Gençler İsmail Dümbüllü’yü bilmezler. Türk tiyatrosunda, tuluatın, ortaoyununun en büyük usta oyuncusu idi… Laf ustası, hazırcevap Dümbüllü 1973’te öldüğünde, Boğaz Köprüsü’nden ilk geçen cenaze oluşu ile bile ölümünden sonra “trajikomik” bir olayı sahnelemişti!

Dümbüllü’nün pek çok öyküsü vardır. Bunlardan en ünlüsü sahnede yaşadığı bir olaydır. Bir gün oyun sırasında seyircilerden biri sahneye “hıyar” atar. Dümbüllü hıyarı eline alır ve “Aaa! Bir izleyicimiz sahneye kartvizitini atmış!” der. Kuşkusuz izleyiciler ve oyuncular belki de yaşamlarında o günkü kadar gülmemişlerdir.

***

Eski Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı Füsun Çiçekoğlu, şöyle yazıyor: “John Lennon, 1963’te, Kraliyet Gösterisi’ne The Beatles’ı izlemeye giden Kraliçe ve Kraliyet ailesini eliyle işaret ederek dinleyicilere sahneden laf atar: ‘Sıradaki parça için sizden yardım istiyorum. Arka sıralarda oturanlar ellerini çırpsınlar... diğerleri ise mücevherlerini şıngırdatabilirler.’ Kraliçe bu sözler karşısında Kral’ı da alıp gitmez, gülümser...”

***

Devlet Tiyatrosu’nda, Turan Oflazoğlu’nun “Genç Osman” temsili yaklaşık iki yıldır “kapalı gişe” oynuyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, adını İslamiyetin ilk şehidi kabul edilen Ammar Yasir’in annesi Sumayyah’dan alan kızı Sümeyye ve “yalnızca oruç tutacakların cennete girecekleri kapıdan” adını alan gelin hanım Reyyan ile bu oyunu izlemeye gider.

Türbanlı Sümeyye ve Reyyan, öndeki protokol bölümüne otururlar. Salonda başka türbanlılar da vardır. Ancak, Sümeyye kızımız “herkes sakız çiğner ama Kürt kızı gibi çatlatmaz!” söylemine uygun olarak çikletini şakır şukur çiğnemekte, ama Kürt kızı gibi çatlatmamaktadır.

Oyuncuların dikkati dağılmaktadır. Oyunculardan Tolga Tuncer kaş göz, ağız burun işaretleriyle, öndeki tanımadığı genç kıza sakız çiğnememesini anlatmaya çalışmaktadır.

Çiçekoğlu şöyle yazıyor:

“(…) sakızlarını çiğneye çiğneye izlerler oyunu. Bu esnada da doğaçlama yapan sanatçı, ‘arka sıradakiler el çırpsın, öndekiler sakız şakırdatsın!’ da diyebilir sözgelimi...”

Oyunun bir özelliği “curcuna” bölümünde oyuncular, “interaktif (izleyicilerle iletişimli)” doğaçlama olarak kurmaktadırlar. Bu bölümde oyunculardan biri “halkın çoğu aç, azı tok” derken, “aç” sözcüğünde salonun gerisindekileri, “tok” sözcüğünde ise protokol sırasındaki izleyicileri göstermektedir!

Bu oluşumlar içinde Sümeyye ve Reyyan salonu terk ederler. İşin garibi, “açlar” sırasında oturan 150 kadar polis okulu öğrencisi de her nedense iki kızımızı izler!

***

Sümeyye Hanım, “Facebook” sitesindeki sayfasında olayı şöyle anlatır:

“Cuma akşamı iki arkadaş tiyatroya gittik. Ankara Büyük Tiyatro’da Genç Osman’a. İkimiz de başörtülüyüz ve bir tek orada yer kaldığı için en öndeyiz. Yolda gelirken de ağzıma bir sakız atmıştım ve bu benim için çok normal bir şey olduğu için tiyatro sırasında hâlâ ağzımda olduğunun farkında bile değildim. Oyunun orta yerinde en öndeki iki oyuncudan biri, bir yandan bir ileri bir geri oynarken bir yandan da en öne geldikçe bana bakarak kaş göz işareti yapmaya başladı. İlkinde ne olduğunu anlamadık. Sonrasında ağzıyla sakız çiğneme hareketi yapınca durum anlaşıldı. Adam aslen sakıza değil, başörtüsüne takmıştı...”

Kızımız, tipik “yağmur yağacak, bana ördek dedin” diyen “hem suçlu hem güçlü” rolünü başarı ile sahneleyen bir oyuncudur… Ama dolaylı da olsa, “sakız çiğneme” nezaketsizliğini itiraf edip, faturayı türbanına çıkarır! Ayrıca oyunda yerler numaralı değil mi?

Oyunun bu bölümünün“izleyicilerle iletişim” kurma özelliğini bilmeyen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise Tolga Tuncer’i makamına çağırıp azarlamadan önce, basına “Seyirciye bakmayacaksın, oyununu oynayacaksın!” diye tepki gösterir.

Tuncer de Karagöz-Hacivat oyununun sonunda söylenmesi gelenek olan ünlü söz ile şu açıklamayı yapıyor: “Sürçi lisan (dil sürçmesi) ettiysek o gün oyunumuzu izleyen tüm seyircilerden affola…” O sahnede Dümbüllü olsaydı acaba ne derdi?

Sümeyye Hanım’a bir önerim var! Çiğnediğiniz çikletin üretici firması ile anlaşma yapıp TV reklamlarında o çiklete övgü yağdırıp banka hesaplarınıza bir sıfır daha ekleyebilirsiniz!

***

Başbakan Erdoğan’ın Fransa’da Sümeyye ve Reyyan ikilisinin İstanbul’da ABD Başkonsolosluğu’na vize için başvurduklarını şöyle açıklıyor:

“Ailevi bir şey ama gündeme getirmek zorunda kaldım. Daha dün benim gelinim İstanbul ABD Konsolosluğu’ndan ABD’ye gitmek için vize almaya gitti. Gelinim, kızım sisteme girdi. Sistem kabul etti.

Konsolosluğa gidiyor. Oradaki görevli, gelinime lütfen karşı tarafta resim çektirin, gelin diyor. ‘Ben sisteme girdim, niçin gidip bir daha resim çektireyim’ diyor. O da ‘mevcut genelgemizin gereği bu, onu yerine getirin’ diyor. O da ‘yazılı tutanakla verin’ diyor. ‘Yazılı tutanak vermeyiz’ diyor. Oğlum ile görüşüyor, ‘vazgeçtik, dön gel’ diyor.

Ben başbakanım, ben bir başbakan olarak gelinimin, kızımın ABD Başkonsolosluğu’nda başörtüsü sebebiyle vizesini alamıyorsam, demek ki benim vatandaşıma ABD Büyükelçiliği’nde kim bilir neler çektiriyorlar!”

Gerçekten ABD ve AB ülkelerine vize almak deveye hendek atlatmaktan güç... Ancak hepsinde vize başvurularında fotoğraf için özel koşullar var. Genelde tüm yüz açık olacak. Kulakların, çenenin ve alnın tümü görülecek. Kişinin portresinin arkasındaki fon beyaz olacak. Fotoğraf boyutları bazı ülkelerde değişik olabiliyor. Ancak bu konuda uzmanlaşmış fotoğrafhanelerde çekilen resimler kabul ediliyor.

ABD dahil, bazı ülkelere başvuranlarda parmak izleri bile alınıyor. Hatta Birleşik Arap Emirlikleri’ne girişte havaalanında gözünüzün “iris tabakasının” fotoğrafı bile çekiliyor. Şimdi Amerika’da havaalanlarına insanı çıplak gösteren güvenlik araçları konuluyor. Acaba böyle bir uygulamayla karşılaşırlarsa Sümeyye ve Reyyan nasıl tepki gösterecekler?

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Başbakan’ın bu açıklamasına verdiği yanıtta “Vize başvurularında, hiç kimseden başörtüsünü çıkarması istenmiyor. Ancak başvuru fotoğraflarında tüm yüzün görünmesi gerekiyor” denildi. ABD’nin vize uygulamasını “Bunlar önce demokrasiyi kendileri anlasınlar” diyerek aklı sıra Amerikalıları demokrasi dersi verdi!

Erdoğan yanıtında haklı! Erdoğan’ın “imparatorluğa” oynadığını ve “hanedan mensuplarına” böyle davranılmaması gerektiğini bu Yankee’ler hâlâ öğrenemediler!

\n\n