Olaylar Ve Görüşler

Tarım ve gıda güvenliği - Hüseyin SÖZERİ

03 Mayıs 2022 Salı

Bugünlerde tarımı ve gıda güvenliğini yoğun konuşuyor/tartışıyoruz. Nedeni yaşanmakta olan salgın hastalık süreci, devamında tarımsal ürün dışalımı bağımlısı olduğumuz ülkelerin aralarındaki savaş, savaşın oluşturduğu anlık gıda yetersizliği algısı ile yurttaşların gıda stoklamaya yönelmesi, market önlerinde oluşan kuyruklar, raflarının boşalması, gıda fiyatlarının artışı... 

Tarımın konuşulması/tartışılması, ülke tarımı -özellikle tarımsal üretim paydaşları- açısından yararlı olmuştur. Çiftçiler açısından mazot, elektrik, tohum, su, tarım ilacı, gübre vb. girdilerin yüksekliğinin tarım sektörünü nasıl zorladığını, üretimi sürdürmenin kahramanlık gerektirdiğini ortaya çıkardı. 

Tarımda yapısal dönüşüm çiftçilerin, arazilerinde yıllık -pamuk, buğday, arpa, ayçiçeği tohumu vb.- bitkiler üretmekten vazgeçerek çok yıllık bitki -meyve, ceviz, badem, kiraz vb.- üretimine yönelmesidir. Buğday, arpa, yulaf, mısır, ayçiçeği tohumu vb. ürünlerin üretim alanlarının daralması, birçok sektörü dışa bağımlı kıldı. Gıda güvenliğini sürdürülebilir olmaktan çıkardı. Örneğin pamuk üretiminin azalması tekstil sektörünü, soya, yulaf, arpa, buğday vb. üretiminin azalması hayvan beslemeyi dışa bağımlı duruma getirdi. Sulama yatırımları tamamlanmadığı için sulu tarım alanları genişletilemiyor. Sulu tarımın yapıldığı alanlarda ise enerjinin -mazot, elektrik- pahalı olması nedeniyle zamanında ve yeterince su kullanılamadığından verim kayıpları yaşanmaktadır. Uzun yıllardır, kamuya ait destekleme kuruluşları çiftçiden yeterli alım yapmıyor. Özel alıcıların insafına bırakılarak, pahalı ürettiklerini, değerinin altında satmaya zorlanıyorlar. 

ÇİFTÇİ SİSTEM DIŞINDA

Tek adamın neoliberal tarım politikasının oluşturduğu yıkımın boyutunu, çiftçilerin üretimden çekilmesi ve ekili alanların daralması/boş bırakılması verilerinden daha iyi görebiliriz. TEPAV İstihdam İzleme raporunun ortaya koyduğu bulgulara göre, ülkemizde çiftçi sayısı hızla düşüyor. Raporda, ülkemizdeki çiftçi sayısında, son bir yılda (2021) yüzde 13.2’lik (75 bin) düşüş olduğu belirtiliyor. Bu azalma ile çiftçi sayısı ilk defa 500 binin altına, 493 bine geriledi. 2008 yılında kayıtlı çiftçi sayısının 1 milyon 127 bin olduğu bilinirse sistemin dışına çıkan çiftçi sayısının büyüklüğü ortaya çıkar. Yıkımın diğer göstergesi, tarımsal üretimin yapıldığı toprakların daralmasıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre tarım alanları, yeterli gıda üretimini tehlikeye sokacak şekilde azalmayı sürdürüyor. 2001 yılında tarım alanları 26 milyon 350 bin hektar iken bugün 21 milyon hektara kadar indi. Başka bir deyişle, tarım alanları son 10 yılda yüzde 5, son 19 yılda yüzde 12 azaldı. 

SÜREKLİLİĞİN ÖNEMİ

Gıda güvenliğinin sürekli kılınması, çiftçilerin -aile çiftçiliği- üretimi ile yakından ilintilidir. Üretimin sürdürülmesi ise tarımda kamucu politikaların izlenmesi, desteklerin zamanında ve yeterli yapılarak çiftçilerin üretimin içinde kalmaları sağlanarak olur. Çünkü tarımsal üretim insanın doğaya karşı verdiği mücadelenin sonucunda ortaya çıkar. Binlerce yıllık bilgi birikimi/deneyim üzerinden üretim yapılır. 

HÜSEYİN SÖZERİ

ARAŞTIRMACI-YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları