Özdemir İnce

Kemalizmi aşmak ama nasıl?

29 Ağustos 2021 Pazar

Rastlantı bu ya geçenlerde internetin bilgi dağarı Google’da “Levent Köker ile Hukuk ve Demokrasi, Siyaset” namlı bir bölüm gördüm. Yanlış anlamadıysam, dizi yazıların 36’sının başlığı aynen şöyle: “Demokratikleşmek İçin Kemalizmi Aşmak Gerek” (24 Temmuz 2021)

Allah, Allah! Demokratikleşmek için, “Kemalizm”i aşmak gerekiyormuş. “Demokratikleşmek” de “Aşmak” da olumlu eylemler. Bu işte çelişki var. Bir şeyi aştığınız zaman onu arkanızda bırakırsınız. Levent Köker’e göre Kemalizm demokrasinin önünde bir engel. O, bu engeli aşmak, daha doğrusu, Kemalizmin kökünü kazımak istemekte. Bir zamanlar Nedim Gürsel’in dediği gibi Levent Köker de “Türkiye’yi ‘dekemalize’ etmek” istemektedir. Yani Türkiye’yi Kemalizmden arındırmak istemektedir. İslamcılar da Milli Görüşçüler de AKP de R.T. Erdoğan da tarikatlar da İslamcı vakıflar da Kemalizmin kökünü kazımak istemektedir. Biri demokratikleşmek (!?), öteki şeriat devleti kurmak için Kemalizmin ve Kemal’in kellesini almak istemektedir.

***

Levent Köker’in yazısını okuyalım:

Bugün 24 Temmuz, 113 yıl önceki “devrim”in yıldönümü. Erik Jan Zürcher’in yaklaşımıyla Türkiye tarihinde “Jön Türk Dönemi”nin başlangıcı. Pozitivist ve milliyetçi ideolojinin hâkimiyetindeki bu dönemin en belirleyici ideolojik programı kuşkusuz “Kemalizm”. Bugün bazı yaklaşımlar “post-Kemalizm”den söz ediyorsa da ben henüz “post-Kemalizm”in geçerli olmadığı bir dönem içinde bulunduğumuzu düşünmekteyim. “Post-Kemalizm”den söz edebilmek için “post-modernizm”de olduğu gibi modernizme özgü kazanımlarla sorunların eleştirel bir biçimde aşıldığı bir durumu ifade edebiliyor olmamız gerek. Kemalizmin ilkeleri bu anlamda kazanımları ve problemleriyle birlikte varlığını sürdürmekte. Örneğin halkçılık, hukuk önünde eşitlik ile önemli bir kazanım getirirken sınıfsal, etnik vb. farkları yadsıması nedeniyle baskıcı, laiklik dinsel temele dayanmayan bir hukuk düzeni öngörmesiyle devrimci, dini ve manevi yaşam alanlarının devlet denetimi altına alınması boyutuyla otoriter, milliyetçilik ise “çağdaşlaşma” içeriği bakımından kazanımları olan ama homojen, monolitik ve merkeziyetçi milli (ulusal) devlet anlayışı ve pratiğiyle antidemokratik. Milliyetçiliğin Türkçülük ile Türk-İslam sentezciliği arasında gidip gelmesi, işin doğasındaki Kemalist problemi gözlerden saklamamalıdır. Sonuç olarak demokratikleşmesi, kazanımları koruyan, problemleri de daha demokratik bir seviyede, bu anlamda ancak “post-Kemalist” diye anılabilecek olan bir yenileşme düzeyinde sağlanabilecektir.

***

Bay Köker, 1950’den, dahası 1946’dan bu yana iktidarda olmayan Kemalizmi sanki iktidardaymış gibi eleştirmekte. 1930-1946 arasındaki Kemalizm de Bay Köker’in eleştirdiği şey değil. Kemalizm hiçbir zaman ırkçı ve Turancı olmadı. Turancı MHP, Kemalist değildir. Etnikçi siyasetin de (açık ya da gizli) Halkçılıkla iligisi yoktur. Kemalizm karşıtları Kemalizmin “genel kabul görmüş” tanımını anmazlar, kendi tanımlarını hiç yapmazlar. “Post” ön takısını kullanmayı akademisyen olmanın şanından sayarlar. Hiçbir düşünce dizgesinin, felsefenin “Post”u olmaz. Aristotales’in, Marx’ın, Kant’ın, Descartes’ın “Post”u olmaz. Kurban derisi gibi postunu yüzemezsiniz. Çünkü, düşünce dizgesi ve felsefenin “Post”u (öncesi / sonrası) olmaz; devam eder ve yaşar. Tıpkı “2 x 2 = 4” gibi. 

 Post-Kolanyalizm olur, Post-Feodalite olur, Post-İmparatorluklar olur. Çünkü bunları restore edemezsiniz. Bir otodidakt olan ben fakir böyle düşünmektedir. Levent Köker’in eleştirdiği (aslında “düşman” saydığı) nasıl bir Kemalizmdir bilmiyoruz ama Kemalizmin CHP’nin “6 Ok”u olduğunu biliyoruz: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik.

***

Taha Akyol da geçenlerde bir televizyon kanalında Kemalizme karşı olduğunu söylüyordu. Ama söyleşiyi yapanlar “Neden” diye sormuyordu. Neden diye sorsalar, büyük bir olasılıkla 9 Eylül 2002 tarihli Milliyet gazetesinde yazdıklarını tekrar ederdi: Tek partide (CHP)  “Fikir eksikliği” olduğunu, “Devlet idaresini yasak koymak” sandığını tekrarlardı.

1930’larda CHP’de “fikir sahibi” insan yokmuş, “istismar ve zulüm” halkı canından bezdirmekteymiş. Sonra? Sonrası Demokrat Parti, Millet Partisi...

Levent Göker’in sandığı gibi Kemalizmi Kemalist olmayan “şey” aşamaz. Yaşayan Kemalizmi ancak kendisi gelişerek aşar. Tıpkı kendi rekorunu kıran bir yüksek atlayıcı atlet gibi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçı hakem bitirir 26 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları