Olaylar Ve Görüşler

O Kitaptaki Sır - Barış PEHLİVAN

15 Mayıs 2020 Cuma

Sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde koğuştan dışarı adım atamıyorum. Şaşırmayın bu cümleye. Salgın yüzünden yakınlarımızla görüş yok, spor faaliyetleri iptal, savunma yazılan bilgisayar odası kapalı, berberin kapısı kilitli. Bilirsin ki; koğuşun demir kapısının o gürültülü açılışının en muhtemel nedeni, avukatının gelmesidir. Ama sokağa çıkma yasağı varsa, dışarıdan gelebilen de olmaz, içeriden çıkabilen de…

Hapishane sessizliğe bürünüyor o günlerde. Dışarıdakilerin yasağını, içeridekiler yas gibi tutuyor sanki.

Yine öyle bir gündü. Avluda güneşin vurduğu bir köşe var kapının yanında. Oraya sandalyemi çektim, iddianamemizden notlar çıkarmaya başladım. Gözüm bir isme takıldı. Anlatacağım ama önce kısa bir özet geçmeliyim.

İKİNCİ SUÇ PAKETİ 

MİT Kanunu’na muhalefetten tutuklandık. İçeride tutmak için özel yasa çıkarmalarına rağmen, yatarımız” yoktu. Hem de daha hafif” olan asliye ceza mahkemesinde yargılanmamız gerekiyordu. Bizi hedef seçenler için olmazdı bunlar. Formül Türk Ceza Kanunu’ndan (TCK) bulundu. Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama suçundan, yani TCK 329’dan da ceza istendi. Böylece iki ayrı suçlamayla, 19 yıla kadar hapis istemiyle, ağır ceza mahkemesinde yargılanacağız.

İddianamede bu ikinci suç üretmenin üstü bol bol sır” kelimesiyle paketlenmek istense de, nafileydi. Goethe boşuna dememişti; sır saklamak isteyen, sır sahibi olduğunu saklamalı.” Savcılar saklayamıyordu. Zira...

‘SAVCILARIN KİTABINDA’  NE YAZIYOR

Dedim ya; iddianamede gözüm bir isme takıldı. Sığındıkları TCK 329’a inandırmak için, tam 4 kez aynı akademisyen referans gösteriliyordu. O akademisyenin bir kitabı da, 2 kez yine bizim TCK 329’dan da cezalandırılmamız gerektiğine kanıt olarak sunuluyordu. Savcıların defalarca tutunduğu akademisyen Doç. Dr. Murat Balcı, kitabı da Siyasal veya Askeri Casusluk Suçu” idi.

Merak bu ya…

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin öğretim üyesi olan Murat Balcı’nın ilgili kitabını elime aldım. Kitapta hem MİT Kanunu 277/3 hem de TCK 329, yani yargılandığımız 2 madde de anlatılıyordu.

İşte... Savcıların bizi suçlamak için sırtını yasladıkları o kitabın 143. sayfasını açtım. İlgili sayfada MİT Kanunu’nun 27/3. Maddesi, yani ifşa etme suçu” inceleniyordu. Ve bakın, suçlandığımız maddenin anlatıldığı o bölümde aynen ne yazıyordu:

(...) TCK m. 329’da düzenlenen Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama ve TCK m. 336’da düzenlenen yasaklanan bilgileri açıklama suçları ile inceleme konusu yaptığımız suçun koruduğu hukuki değer milli savunma ve suçların unsurları arasında benzerlik bulunmaktadır. Bu nedenle 2937 Sayılı Kanun’un 27/3’üncü maddesinde yer alan suç ile TCK’de yer alan suçlar arasında genel-özel norm ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle suçların öngördüğü ceza miktarına bakılmaksızın inceleme konusu yapılan suç tipinin uygulanması gerekmektedir. (...)”

İDDİANAMENİN REFERANSI 'OLMAZ' DİYOR

Savcıların iddianamemizde 4 kez referans gösterdiği Doç. Dr. Balcı ne demek istiyordu?

Basitleyerek anlatırsam, şunu demek istiyordu:

TCK’de düzenlenmiş olan suçlar genel norm” olarak ifade edilir. Eğer benzer suçlara dair düzenleme ayrı bir kanunda da yapılmışsa, orada “özel norm” vardır. Bu durumda, ilgili suç” konusunda özel norm uygulanır, genel norm uygulanmaz.

Yani... Savcıların bizi suçlamak için kaynak verdiği kitap diyor ki; hem MİT Kanunu 27/3’ü hem de TCK 329’u aynı anda uygulayamazsınız. Özel kanunun öncelik ilkesi gereği, sadece MİT Kanunu’ndan ceza isteyebilirsiniz.

Can Yücel bölüyor hapishanedeki sessizliği:

Kanun çalacağız diye çıkıp orta yere

Kanun çaldılar yere.”

BARIŞ PEHLİVAN
SİLİVRİ 9 NO’LU KAPALI CEZAEVİ C3/20




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları