İmralı Halkla İlişkileri

08 Nisan 2014 Salı

Geçen gün gazetelere yansıdı, iktidar İmralı sakini Abdullah Öcalan’ı gazetecilerle görüştürmeye hazırlanıyor. Dahası, iktidar yandaşı gazeteci isimleri de listelendi. Bazılarını heyecan sarmıştır şüphesiz.. İmralı’ya sırayla mı giderler, yoksa hepsi birden mi gider, bilemem.
Ama “Kürt Açılımı”nın bu yeni “safhası”nın kesin olan iki noktası şu:
1) İlk etapta Cumhurbaşkanlığı seçimine, Kürtlerin desteğini almaya yönelik karakteri..
2) İkincisi, 2015’te yapılacak genel seçimler için, AKP-BDP arasındaki Kürt oylarını “paylaşım savaşı”na etkileri..
AKP Öcalan için kamuoyuna yapacağı halkla ilişkiler kampanyasını gazeteciler(in)e ihale edecek.
Böylece hem Kürtler memnun olacak hem de Türkler de Öcalan’a daha da ısındırılacak.
Erdoğan ve AKP, önümüzdeki 4 ayın ana halkla ilişkiler programı olarak bunu saptadı gözüküyor.

***

Peki salt bu kadarı Kürtleri memnun eder mi? Eder etmesine de, yeterli bulurlar mı bilmiyorum.
Çünkü BDP, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığına destek vermeye hazır olduğunu açıkladı, ama özerklik konusunda ciddi yasal beklentileri olduğunu şart koşarak. BDP ve yavrusu HDP’nin belediye seçimlerinde toplam oy oranı % 6 kadar. AKP’nin oy oranı 44 ile 45 arası gösteriliyor. İkisinin toplamı sanki %50’yi buluyor. Bu bütünleşmede “kaçak” olmazsa eğer, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, “yeter oy”a ulaşır gibiler..
Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki ana ittifak olacak gibi: İktidar kanadı AKP-BDP/ HDP; geri kalanlar da CHP-MHP ekseninde genellikle muhalefet kanadı.
Diyelim ki RTE veya Gül adaylığını koydu, tek başına kazanmaları mümkün gözükmüyor. Siyasi parti örgütlü Kürt desteğine muhtaçlar. Gül, seçime girebileceği olasılığını da düşünerek, Twittermwitter konularında daha esnek mesaj veriyor, RTE’ye kıyasla kulağı halka daha açık gibi. Bu tutumu kendisine daha çok oy getirir mi, çok şüpheli.

***

Bu açıdan bakıldığında, Kürtlerin elinde bir “altın fırsat” var gibi.
Öcalan’ı “Türkiye’ye açmak”, onlar için yeterli değil.
Ama onlar için yeterli olmayan ise, Öcalan için yeterli olabilir.. Zaten Çözüm Süreci’ni her koşulda esas sürdürenin, Kürtler içinde Öcalan olduğunu biliyoruz.
Öcalan’ın Türkiye nezdinde daha büyük bir meşruiyet kazanması, işin esasına bakılacak olursa, az-buz şey değil.
Bu iktidar için de geçerli! RTE’nin de Çözüm Süreci’ni ilerletebilmesi, Öcalan’ın toplumda meşruiyet alanının genişlemesiyle mümkün..
Bu yolda RTE/AKP için, daha ileri adımlar atma fırsatı da ortaya çıkabilir.
Dediğim gibi, Öcalan için yeterli olan bir “halkla ilişkiler” programı, BDP/Kandil için yeterli görülmeyebilir, ama ret de edilecek kadar kötü değil!

***

Burada iktidarın açmazı, Öcalan’a tanınacak meşruiyet zemininin genişliği veya BDP’nin daha fazla isteğine verilecek yanıtlar sonucu, AKP’nin tabanındaki milliyetçi seçmen ile yaşanacak krizdir.
Tavizler ve Öcalan’ı hoş göstermenin dozunun yüksekliği, bu tabanın bir kısmıyla çatışacak ve seçimlerde bir oy kayması yaşanacaktır.
AKP-BDP Cumhurbaşkanlığı ortaklığının oyları kılı kılına yetişeceği için, %1-2’lik oy kaybı bile, seçimi kaybetmesine neden olur.
Kürt meselesinde atacağı adımı, seçmeninin kabul edebileceği bir dozda tutması gerektiğinin farkındalardır.

***

Tabii bunlar AKP açısından varsayımlar.
Eğer yerel seçimlerde görülen, partiye veilen % 43’lük oranda bir artış değil de, başlayan düşüş % 0’lara doğru geri çekilmeyi sürdürürse, bu ittifak cephesi hayal kırıklığına uğrar.
Bu olasılık vardır, belki de daha çoktur.
Tabii burada belirleyici etken, muhalefetin büyük çoğunluğunun destekleyeceği adayın kimliği olabilir..
CHP için çeşitli tavırar var. İlki “kardeşim sana ne, kim seçilirse seçilsin, sen kendi adayınla çık, kazanmasan da olur” tavrıdır. İkincisi de, kendi adayının kazanmayacağını bilerek, ama Cumhurbaşkanlığı’nda, iktidarın hınk deyicisinden öte, temsil niteliği yüksek birisini görme politikasıdır.
AKP Cumhurbaşkanlığı’nı kaybederse, 2015 genel seçimlerinde de olumsuz etkilenir.

***

Evet, önemli belirsizlikler döneminde, varsayımlarla ilerlemek zordur.
Başta Arınç, RTE’nin yönetim tarzından önemli rahatsızlıklar duyan çevresi, RTE’yi Cumhurbaşkanlığı’na “yükseltmek” isteğinde! Metin Feyzioğlu bu durum için “kick upstairs” deyimini kullandı (yukarıya tekmelemek gibi!).. Herhalde düşünceleri, örneğin diyelim Arınç Parti Başkanlığı, Gül Başbakanlık... Rahatlayan bir parti ve hükümet yönetimi!
Bilemiyoruz tabii..
Biz yine dünkü ana saptamamızda kalalım: RTE’nin önünde henüz en az bir ay var, karar vermek için: Kendi yararını ençoklaştırma plan ve programı çerçevesinde, neyse o!.. Tabii RTE’nin bir hedefi var: 2023! Bir de, eş-çoluk çocuğun Köşk talebi var mı, ağır basar mı...
Sanki, çevresi, Cumuhurbaşkanı ol, diye boşuna umut bağlamış gözüküyor bana!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları