Özdemir İnce

Üniversitede karın doyurmak

12 Ocak 2020 Pazar

Cumhuriyetin Cumhuriyet olduğu bir çağda şimdiki Ankara Gazi Üniversitesi’nin anababası olan Gazi Eğitim Enstitüsü’nde okudum. 1960 yılında mezun oldum. Binası mimari bakımından şaheserdir; muhteşem bir kulesi vardir. Kız erkek yatılı okurduk. Cumhuriyet düşmanı mürteci güruhu, karma okul olduğu için, GEE’ye “Kubbeli Kerhane” derlerdi. Bu kubbenin altında üç öğün karnımız doyardı. Her yıl kitap parası verilirdi. Okulu bitirince hemen atamamız yapılırdı. Boşta gezmezdik.

Karnımızı nasıl mı doyururlardı? Öğretim görevlilerinin, memurların, öğrencilerin birlikte yemek yedikleri bir yemekhanemiz vardı. Yan tarafta kocaman bir mutfak vardı. Yemekler orada pişerdi. Hastalar için ayrı yemek verilirdi. Ben bütün tatillerde okulda kalırdım. Başta kereviz olmak üzere yemeklerin hepsi nefisti.

***

Dönemin mürtecileri, İslamcıları, ırkçıları, Cumhuriyet ve devrim düşmanları Gazi Eğitim Enstitüsü’nün can düşmanı olmuşlardır. Günümüz Gazi Üniversitesi ve Eğitim Fakültesi, Cumhuriyetin kalesi Gazi Eğitim Enstitüsü’nün temelleri üzerinde kuruldu. Gazi Üniversitesi, kendini Cumhuriyet geleneğine bağlı hissediyor olmalıydı ki eski mezunlara verilmek üzere kurduğu ödüle beni de layık görmüştü. İlk kez verilen bu ödülü, mezuniyet diplomamı da aldığım salonda 15 Mart 2006 günü aldım. Sadece ödül almadım, öcümü de aldım. Törende yaptığım konuşmada, Cumhuriyet düşmanları Gazi Eğitim Enstitüsü’nün can düşmanı olmuşlardır. Yiğit lakabıyla anılır. Cumhuriyet düşmanlarının taktığı adla burası Kubbeli Kerhane’dir dedim.

***

Aydın Lisesi’nda Fransızca öğretmeniyken Fransız hükümetinin açtığı bir burs sınavını kazanıp 1965 ve 1966 yıllarında, Paris Üniversitesi’ne bağlı Yabancı Ülkelerde Fransızca Öğretmenleri Enstitüsü ile Fonetik Enstitüsü’nde okudum. Başlangıçta kaldığım Antony’deki yurdun kendi lokantası vardı. Ama elimizdeki karneyle Paris’te bulunan onlarca “resto-ü”lerden (Restaurant Universitaire / Üniversite Lokantası) birinde öğle-akşam yemek yiyebilirdik. Bizim enstitünün hemen yanında bir Resto-ü vardı. Tatil günlerinde nöbetçi resto-ü’ler olurdu. Her lokanta kendi yemeğini pişirirdi. Kötü yemek yüzünden boykot yapıldığını hiç anımsamıyorum.

***

1986 yılında Fransız hükümeti Comte de Lautréamont’un Maldoror’un Şarkılarını Türkçeye çevirmem için bana burs vermişti. Paris’teki Cité Internationale Universitaire’de Fondation Deutsch de la Meurthe’ün Poincaré Pavillon’unda bir kule-odada kalıyordum. Üç öğün yemeğimi Cité’nin yemekhanesinde yiyordum. Genellikle tavuk çevirme oluyordu, gözümüzün önünde pişiyordu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümetleri ve belediyeleri öğrenciler için uygar ülkelerde olduğu gibi yurtlar ve üniversitelerde üç öğünlük lokantalar açabilir. Ancak kendi yemeklerini yapacak mutfaklarla birlikte. Taşeron şirketleri zengin edip öğrencileri zehirlemek için değil.

***

Bu memlekette 130’u devlete ait olmak üzere 203 tane üniversite var. Düşman başına! Buna karşın Fransa’da 85, İtalya’da 80, İspanya’da 59, Birleşik Krallıklar’da (İngiltere+İskoçya+Galler+İrlanda) 110 üniversite var. Bu üniversitelerden epeycesi dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında yer alıyor. Başyüce & AKP istibdatından bu yana üniversitenin de künyesi bir rektör, bir mühür tanımına dönüştü.

2012 öncesi Hürriyet’te yazar iken seçmen nabzı için bir Orta Anadolu kentine gittim. Nabız tutarken, kentin ileri gelenleri memleketlerinde bir başka ilde bulunan üniversiteye bağlı bir fakülte bulunduğunu söylediler. Ama bol fakülteli bir üniversiteleri olsun istiyorlardı. Sebep: Öğretim elemanları ve öğrenciler ev kiralarlarmış, lokantalarda yemek yer, esnaftan alışveriş ederlermiş. Onlar için üniversiteli müşteri idi. Ama kentte kütüphane, kitapçı, gazete bayii yoktu, uygun lokanta, pastane ve kahve yoktu. Buna karşın bol miktarda cami, mescit, tekke ve tarikat yuvası vardı.

Bunun üzerine kentin ileri gelenlerine, Siz önce çağınızın çağdaşı olun, sonra üniversite açarsınız” dedim. Bana gücendiler.

***

Bu memlekette, hükümet de, iktidar da, halkın çoğunluğu da üniversiteliyi kazıklanacak müşteri olarak görüyor. Bu işin düzelmesi için önce Cumhuriyetçi ve demokrat olunacak! Sonra her şey düzelir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları