Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Savarona ‘müze gemi’ olmalıdır
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Denizciliği Türkün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” sözleri çerçevesinde tarihe ve denizciliğimize karşı sorumluluğumuzu bir nebze de olsa yerine getirmeliyiz.
Gemiler, diğer ulaşım araçlarından çok farklıdır. Ruh taşırlar, denize inişleri ayrı bir seremonidir ve her zaman özgürlüğün simgesi hayal dünyamızın besin kaynağı olmuşlardır. Umut vardır, aşk vardır, şefkat vardır. Gizemli ve büyüleyici güzelliğiyle tüm dünyayı kendine hayran bırakan gemiler vardır. Ancak bazıları vardır ki, devleti ve milletiyle özdeşleşmiş bir çeşit sembol olmuştur. Bunlardan biri de Savarona’dır.
Atatürk’ün manevi gücünü taşıdığına inandığımız Savarona’da görev icra etmek, bizim okuduğumuz yıllarda Deniz Harp Okulu mezunu her subayın en büyük hayali olarak görünmekteydi. Elbette ki bu hayalimize rağmen, benim de Savarona’da fiili olarak görev icra etmem mümkün olmamıştı.
Bununla birlikte, ulu önder Atatürk’ün yatında yaklaşık 3 ay süreyle, staj maksadıyla da olsa bulunmak, hem benim hem de tüm arkadaşlarım için ayrıcalıklı ve ayrıcalıklı olduğu kadar yaşantımızın unutulmazları arasında yer almıştır. Bugün bile onun gururunu taşıyabiliyorduk.
Savarona’nın hikâyesi
Peki, “Atatürk’ün en sevdiğim oyuncağım dediği Savarona”nın hayat hikâyesi neydi, ülkemize nasıl kazandırılmıştı, bugünlere kadar nasıl gelmişti ve gelecekte ne olabilirdi?
William Francis Gibbs tarafından tasarlanan ve 1931 yılında denize indirildiğinde dünyanın en büyük yatı olan Savarona’nın ilk sahibi Amerikalı Mrs. Emily Roebling Cadwalader’dir. Ulu önder Atatürk’ün izniyle, Ertuğrul yatının yerine 1938 yılında satın alınan Savarona, adını Afrika’da yaşayan bir kuğu kuşundan almaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna tahsis edilen bu yatta Atatürk, vefatına kadar sadece 6 hafta kalabilmişti.
Atatürk’ün ölümünden sonra Türk Denizcilik İşletmeleri’ne devredilen ve uzun süre Kanlıca önlerinde hareketsiz kalan bu yat, II. Dünya savaşı sonrası dönemde Deniz Harp Okulu öğrencilerinin eğitimi için okul gemisi olarak kullanılması maksadıyla 1952 yılında Türk Deniz Kuvvetleri’ne devrolunmuştur.
Restorasyon süreci
Misyonunu tamamladığı ve hizmet dışına ayrılması planlanan Savarona, 1989’da 49 yıllığına özel sektöre kiralanmıştır. 136 metre boyunda, 2 bin 300 ton saç ağırlığına sahip lüks transatlantik yat, 425 uzman zanaatkâr, 450 işçi ile yaklaşık üç yıl içerisinde restorasyona tabi tutularak tekrar denizlere açılma fırsatını yakalamıştı.
Duyarsızlık sorunu
2013 yılından beri Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bulunan ve bir süredir Kuruçeşme limanı’nda tutulan Savarona, bakım ve onarım maliyetlerindeki yükseklik nedeniyle geçtiğimiz aylarda İstanbul Tersanesi Komutanlığı’na teslim edilmiştir.
Ulus olarak şanlı tarihimizle övünmeyi, gurur duymayı pek sevmemize rağmen ona saygı göstermeyi becerememiş ve nedense tarihi değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarmamız her zaman mümkün olmamıştır.
Gerek ekonomik nedenler, gerekse kültürel eksikliklerden dolayı; Ertuğrul yatını 1933, Yavuz zırhlısını 1975 ve “Çanakkale Geçilmez” veciz ifadesini Türk tarihine altın harfler ile yazdıran Nusret mayın gemisini 1990 yılında hizmet dışına çıkararak efsaneleşmiş bu ve buna benzer tarihe mal olmuş önem atfedilen gemilerin yok olmasına göz yummayı becerebilmişizdir.
Yunanistan’daki Averof zırhlısı, İngiltere’de Victory, Cutty Sark, ABD’de Texas, Intrepid gibi deniz müzeleri; o ülkelerin insanları üzerinde denizle, gemilerle, rüzgârla, denizdeki canlılarla içli dışlı olarak bir farkındalık yaratmaktadır.
İşte bu müzeler, topluma kazandırdıkları deniz kaynaklı bilgi birikimi, deniz bilinci, örf ve adetleri çerçevesinde, kendi ülkelerinin denizci millet ve denizci devlet ülküsü doğrultusunda, küresel dünyada hâkimiyet kılmalarına olanak sağlamaya devam etmektedirler.
Ulusal ülkü denizcilik
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir vatanın sahibi olmanın yolu, o topraklarda yaşamış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanımak ve sahip olmaktan geçer” ve “Denizciliği Türkün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” sözleri çerçevesinde, tarihe ve denizciliğimize karşı sorumluluğumuzu bir nebze de olsa yerine getirmeliyiz.
Denizi daima halkın düşünce alanında tutabilmek için zorunlu halk eğitimi yaklaşımı çerçevesinde, Savarona’nın deniz ve tarih kokan, denizle iç içe kent olan İstanbul’da “müze gemi” haline getirilmesi, başta biz denizciler olmak üzere, ulusumuzun her ferdininin en büyük arzusu ve dileği olmalıdır.
N. İsmet Hergünşen
Emekli Deniz Kurmay Albay
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!