Olaylar Ve Görüşler

CHP ve koalisyon gerçekleri - Prof. Dr. Rıdvan AKIN

20 Mayıs 2022 Cuma

Siyasi tarihimizin ilk koalisyon hükümetleri 1961 demokrasisinin erken döneminde kurulmuştur. İnönü, 1965’e kadar kurduğu üç koalisyonla yeni demokrasiyi badirelerden kurtarmış, rejimin ayakta kalmasını ve anayasanın gerektirdiği yeni kurumların  Anayasa Mahkemesi, Özerk TRT, Devlet Planlama Teşkilatı- oluşturulmasını sağlamıştı. Ama değeri hiçbir zaman bilinmedi. 

Ecevit’in 1999’da yaptığı koalisyon, merkez solun kurduğu son hükümeti olacaktı. Ecevit 24 Nisan 1994 kararlarıyla ötelenen ekonomik krizi patlamak üzere iken devraldı. Kemal Derviş’i ekonominin başına bir “mesih” gibi atadı. Uygulanan acı reçete 2002’de merkez solun 1/3’den 1/5’e düşmesinin nedeni oldu. İslamcılık, oyların 1/3’ü ile tek başına iktidara geldi. Yirmi yıldır iktidarda bulunan AKP’nin iktidara gelişini sağlayan, Ecevit hükümetinin ekonomik kriz ile sona ermesiydi. 

HALK KİME OY VERİR?

Halkımız 2001 krizinde DSP’yi yüzde 20’den yüzde 1’e indirmişti. Ekonomik göstergeler Cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşadığımızı göstermesine rağmen ekonomiyi dibe vurduran AKP hâlâ birinci, iktidara talip olan CHP ikinci partidir. Asıl hareketlenme sağdadır. Babacan, Davutoğlu ve İYİ Partinin ortaya çıkışı AKP tabanındaki zayıflamanın asıl nedenidir. Saadet Partisi ise  Milli Görüş’ün asrı saadet fraksiyonudur. İktidarın asıl hasımları kendi kitlesine hitap eden sağ partilerdir. 

Sonuçta CHP, tamamı sağ partilerden oluşan müttefiklerine dayanarak iktidarı devirmeyi planlıyor. Bu ne kadar gerçekçi bir beklentidir? Düşünmek gerekir. İttifak masasındaki diğer partiler ideolojik pozisyonlarını tavizsiz bir tavırla devam ettirirken CHP tüm demokrasi tarihinin tek kusurlu partisiymiş gibi sürekli özeleştiri veriyor. Bu yadırganacak bir durumdur. 

Muhalefet cephesinde iki sorun görünüyor: İlki, cumhurbaşkanlığı seçimidir. Parlamenter sisteme geçeceğiz, ülkeyi başbakan yönetecek düşüncesi ile öne sürülecek karizmasız bir aday seçimi kazanamaz. Halkımız Erdoğan’ın yetkilerini kullanarak sorunlarını çözecek bir adaya oy verecektir. İktidarsızlığa değil. 

YENİ İKTİDARDAN BEKLENENLER

İkinci nokta, AKP karşıtı cephe mecliste göreli bir çoğunluk yakalayacaktır; ama bu fraksiyonları olan zayıf bir çoğunluk olacaktır. Bu koşullarda muhalefetin adayı seçimi kazansa bile, devletleşmiş bir devri sabık yapısı bulacaktır karşısında. Sağ kanat, Erdoğan’ın kurduğu iktidar bileşenleri ile çatışmak yerine muhtemelen uzlaşacaktır. 

1950’den 2002’ye kadar, hep sermaye partileri iktidarda olmalarına rağmen idarenin içinde Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip bir kadro daima varlığını korumuştu. Günümüz Türkiyesinde artık bundan söz edilemez. 

Böylesi bir yapının, başarılı bir ekonomik kurtuluş reçetesi uygulayabileceği kuşkuludur. 74, 78 ve 90’larda CHP, SHP ve DSP’nin kurduğu koalisyonların performansı buna karinedir. Tek umutlu olabileceğimiz şey, Türkiye’nin üzerine karabasan gibi çöken otoriter rejimin ortadan kalkmasıdır. Yeni iktidardan bazı iyileştirmeler beklenebilir. Ama bunun sınırını - maalesef- CHP dışındaki partiler belirleyeceklerdir.

DÜZEN KARŞITI ÇÖZÜM 

 Merkez sol, hiçbir zaman iktidar olmamış, iktidarı ancak paylaşabilmiştir. Her defasında karşısında tutucu güçler koalisyonunu bulmuş, iktidardan düşmüştür. Bu nedenle sol, Türk devriminin kazanımları doğrultusunda laik ve kamucu çizgide sağlam durmak zorundadır. Kendi kadrolarıyla üretim ve paylaşım ilişkilerini değiştirecek kararlılıkla tek başına iktidara gelmedikçe başarılı olması mümkün değildir. Bu da yüzde 30’larda dolaşan bir oy desteği ile olamaz. Bu oy oranı tutucu güçlerle ittifaka yarar. CHP sosyo ekonomik yapıyı değiştirme gündemi ile halkın karşısına çıkmak zorundadır. Parti genel başkanının “Artık sağ sol ayrımı kalmadı” ifadesi büyük bir yanılgıdır. Solun asimile edildiği anlamına gelir. Oysa düzeni değiştirecek gerçek alternatif soldur. 

PROF. DR. RIDVAN AKIN

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları