Sessiz Ayakkabılar Yürürken...

28 Eylül 2012 Cuma
\n

Gün geçmiyor ki, eşkıya yeni canlar almasın! Yine gün geçmiyor ki, insanlarımız öfkeye kapılıp birbirlerine silah çekmesin!

\n

Bugünkü Düzyazı için bilgisayarımı açmadan önce her sabah yaptığım gibi günlük gazeteleri okudum.

\n

Sakaryada yayımlanan Anadolu gazetesinin sahibinin, görevli bir Basın İlan Kurumu denetmenine silahlı saldırı haberleri, Tunceli Cumhuriyet Savcısının başından vurulmasından İzmirde bir ilköğretim okulunun öğretmenlerinden Sevilay Durukanın 14 yaşındaki öğrencisi tarafından bıçaklanarak öldürülüşüne kadar bir dizi cinayet ulusal medyamızda yer almıştı.

\n

İnternetten yerel medyayı da taramak istesem; kent, kasaba ve beldelerde daha nice öldürme olayına rastlayacağımdan kuşkum yok.

\n

Silahın Türkün Süsü olduğunu söyleyen bir Cumhurbaşkanımız bile olmadı mı? Rahmetli Turgut Özal, hem de yüzlerce cinayetin işlenmesini gerekçe göstererek yapılan 12 Eylül 1980 darbesinden hemen sonra, yeniden parlamenter demokratik döneme geçilir iken; o kanlı olayları unutmuş gibi sahip çıkmış değil miydi silah taşımaya!

\n

Hem de kendisine tabanca ile ateş eden Afyonlu Kartal Demirağın kurşunlarından kıl payı kurtulmuş olmasına karşın.

\n

Farkındayım.

\n

Birçok okurum bu yazıyı okurken, onca güncel konuyu bir yana bırakıp neden silah üzerine eğildiğimi sorgulayacaktır.

\n

Onlara ve tüm öteki olurlarıma, gencecik oğlu Umutu kaza mı, yoksa cinayet mi olduğu tam açıklığa kavuşmayan bir olay sonunda yitiren Nazire Dedeman Çağatayın bir mektubundan söz edeceğim.

\n

1993 yılı 28 Eylülünde olmalıydı, genç Umut Dedemanın Ankaralı Babalardan Kürt Ahmet adıyla anılan Ahmet Turgutun oğlu tarafından silahla vurulduğu tarih.

\n

Cinayetin nasıl işlendiğini, oğlunu yitirmiş bir annenin onarılmaz acısını tazelememek için bir yana bırakalım.

\n

O onarılmaz acıyı başka annelerin de çekmemesi için, vakur bir ısrarla önce oğlunun adını taşıyan Umut Vakfını kurduğunu söyleyelim. Her 28 Eylülde daha başka Umutların ölmemesi için silahlara Durçağrısını yineliyor.

\n

Bu yıl, gönderdiği mektubunda ..Nereden geldiği belli olmayan kurşunlarla kaybettiğimizŞanlıurfada Yusuf Keremi, Konyada Gonca Yamanı, İzmirde Umut Ceylanı anımsatıyor.

\n

Size daha onlarca isim verebiliriz dedikten sonra ülkemizde 2.5 milyon ruhsatlı, 17 milyon ruhsatsız silah taşıyan olduğu gibi korkunç bir gerçeği gündeme getiriyor.

\n

300 milyon insanın yaşadığı ABDde ateşli silahla öldürülenlerin sayısının 30 bin, bizde ise ölenlerin 4 bin 500e ulaştığını anlatıyor.

\n

Askerliğim sırasında, o da temel eğitim sürecinde omzumda taşıdığım Birinci Dünya Savaşından kalma tüfek dışında ateşli ya da ateşsiz silahla tanışmadım.

\n

Oysa parlamentoya ayak bastığım anda, istiyorsam taşıma ruhsatlı bir silahı ehven fiyatla alabilecektim!

\n

Pasifist olmamdan mı geliyor bilemem.

\n

Silahtan, şiddetten nefret eden bir doğanın sahibi olarak yargıç ve savcılarına koruma verme güçlüğü çeken devletin onlara ucuz silah satarak sorumluluktan sıyrılmak istediğini dün sabah gazete haberlerinden öğrendim.

\n

Raslantı bu kadar olur. Aynı gün masamda bulduğum Umut Vakfı Başkanı Sayın Nazire Dedeman Çağatayın mektubu; beni bir Cumhuriyet yazarı olarak bireysel silahlanmayı protestoya katılmaya çağırıyordu.

\n

O çağrıya bu yazıyla seve seve katkıda bulunmayı bir insanlık görevi sayıyorum.

\n

Sessiz Ayakkabıların sesini hem devletimize hem de tüm insanlarımıza duyurmaya çalışalım.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları