'Bir Garip Ölmüş Diyeler'

26 Nisan 2011 Salı
\n

Günümüz gençleri, Demokrat Partinin (DP) siyasal nedenlerle askeri darbeye kurban gittiğini sanıyorlar. Gerçek nedenin, DPnin izlediği ekonomik siyasadan dolayı devlet maliyesinin iflasından kaynaklandığını pek bilmezler.

\n

4 Ağustos 1958de DP, doları 2.8 TLden yaklaşık yüzde 330luk artışla 9 TLye çıkarınca tüm ekonomik dengeler altüst oldu. Yaşam pahalandı. Memurlar, öğretmenler, subaylar taksi şoförlüğü gibi ek işlerde çalışıp eve ancak ekmek götürebiliyorlardı. Dış borçlar, değeri düşen TL karşısında katlandıkça katlanmış, bıçak kemiğe dayanınca 27 Mayıs 1960ta ordu, yönetime el koymuştu.

\n

Müflis bir ekonomi devralan askeri yönetim ve sonrasında yeni anayasa için kurulan Kurucu Meclisin geçici hükümetleri, çarkı döndürebilmek amacıyla dışarıdan yeni krediler aramak zorunda kaldılar. Kurulan Türkiyeye Yardım Konsorsiyumunda Lüksemburgun 100 bin dolarlık kredisine bile el açıldı!

\n

13 Kasım 1960ta Cumhuriyette gazeteciliğe başladım. 40 yaşındaki Kemal Kurdaş, Uluslararası Para Fonundan (UPF) Türkiyeye çağrılarak 26 Aralıkta Maliye Bakanı yapıldı. Kurdaş, UPF deneyimi ile bir niyet mektubu hazırladı. Hükümetin onayını aldıktan sonra UPFye sunmadan önce bu belgeyi Cumhuriyette atlatma olarak yayımlama olanağı elde ettim. Hoşgörülü Kurdaş, bu belgenin sızmasından memnun kalmadı, ama o günden sonra Mülkiyeli ağabey-kardeş olarak aramızda çok iyi bir dostluk başladı.

\n

Kurdaş, müfettiş yardımcısı olarak girdiği bakanlıkta 33 yaşında Hazine Genel Müdür Yardımcısı oldu. Bir yıl İngiltere hazinesinde eğitim gördü. Davet üzerine görev aldığı UPF adına, Avrupa, Asya ve Güney Amerika ülkelerinde çalışmalar yaptı. Uluslararası ekonomi ve maliye alanında kıyaslamalı önemli deneyimler edindi.

\n

Bu deneyimler sonucunda hazırladığı niyet mektubu ile Konsorsiyumun kurulmasında, planlı ekonomiye geçişte, devlet maliyesine çekidüzen verilmesinde önemli adımlar attı. Devlet memurlarına aşamalı yüzde 35 zam yaparken, vergi artışlarına gitmedi, Gelir ve Kurumlar Vergilerinde kurumsal önlemler sağladı. Tasarruf Bonoları sistemini kurarak halktan kredi toplama yoluna gitti. Amaç, yalnızca sanayi, enerji yatırımlarında kullanılarak, katma değer ve işgücü yaratılarak, ekonomiye taze para şırıngalanmasıydı. Sonraki iktidarlar bu bonoları yozlaştırıp, amaç dışında bütçe açıklarını kapatmada kullandılar.

\n

***

\n

Kurucu Meclis görevini tamamlayınca TBMMnin arka bahçesinde barakalarda, Ortadoğu ülkelerinin gençlerine de ABD siyasal görüşü ile eğitim vermek amacıyla kurulan ODTÜye 41 yaşında rektör yapıldı. Üniversite onun zamanında tam tersi bir evrim ile özgür düşüncenin filizlendiği bir eğitim kurumuna dönüştü.

\n

Sıfırdan başlattığı ODTÜyü, bozkırın göbeğinde Ağa Han Mimarlık Ödülünün kazanıldığı bir çağdaş yerleşkeye kavuşturdu. İsteyenler kendisinin ODTÜ Yılları adlı kitabındaki panoramik fotoğraflara bakıp nereden nereye gelindiğini görebilirler.

\n

Hafta sonlarında Ankaralıları çoluk çocuk yerleşkeye çağırıp ağaç dikme günleri düzenlemesi hâlâ gözümün önündedir. O bozkıra elbirliği ile 12 milyon ağaç diktirdi. Hiçbir Orman Bakanının, koltuğunda oturduğu sürece bu kadar ağaç diktirdiğini sanmıyorum! Bugün yerleşkenin sağından solundan geçenler, Yahu Ankara bayağı ormanlıkmış!” demelerini acı bir gülümsemeyle dinlerim.

\n

Kurdaş, ODTÜnün kurucusu olarak bilinir. Kurucusu değil yaratıcısı idi.

\n

Türkiyede çeşitli özel üniversitelerin de kurulabileceği düşüncesini aşılamış, Hacettepe ve Bilkent üniversiteleri bu ilk ateşle doğmuşlardır. Cumhuriyet tarihinde hiçbir Milli Eğitim Bakanı ve rektör, Kurdaş gibi böylesine güçlü bir üniversite yaratamamıştır. O bir maliyeci idi, bir eğitimci olmuştu.

\n

***

\n

Hiçbir Kültür Bakanı onun arkeoloji alanında yaptığını yapamadı. Kurdaş, inşaat aşamasında arazide dolaşırdı. Atatürkün Ankarada ODTÜ arazisinde Ahlatlıbelide başlattığı ilk arkeoloji kazısı Kurdaşı heyecanlandırmıştı. Arazideki Yalıncakta 1962de, Koçunbelide 1964te kazılar başlattı. Yalıncakta Frig ve Galat, Koçunbelide İÖ 2300e giden tunç çağı yerleşmelerinin ortaya çıkmasına önayak oldu. Arkeoloji Bölümü’nün olmadığı ODTÜde bu buluntularla bir müze bile açtı.

\n

Ankaranın içinde Beştepelerde ve 840 rakımlı tepedeki tümülüsleri kazdırırken Bana ne, bu benim işim değil demedi. Üstelik şiddetli bir yağmurda tümülüs kazısının sular altında kalacağı düşüncesiyle evinden fırladı, yerleşke inşaatındaki müteahhit ve işçileri alarak kazı alanını muşambalarla örttürdü. Ertesi günü arkeologlar kendisine gelip yağmurun olumsuz etkisinden korktuklarını söylediğinde gülüyordu! Onlar evlerinde uyurken o bizzat tümülüse giderek çoktan önlem aldırmıştı.

\n

Kurdaş bununla da yetinmedi Bir konuşmamızda, Türkiyenin enerjiye gereksinimi var. Keban Barajının ve başka barajların yapılması kaçınılmazdır. Ancak, o yöredeki yeraltı ve yerüstü tarihsel mirasın korunması da çok önemlidir demişti.

\n

Arkeolojik kazılar, o tarihte Milli Eğitim Bakanlığına bağlıydı. 1966’ya kadar devletten Keban bölgesinde su altında kalacak höyüklerin kurtarılması konusunda bir hareket görmeyince 1966da kolları sıvadı. Yöreye Türk ve yabancı arkeologları yüzey araştırması için gönderdi. Olağanüstü sonuçlar ile dönen heyetlerden istediği raporları yayımlamakla kalmadı, buluntuları da Ankarada sergileyerek devletin ve kamuoyunun dikkatlerini yok olacak bu uygarlıklara çekti.

\n

Biz bu hazineleri suların zulmüne terk edemeyiz diyerek üniversite içinde ve dışında çalışmaları örgütlemeye gitti. İstanbul ve Şikago Üniversitesi arkeologları ile 1967de kazılar başlattı. Yaklaşık 50 höyükte kazıları gerçekleştirdi. Olağanüstü buluntularla Anadoluda uygarlıkların Batıda olduğu inancı yıkıldı. Doğu uygarlığı gün ışığına çıkartıldı.

\n

Kazılar sekiz yıl sürdü. Kazı raporlarını yayımlayarak dünya arkeologlarının bilgilerine sundu. Bu konuda eski DSİ Genel Müdürü ve dönemin Başbakanı Süleyman Demireli ziyaret ederek maddi destek istedi. Demirel, Maliye Bakanı ile Bütçe Komisyonu Başkanını arayıp ek ödenek çıkarılması talimatını verdi.

\n

Kazılarda, o tarihe kadar uygulanmamış en son yöntemler uygulandı. En önemlisi Türk ve dünyada o gün çömez olan genç arkeologların devleşmelerinde laboratuvar gerçekleşmişti.

\n

1975’te Aşağı Fıratta Türkiyenin en büyük barajı olan Atatürk ve ayrıca Karakayanın sularının örteceği yörelerde 82 höyükte kurtarma kazılarının başlamasına da öncülük yaptı.

\n

***

\n

1969’da eski CIA görevlisi, ABD Büyükelçisi Robert Commerin ziyaretindeki öğrenci gösterileri ile Kurdaş istenmeyen adam ilan edilince istifa etti.

\n

Kendisini Devletine borcu çok kabarık bir insan! olarak tanımlayan Kemal Kurdaş 19 Nisanda 91 yaşında öldüğünde, basınımızda Yunus Emrenin Bir garip ölmüş diyeler…” havasında tek sütunluk haberlerden bile yoksun kaldı. Keşke o gün Kurdaşı istenmeyen adam ilan edenler, onun yaptıklarının yalnızca birini yapabilip kendilerini yetiştiren bu insana ve Türkiyeye borçlarını ödeyebilselerdi!

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları