Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Bir Garip Ölmüş Diyeler'
Günümüz gençleri, Demokrat Parti’nin (DP) “siyasal nedenlerle” askeri darbeye kurban gittiğini sanıyorlar. Gerçek nedenin, DP’nin izlediği ekonomik siyasadan dolayı devlet maliyesinin iflasından kaynaklandığını pek bilmezler.
\n4 Ağustos 1958’de DP, doları 2.8 TL’den yaklaşık yüzde 330’luk artışla 9 TL’ye çıkarınca tüm ekonomik dengeler altüst oldu. Yaşam pahalandı. Memurlar, öğretmenler, subaylar taksi şoförlüğü gibi ek işlerde çalışıp eve ancak ekmek götürebiliyorlardı. Dış borçlar, değeri düşen TL karşısında katlandıkça katlanmış, bıçak kemiğe dayanınca 27 Mayıs 1960’ta ordu, yönetime el koymuştu.
\nMüflis bir ekonomi devralan askeri yönetim ve sonrasında yeni anayasa için kurulan Kurucu Meclis’in geçici hükümetleri, çarkı döndürebilmek amacıyla dışarıdan yeni krediler aramak zorunda kaldılar. Kurulan “Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu’nda” Lüksemburg’un 100 bin dolarlık kredisine bile el açıldı!
\n13 Kasım 1960’ta Cumhuriyet’te gazeteciliğe başladım. 40 yaşındaki Kemal Kurdaş, “Uluslararası Para Fonu’ndan (UPF)” Türkiye’ye çağrılarak 26 Aralık’ta Maliye Bakanı yapıldı. Kurdaş, UPF deneyimi ile bir “niyet mektubu” hazırladı. Hükümetin onayını aldıktan sonra UPF’ye sunmadan önce bu belgeyi Cumhuriyet’te “atlatma” olarak yayımlama olanağı elde ettim. Hoşgörülü Kurdaş, bu belgenin sızmasından memnun kalmadı, ama o günden sonra Mülkiyeli ağabey-kardeş olarak aramızda çok iyi bir dostluk başladı.
\nKurdaş, müfettiş yardımcısı olarak girdiği bakanlıkta 33 yaşında Hazine Genel Müdür Yardımcısı oldu. Bir yıl İngiltere hazinesinde eğitim gördü. Davet üzerine görev aldığı UPF adına, Avrupa, Asya ve Güney Amerika ülkelerinde çalışmalar yaptı. Uluslararası ekonomi ve maliye alanında kıyaslamalı önemli deneyimler edindi.
\nBu deneyimler sonucunda hazırladığı “niyet mektubu” ile Konsorsiyum’un kurulmasında, planlı ekonomiye geçişte, devlet maliyesine çekidüzen verilmesinde önemli adımlar attı. Devlet memurlarına aşamalı yüzde 35 zam yaparken, vergi artışlarına gitmedi, Gelir ve Kurumlar Vergilerinde kurumsal önlemler sağladı. “Tasarruf Bonoları” sistemini kurarak halktan kredi toplama yoluna gitti. Amaç, “yalnızca sanayi, enerji yatırımlarında kullanılarak, katma değer ve işgücü yaratılarak, ekonomiye taze para” şırıngalanmasıydı. Sonraki iktidarlar bu bonoları yozlaştırıp, amaç dışında “bütçe açıklarını kapatmada” kullandılar.
\n***
\nKurucu Meclis görevini tamamlayınca TBMM’nin arka bahçesinde barakalarda, Ortadoğu ülkelerinin gençlerine de “ABD siyasal görüşü ile” eğitim vermek amacıyla kurulan ODTÜ’ye 41 yaşında rektör yapıldı. Üniversite onun zamanında tam tersi bir evrim ile “özgür düşüncenin filizlendiği” bir eğitim kurumuna dönüştü.
\nSıfırdan başlattığı ODTÜ’yü, bozkırın göbeğinde “Ağa Han Mimarlık Ödülü’nün” kazanıldığı bir çağdaş yerleşkeye kavuşturdu. İsteyenler kendisinin “ODTÜ Yılları” adlı kitabındaki panoramik fotoğraflara bakıp nereden nereye gelindiğini görebilirler.
\nHafta sonlarında Ankaralıları çoluk çocuk yerleşkeye çağırıp ağaç dikme günleri düzenlemesi hâlâ gözümün önündedir. O bozkıra elbirliği ile 12 milyon ağaç diktirdi. Hiçbir Orman Bakanının, koltuğunda oturduğu sürece bu kadar ağaç diktirdiğini sanmıyorum! Bugün yerleşkenin sağından solundan geçenler, “Yahu Ankara bayağı ormanlıkmış!” demelerini acı bir gülümsemeyle dinlerim.
\nKurdaş, ODTÜ’nün “kurucusu” olarak bilinir. “Kurucusu” değil “yaratıcısı” idi.
\nTürkiye’de çeşitli özel üniversitelerin de kurulabileceği düşüncesini aşılamış, Hacettepe ve Bilkent üniversiteleri bu ilk ateşle doğmuşlardır. Cumhuriyet tarihinde hiçbir Milli Eğitim Bakanı ve rektör, Kurdaş gibi böylesine güçlü bir üniversite yaratamamıştır. O bir maliyeci idi, bir eğitimci olmuştu.
\n***
\nHiçbir Kültür Bakanı onun arkeoloji alanında yaptığını yapamadı. Kurdaş, inşaat aşamasında arazide dolaşırdı. Atatürk’ün Ankara’da ODTÜ arazisinde Ahlatlıbeli’de başlattığı ilk arkeoloji kazısı Kurdaş’ı heyecanlandırmıştı. Arazideki Yalıncak’ta 1962’de, Koçunbeli’de 1964’te kazılar başlattı. Yalıncak’ta Frig ve Galat, Koçunbeli’de İÖ 2300’e giden tunç çağı yerleşmelerinin ortaya çıkmasına önayak oldu. Arkeoloji Bölümü’nün olmadığı ODTÜ’de bu buluntularla bir müze bile açtı.
\nAnkara’nın içinde Beştepeler’de ve 840 rakımlı tepedeki tümülüsleri kazdırırken “Bana ne, bu benim işim değil” demedi. Üstelik şiddetli bir yağmurda tümülüs kazısının sular altında kalacağı düşüncesiyle evinden fırladı, yerleşke inşaatındaki müteahhit ve işçileri alarak kazı alanını muşambalarla örttürdü. Ertesi günü arkeologlar kendisine gelip “yağmurun olumsuz etkisinden korktuklarını” söylediğinde gülüyordu! Onlar evlerinde uyurken o bizzat tümülüse giderek çoktan önlem aldırmıştı.
\nKurdaş bununla da yetinmedi… Bir konuşmamızda, “Türkiye’nin enerjiye gereksinimi var. Keban Barajı’nın ve başka barajların yapılması kaçınılmazdır. Ancak, o yöredeki yeraltı ve yerüstü tarihsel mirasın korunması da çok önemlidir” demişti.
\nArkeolojik kazılar, o tarihte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıydı. 1966’ya kadar devletten Keban bölgesinde su altında kalacak höyüklerin kurtarılması konusunda bir hareket görmeyince 1966’da kolları sıvadı. Yöreye Türk ve yabancı arkeologları yüzey araştırması için gönderdi. Olağanüstü sonuçlar ile dönen heyetlerden istediği raporları yayımlamakla kalmadı, buluntuları da Ankara’da sergileyerek devletin ve kamuoyunun dikkatlerini yok olacak bu uygarlıklara çekti.
\n“Biz bu hazineleri suların zulmüne terk edemeyiz” diyerek üniversite içinde ve dışında çalışmaları örgütlemeye gitti. İstanbul ve Şikago Üniversitesi arkeologları ile 1967’de kazılar başlattı. Yaklaşık 50 höyükte kazıları gerçekleştirdi. Olağanüstü buluntularla Anadolu’da uygarlıkların Batı’da olduğu inancı yıkıldı. Doğu uygarlığı gün ışığına çıkartıldı.
\nKazılar sekiz yıl sürdü. Kazı raporlarını yayımlayarak dünya arkeologlarının bilgilerine sundu. Bu konuda eski DSİ Genel Müdürü ve dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’i ziyaret ederek maddi destek istedi. Demirel, Maliye Bakanı ile Bütçe Komisyonu Başkanı’nı arayıp ek ödenek çıkarılması talimatını verdi.
\nKazılarda, o tarihe kadar uygulanmamış en son yöntemler uygulandı. En önemlisi Türk ve dünyada o gün çömez olan genç arkeologların “devleşmelerinde” laboratuvar gerçekleşmişti.
\n1975’te Aşağı Fırat’ta Türkiye’nin en büyük barajı olan Atatürk ve ayrıca Karakaya’nın sularının örteceği yörelerde 82 höyükte kurtarma kazılarının başlamasına da öncülük yaptı.
\n***
\n1969’da eski CIA görevlisi, ABD Büyükelçisi Robert Commer’in ziyaretindeki öğrenci gösterileri ile Kurdaş “istenmeyen adam” ilan edilince istifa etti.
\nKendisini “Devletine borcu çok kabarık bir insan!” olarak tanımlayan Kemal Kurdaş 19 Nisan’da 91 yaşında öldüğünde, basınımızda Yunus Emre’nin “Bir garip ölmüş diyeler…” havasında tek sütunluk haberlerden bile yoksun kaldı. Keşke o gün Kurdaş’ı “istenmeyen adam” ilan edenler, onun yaptıklarının yalnızca birini yapabilip kendilerini yetiştiren bu insana ve Türkiye’ye borçlarını ödeyebilselerdi!
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!