ezilen halkın ızdırabına tercüman olduğunu” belirtti. Mevzunun salt Putin göndermesi olmadığına ve “gözü dönen iktidar açlığı” konusunun altın varaklı localardaki tüm siyasetçiler, bankacılar, iş dünyası mensuplarını içeren mesajlar içerdiğine değindi. 

Opera binasında bunlar olurken, dışarda da Avrupa’nın öfkeli kışına tercüman olan göstericiler, Ukrayna savaşının sert koşullarıyla pahalılığı protesto etmekteydi.  

Scala’nın smokinli evrenine bu ortamda dahil olmak istemeyen Beş Yıldız lideri Giuseppe Conte nitekim olaylı açılışı dışarda Milano’nun farklı yerlerine konan dev ekranlardan halkın arasından bir maç izler gibi izledi. 

Milano’da Scala’nın her yıl aralık başındaki açılışı sosyal, kültürel bir ritüel olur. 

Bu kerte siyasi, zamanın ruhuna odaklı bir açılışa ilk kez tanıklık ediyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları