Özdemir İnce

Din, iman, masa, kasa durumu (1)

08 Haziran 2021 Salı

Din İman Masa Kasa (Tekin Yayınları) adlı kitabım  2016 yılında yayımlandı. Bütün kitaplarım gibi düzenle kapışma denemesidir. Bütün kitaplarım gibi bu kitabım da düzenle ilgili tahminler, öngörüler içerir. Kitabın önsözüne de çok değer veririm. 1 Ocak 2016 günü yazmışım. Ama yazılar 2010 ile 2016 yılları arasında yazılmış.

Önsözü ikiye bölerek yayımlayacağım ve daha sonra kendimle yüzleşeceğim. Gerekirse dalaşacağım.

***

[Önsözünü meğer kitabı oluşturmadan yazmışım. Aslında, ideal düzeyde bakacak olursak, din ve imanın masa ve kasa ile bir araya gelmemesi gerekir ama din adamları ile siyasetçiler işe karışınca, bir araya gelmenin ötesinde din ve iman, masa ve kasanın hizmetine giriyor. Şimdi sözünü ettiğim yazıyı okuyalım:

17 Ağustos 2012 günü yayınlanan “Sünni Din Bezirgânları Artık Özgür”(1) başlıklı yazımı okuyan bir okur “Sünni madrabazlar”ın CHP’nin tek parti döneminde uğradığı zulmün (!) ne menem bir zulüm olduğuna açıklık getirdi:

Bir toplantıda din madrabazlarından biri CHP’nin tek parti döneminde uğradıkları zulmü konuşmacıya laf atarak hatırlatmış. Bunun üzerine konuşmacı laf atana sormuş:

“Hangi ibadeti yapmak istedin de yapamadın? Namaz mı kılamıyordun, hacca mı gidemiyordun?..”

Madrabaz, konuşmacıyı yanıtlamış: “İbadeti yasaklamaya gücünüz yetmez. Siz bizi masadan ve kasadan uzak tutuyorsunuz.”

Müthiş bir yanıt. Hiç duymamıştım. Aydınlık okuru devam ediyor:

“Yani tüm dertleri masaya ve -özelikle de- kasaya yanaşmakmış. Bunu yapamadıkları için gerçekten de ‘zulüm’ gördüklerine, acı çektiklerine inanıyorum. Düşünsenize, kasa orada, başkaları yanaşmış (Örneğin:  ANAP, DYP) ama bunlar yanaşamıyor. Bu ‘zulüm’ değil mi, onlar açısından? İlk işleri burada (Isparta) aç kurtlar gibi saldırmak oldu. Şevket Demirel’in bir benzetmesi var: Malı kışın aylarca ahıra kapatırsın. Sonra bahar gelince çayıra saldığında yeşil otlara nasıl saldırırsa bunlar da deliler gibi paraya saldırdılar. Nasıl mı? Örneğin, benim üzerinden her gün geçtiğim kaldırımı tam dört defa söküp buranın taşını oraya, oranın taşını buraya yeniden döşeyerek… Tabii utanma vs. beklemek boşunadır.”

Arkalarına İslamı aldılar, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar, çatlayıncaya kadar yiyecekler. Mafya yasası gereği sonra amip gibi bölünüp birbirlerini yiyecekler ve birlikte çürüyecekler.

Benim bu tür mafyalardan korkum yok. Çünkü kural gereği, İslamcı Al Capone’u, gene İslamcı Alkapon temizleyecek.

Beni ürküten mafya programını, ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği’nin hazırladığı broşürde okuyoruz (6 Ağustos 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinden aktarıyorum):

“İmam hatip liselerinin önündeki engeller kalkmıştır. İHL’den mezun olunca; hem dininizi üst düzeyde öğrenecek hem de tıp, hukuk, siyasal, mühendislik gibi her çeşit üniversiteye girebileceksiniz. Hem halkın önüne geçip imam hatip olabilecek hem de öğretmen, doktor, avukat, hâkim, kaymakam, müfettiş, mimar olabileceksiniz.”

Yeryüzünde bunun benzeri bir öğretim sistemi yoktur. İlkel ve bayağı bir köle yetiştirme sistemi. İlkin ilk ve ortaöğretimde beyinleri yıkayıp ütüleyecekler; bilim karşıtı dogmalarla tıka basa dolduracaklar ve düşünen insan yerine uzaktan yönetilen kalas robotlar yetiştirecekler ve ülke yüzeyini bu türden prinhalarla işgal edecekler.

Bu düşmanca bir programıdır. Başbakan’ın “İmam hatipler milletin gözbebeği olacaktır” yobaz talimatına gönderme yapılan broşürde “Yeni dönemde Türkiye’nin gözbebeği olacak olan imam-hatip liselerine kayıtta geç kalmayın” uyarısı yapılıyor.

Sonra sıra velilere geliyor: “Çocuklarımız imam hatip ortaokullarını bitirdiğinde; hem yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i öğrenecek hem de Anadolu veya öğretmen lisesine gidebilecek, hem Hz.Peygamber’in hayatını öğrenebilecek hem de fen lisesi veya imam hatip lisesine gidebilecek.”

Çocuklar kesinlikle gerçek Kuran-ı Kerim’i öğrenemeyecekler, çünkü öğretmenleri de Kuran-ı Kerim Arapçasını bilmezler. Çocuklar laik okullarda öğrendikleri İngilizce ve Fransızca kadar Arapça öğrenemeyecekleri için Kuran’ı anlamalarına olanak yoktur. Ancak onu ezberleyecekler ve saptırılmış Türkçe mealini okuyacaklar. Ama buna karşın tamamı softa ve yobaz olacak. Said Nursî ve Fethullah Gülen türü meczupların kölesi olacaklar; kafa ve ruh sağlıklarını yitirecekler. Dahası, ana babalarından nefret edecekler, kadını ve erkeği anlama yeteneğinden yoksun olacakları için de sağlıklı bir yuva kuramayacaklar.]

(1) Aydınlık Gazetesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları