Özdemir İnce

Yâr bana bir eğlence medet!!!!!!!!!!

09 Ağustos 2020 Pazar

Bunların en büyük ilham kaynakları Necip Fazıl Kısakürek ile Kadir Mısıroğlu! Necip Fazıl hiç olmazsa iyi-kötü bir şair, Kadir Mısıroğlu ise “cim karnında bir nokta” meczup. Cumhuriyet’in kaldırdığı hilkat garibesi hilafeti geri getirip Osmanlı saltanatını diriltecekler. Mümkün değil ama bu işi becermelerini istiyorum. Hiç olmazsa ömrümün son yıllarında biraz eğlenirim. Yâr bana bir eğlence medet!!!!!!!!!!

***

Turgut Kazan müthiş bir avukattır. Hilafet şenliği dolayısıyla söyledikleri çok hoşuma gitti:

Diyanet İşleri Başkanı’nın yaptığı şeyi önceden Cumhurbaşkanı da yapmıştı, bu onun tekrarından ibaret. Şimdiki sorun, Atatürkü Koruma Kanunu’yla çözülebilecek bir sorun değildir. Zaten suç duyurusunda bulundular. Ama zaten Türkiye’de yargı yok ki. Hukukun zerresinin kalmadığı bir ortamda ben hukuk dili ile konuşamıyorum. İlk seçimde hilafeti getirme, harf devrimini ortadan kaldırma gibi girişimleri yenebilmenin yolu sandıktan çıkacak bir mücadeleyi yürütmektir. Hiç umutsuzluğa yer yoktur. Bu mücadele sağlıklı bir biçimde yürütüldüğünde mutlaka kazanılacaktır. Yüksek Seçim Kurulu’na güven kalmadığı için büyük bir fark yaratacak bir mücadele vermek gerekir. Boyun eğmek zorunda kalmalılar.” (Cumhuriyet, Zehra Özdilek, 28.7.2020)

***

Bunlar halifenin, hilafetin anlamını bile bilmezler. Halife ile imam sözcükkavramları eşanlamlı değildir. Halife, birinin yerini alan kişidir (halef); kurumsal ya da siyasi bir anlamı yoktur. İmam(lık) ise yönetimle ilgili bir sıfattır. Halife sözcüğü Kuran’da 9 kez geçer.

Tarihsel pratikten anlıyoruz ki ölümünden sonra Hz. Muhammed’i temsil eden kişiye halife deniliyor. İlk dört halife: Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali... Dördü de Hz. Muhammed’in akraba ve arkadaşıydı. Öylesine inanmış (!) Müslümandılar ki ölümünden sonra kim halife olacak diye kavgaya tutuşukları için Hz.Muhammed’in cenazesi ortada kalıp kokayazdı. Gene de daha sonra siyasal güç icabı halife olanların hepsinden daha kaliteliydiler.

***

Müslümanlar ilerleyen geleceği değil de değişmeyen geçmişi seçtikleri için İslam komaya girdi. Ve bu komadan çıkıp hayata dönemedikleri için sıfır çemberinin içinde kaldılar. Bunun sorumlusu yeteneksiz ve yönetimsiz halifelerdir. Özellikle de emirlik (siyasal iktidar) ile halifeliği (dinsel iktidar) birleştiren Emevilerden sonra. Emirlik ile halifelik tek kişide birleştiği zaman emir, halifenin patronu oldu ve din siyasetin emrine girdi.

***

Durum, Katolik Hıristiyanlıkta tersinedir: Papa, hükümdardan (bütün hükümdarlardan) üstün olduğu için din her zaman siyasetin üzerinde olmuş. Hükümdar(lar) papanın (dinin) baskısından kurtulmak, özgürleşmek için halkla bütünleşerek laikliğe yöneldiler. 1789 Büyük Fransız Devrimi bunun ilk somut örneğidir.

Durum İslamda ve Patrikli Bizans’ta tam tersinedir: Siyaset (Hükümdar) din karşısında egemendir. Türkiye Cumhuriyeti, Fransız Devrimi’nin yaptığını yaptı: Osmanlı saltanatı sona erdirilince, halifelik de fiilen sona ermişti. Çünkü ne yurtiçinde ne de dünyada herhangi bir gücü ve kurumu temsil ediyordu.

***

Olivier Roy’a göre, seçimle iktidara gelenlerin, Allah tarafından tayin edilmedikleri için halife olmaları geleneğe ve dine aykırıdır. (*) Emir (fiili iktidar), halife (Hz. Muhammed’in halefi) değildir.

Bununla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nde Diyanet İşleri Başkanı olan zat elinde bir kılıçla (seyfeddin=dinin kılıcı) İsmail Dümbüllü kılığında konuşmaktadır.

***

İlk dört halife dönemi de aralarında olmak üzere tarihin hiçbir döneminde İslam âleminin tamamının kabul ettiği halife olmadı. Kimi zaman üç-dört halife oldu. Kimi zaman, Şam’da olduğu gibi silahşor oldular; Bağdat’ta Bermekilerin gölgesinde kaldılar; Memlüklerin Kahiresi’nde Kölemenlerin oyuncağı oldular; Osmanlı’da Sultan Selim’in getirdiği saksı gibi unutuldular.

Şimdi: AKP hilafeti geri getirecekmiş... Hayırlısı! Kim halife olacak? Birini bulurlar zaar!

Buldular ve yaptılar diyelim. Dünyada bu alaturka halifeye biat edecek kimse çıkar mı? Çıkmaz! Ya Türkiye’de? Türkiye’nin en azından yüzde seksen beşi “Hadi canım sen de!” diyerek dalgasını geçer! Peki, kimin halifesi olacak bu muhterem?!

Yâr bana bir eğlence medet! Al sana bir eğlence...

(*) Olivier Roy, Siyasal İslamın Sonu, Metis Yayınları, 2005, .s.31



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları