Olaylar Ve Görüşler

Eğitsel başarıların ülkesi: Finlandiya - Mertcan ABBASOĞLU

25 Ocak 2023 Çarşamba

Finlandiya nihai gelişmişliğe uzanan yolda amaçlarını doğru sıralayabilmiş bir yapıya sahip. Egemenliklerini kazandıkları ilk dönemde okullarını tamir etmeye ve müfredatı modernize etmeye odaklanmış bir zihniyetten başarısızlık ve çağdışılık beklenemez.  

Eğitim camiasında Finlandiya denildiğinde akla gelen iki şey vardır. İlki OECD sıralamasındaki istikrarlı konumu, diğeri ise masalsı işleyişe sahip ideal insan yetiştirme sistemi. Finlandiya, yapısı itibarıyla geçmişinden dersler almış ve süregelen zaman içerisinde geçmişiyle kavga etmeksizin gelişmeyi ilke edinmiş metot ve eğitsel stratejilerle kendisini donatmış sistemler manzumesi üzerinde gelişim gösteren bir devlettir.

YAŞAM BOYU ÖĞRENME

Eğitimde nitelikli çıktılar elde edebilmek Finlandiya için özgür olabilmenin merkezinde bulunur. Mesela eğitim ve kültür bakanlığı Finlandiya genelinde, “yaşam boyu öğrenme” hadisesini eğitimin hem formal hem de informal kademelerine yaymayı ilke edinmiştir. Yani “Bir yetişkin hayatı boyunca edindiği kazanımları başkalarına aktarmalı, aktarma esnasında yeni şeyler öğrenmekten de geri kalmamalıdır anlayışıyla hareket etmekteler. Elbette ki bu politikanın sürdürülebilir. olması için eğitim bakanlığına ayrılan bütçe yakın tarihlerde dahi kapsayıcı nitelikte olmuştur. Örneğin 2020’de Finlandiya hükümeti 57.6 milyar Avro bütçe oluşturdu. Bu bütçenin 15.9 milyarı tek kalemde eğitimi finanse etmesi için ayrıldı. Yani devlet bütçesinin yüzde 26.3’ü doğrudan ülke kalkınmasının teminatı olan “öğrencilere” ayrıldı.

REFAH DÜZEYİ

Finlandiya finansal anlamda geçmişinde birçok defa burnunu sürttü. Örneğin erkeklerin 1867’de Vasa’dan ABD’ye göç etmesi ülkenin işgücü potansiyelini 1937’ye kadar kötü etkiledi. Albenisi yüksek, geçim kaynaklarının bol olduğu ülkelere göçlerin popülerleşmesi Finlandiya’nın iç dinamiklerini ekonomik krize doğru götürdü. Özellikle Miettunen hükümeti (1951-57) döneminde doların yüzde 31’lik artışı ülkenin uzun süreli kalkınma planlarında “nitelikli eğitim” verilmesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Hükümet, eğitim kurumlarının ıslahı için hazine musluklarını açtı. Ve tarihler 2002’yi gösterdiğinde “Avro Bölgesi”ne dahil olan Finlandiya sert atılımları parasal gücün ardında gerçekleştirmeye devam etti. Kendilerini 1950’lerdeki finansal sarsıntıdan kurtarıp günümüze kadar gelen süreçte eğitime can yeleği gözüyle bakan bir halk ve devlet elbette ki istikrarlı şekilde artan refah seviyesine ulaşmayı başardı.

TÜRKİYE NE YAPMALI? 

Finlandiya’dan bahsederken meşhur Türkiye-Finlandiya mukayesesine değinmeden geçmek çok zordur. Finlandiya’nın yakın geçmişinde elde ettiği kazanımlar günümüzde öğrenci başına düşen harcama oranı üzerinden düşünüldüğünde bu konuda başarılarını devam ettirme açısından gayet ısrarcı olduklarını görebiliriz. Çünkü bir Kadıköy nüfusu kadar öğrenciye sahip olan Finlandiya’da öğrenci başına düşen eğitim harcaması yıllık 7.600 doları (OECD) buluyorken ülkemizde ise 143 ülkenin nüfusuna yakın öğrenci sayısına düşen kişi başı yıllık eğitim harcaması ne yazık ki 2021 itibarıyla 1.754 dolara (TÜİK) kadar gerilemiştir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin sıklıkla kıyaslandığı Finlandiya gerçek mukayese ortamını yansıtmadığı gibi bu örnek bir kıraathane sohbetinden de ileriye gidemez. 

Ülkemiz, mevcut potansiyelini artırmak istiyorsa geçmişinde zorluklar çektikten sonra refaha ulaşmış ülkelerin nelere önem verdiğini analiz ederek gelecek yıllardaki kalkınma adımlarını planlamalıdır. Aksi takdirde gerileyen eğitim harcamalarına bağlı olarak niteliksiz çıktıların artışı uzun vadede düzeltilemeyecek sarmal problemleri artıracaktır.

MERTCAN ABBASOĞLU

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları