Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Meclis Alkışlarla İnliyor: 24 Kasım 2011 - Ecz. Gamze TAŞÇIER
Kadına yönelik şiddete karşı yazılmış en kapsamlı uluslararası anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi, bugün şeytanlaştırılıp, ülkedeki her kötülüğün sebebi gibi gösteriliyor. Halbuki sözleşme TBMM’den geçerken yaşananlar, AK Partili vekillerin heyecan ve sevinçleri, çok önemli bir gerçeği önümüze koyuyor.
Sizleri 2011’e götüreyim.
11 Mayıs’ta sözleşme İstanbul’da imzalanmış, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olan 25 Kasım’dan önce parlamentodan geçmesi için büyük çaba harcanıyordu.
DÜN ÖVÜNÜLÜYORDU
Böylece tüm dünyaya bir mesaj verilecekti. Çünkü, Türkiye Opuz davası ile AİHM’de, aile içi şiddete karşı vatandaşını koruyamadığı gerekçesiyle ceza alan ilk ülke olmanın utancı içerisindeydi.
Sözleşme önce 22 Kasım’da Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na gelmişti. Gelen teklifin altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası vardı. Dışişleri Bakanlığı bürokratı, “Türkiye’nin öncelikleri ve hedeflerine uygun bir sözleşmedir” diyor, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, herkes gibi uzunca bir memnuniyet konuşmasında, yasanın hızla geçmesi gerekliliğini, sözleşmenin yaptırım sistemi taşımasının önemini anlatıyor ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e teşekkür ediyordu. Hatta konuşmalar üzerine tekrar söz alan Çalık, Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı hazırladığı için büyük takdir topladığından da bahsediyordu.
23 Kasım’da ise Bakan Şahin Dışişleri Komisyonu toplantısına katılıyor, “Birçok ülke buna çekince koyarak sevk etmesine rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti buna hiçbir çekince koymadan Bakanlar Kurulu’ndan Meclis’e sevk etti” diyerek gururla anlatıyor, “Biz kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir insan hakkı ihlali olarak görüyoruz” diye bitiriyordu. Yani bugün sözleşmeden çıkalım denirken, o gün çekince koymama ile övünülüyordu.
Sözleşme 24 Kasım’da Genel Kurul’a geldiğinde ise AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Türkiye’nin sözleşmenin hazırlanmasında ve sonuçlandırılmasında öncülük eden ülkelerden biri olduğunu söyleyip, parlamentosundan ilk geçiren ülke olmanın onurunu yaşadıklarını anlatıyordu. O gün sözleşme “büyük gurur” sözleriyle ifade ediliyordu.
AB İLE KÖPRÜLER ATILIYOR
Genel Kurul’da büyük bir uzlaşı vardı. Her partiden konuşmacılar alkışlanıyor, kadına yönelik şiddete karşı birlik mesajı veriliyor, tüm partilerin uzlaşısı olması nedeniyle övgüler ve tebrikler salonu dolduruyordu. Büyük konsensüs oylamaya da yansıdı ve İstanbul Sözleşmesi bir çekimser hariç, oybirliği ile TBMM’de kabul edildi.
Bugüne geri dönelim.
Türkiye 2011’de sözleşmeyi imzalarken bir yandan AİHM’nin Opuz kararının utancını yaşıyor, bir yandan da Avrupa Birliği ile ilişkileri geliştirmeye çabalıyordu. Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olduğu ve böylesi uluslararası bir sorunun çözümünde öncü rol alabileceğini göstermek istiyordu. Bugün sözleşmeden çıkılmak istenmesinin nedenlerinden biri de tam olarak burada yatıyor; sözleşmenin varlığı Saray idaresinin ihtiyacını artık karşılamıyor. AK Parti bu sözleşmeyi, kadın hakları savunucusu bir parti olduğu için değil, o gün Avrupa Birliği ile iyi ilişkiler işine geldiği için “sembolik” olarak imzalamıştı.
Artık AK Parti’nin Avrupa Birliği ile köprüleri attığı, AB’ye dahil olabilmek gibi bir amacının kalmadığı, sürekli Avrupa düşmanlığı pompaladığı bir noktaya gelindi. İşte bu nedenle hazırlanmasında katkımız olan, İstanbul’da imzalanan, parlamentosundan ilk geçiren ülke olunan, büyük prestij kattığından bahsedilen sözleşme için bugün çıkılmasından bahsediliyor.
ARTIK ÖZÜNÜ SAKLAMIYOR
Tarikatların ve gerici odakların çağdışı talepleri artık kabul görüyor. Çünkü AK Parti, sembolik olarak öyleymiş gibi gözüktüğü halinden sıyrılıp, maskeyi kaldırıp, özünü herkese gösterdiği bir noktaya geldi. Türkiye’yi her alanda medeni dünyadan koparma çabalarında sürekli yeni adımlarıyla karşılaşıyoruz. Ancak çok iyi biliyoruz ki kadın hareketi bu adımları çok kez püskürtmüş, güçlü bir hareket. Kadınlar için hava kadar, su kadar değerli ve önemli olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma adımlarını da kadınların örgütlü gücü engelleyecek Türkiye’nin karanlığa yol almasının önüne olanca aydınlığıyla set çekecektir.
Yaşasın kadın dayanışması!
ECZ. GAMZE TAŞCIER
CHP ANKARA MİLLETVEKİLİ
/ PM ÜYESİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza