Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Fethiye-Kalkan'dan İsviçre'ye!
BERN - İsviçre ile Fethiye-Kalkan arasında tarihe dayalı ilginç bir ortak nokta var!
Fethiye-Kaş arasındaki bölgede İÖ 2. yy’da kurulan “Likya Birliği” 23 kentten oluşuyordu. Her kent, nüfus oranıyla Likya Birliği Meclisi’nde temsil ediliyordu. Kalkan yakınındaki Patara, Likya’nın başkentiydi. Likya Birliği kentlerinden gelen seçilmiş temsilciler Patara’da “bulefterion (meclis binasında)” toplanıyordu. Birlik başkanı bir yıllığına seçiliyordu. Kadınlar da temsilci seçiliyorlardı.
İsviçre, 26 kantondan oluşan ve İstanbul’un yarısı kadar (7.5 milyon) nüfusa sahip bir “konfederasyon (birlik)”. Likya Birliği’nden farklı olarak iki meclisli… Birinde nüfus orantısı, ötekisinde kantonların temsili geçerli… Bern İsviçre’nin başkenti… Seçilmiş temsilciler Bern’deki meclis binasının iki ayrı kanadında toplanıyor. “Konfederasyon Başkanı (Cumhurbaşkanı)” bir yıllığına seçiliyor. Şimdiki Başkan 2003’te de başkanlık yapmış olan Pascal Couchepin. İsviçre hükümeti, Couchepin’in başkanlığında yedi bakandan oluşuyor. “Şansölye (başbakan)” yalnızca idari işlerle görevli… Bakanların dördü kadın… Bakanlar da bir yıllığına seçiliyorlar.
Dünyanın, “demokrasinin beşiği” dediği eski Atina’da kadınlar seçilemezken, dünyada adı fazla duyulmamış Likya Birliği’nde kadınlar da meclise seçiliyorlardı. Kaldı ki Likya’da herhangi bir kişiye “kim olduğu” sorulduğunda “önce kentinin, sonra annesinin adını” söylerdi. Çünkü annelik “kesin”, babalık “tartışma” götürebilirdi! Ayrıca Atina’da başkanlığa asker getirilebiliyor ve ölünceye kadar koltuğa kazık çakabiliyordu. Sonra da buna günümüz Batısı’nda “Atina Demokrasisi” deniliyordu!
Fransız siyasal düşünürü Baron Montesquieu, “Yasaların Ruhu” kitabında “yasama, yürütme, yargı” için “kuvvetler ayrımı” ilkesini ortaya atmakla kalmamış, “Likya Birliği’ni antik dünyanın en mükemmel demokrasisi olarak” da övmüştü. Günümüzde Montesquieu’nun “3Y” kuralına “yayın” olgusunu da ekleyerek “4Y” dememek için bir neden olmasa gerek.
Kaldı ki ABD Anayasası’nda “eyaletlerin (kentler)” temsilini öngören iki meclis sisteminin benimsenmesinde, dönemin Maliye Bakanı Aleksandır Hamilton ve James Madison’un da “Federal Yazılar” makalelerinde “Likya Birliği’ni” örnek göstermelerinin etkisi biliniyor.
İsviçre’ye dönecek olursak… “Konfederasyon (birlik)”, değişik dil, mezhep ve ulus gibi tarihsel oluşumlarından doğan 26 “kantonu (Likya’da kent karşılığı)” bir çatı altında topluyor. Ancak kantonlar gerçekte ülkenin yönetiminden ve demokrasisinden temel sorumlu siyasal gücü oluşturuyor. Yönetim, yetki ve sorumluluk tıpkı Likya Birliği’nde başkent Patara yerine kentlerde olduğu gibi, İsviçre’de de Bern’de değil, kantonların elinde bulunuyor. Yönetim, tepeden sokağa değil, sokaktan tepeye doğru etkinleştiriliyor. Gereğinde ülkede herhangi bir konuda 100 bin imza toplandığında anayasa değişikliğinin kapısını aralayan ve sıkça görülen herhangi bir “referandumla” noktalanabiliyor. Örneğin 1992’de İsviçre’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin, sokaktaki referandumla reddedilmesi siyasacılarca “kara gün” olarak tanımlanmıştı. İsviçreliler, Likya Birliği kökenli bu sisteme “doğrudan demokrasi” diyorlar.
İsviçre ile makas açılıyor!
Türkiye ile İsviçre arasında, yoğun alışveriş Türkiye’nin onda biri kadar bir nüfusa sahip bu ülkenin lehine işliyor. 2001’de bu ülkeye yaptığım son ziyarette İsviçre -Türkiye arasındaki alışverişte Ankara yaklaşık bir milyar İsviçre Frankı (İF) açık veriyordu. Bu açık, 2007’de 2 milyar İF’na yaklaşmış.
Türkiye, İsviçre’ye 2004’te 528 bin İF’ı dışsatım yaparken, bu rakam yüzde 27.2 oranında bir artışla 2007’de 859.3 milyara yükselmiş. Buna karşılık aynı yıllar kıyaslandığında İsviçre’nin Türkiye’ye satışı 1.997 milyar İsviçre Frankı ile yüzde 13.7 artışla 2.639 milyara ulaşmış.
Türkiye’nin bu ülkeye dışsatımındaki artış hızı İsviçre’nin bize satışına kıyasla iki katıydı, ama açık Türkiye’nin aleyhine iki katı daha fazla gerçekleşmişti. Bu farkı bir başka biçimde de yorumlayabiliriz. İsviçre, Türkiye’nin 10. büyük pazarı. Buna karşılık Türkiye, İsviçre’nin mal aldığı ülkeler sıralamasında 16.! Türkiye, bu ülkeden en çok kimyasal madde, ilaç, makine ve özellikle tekstil makineleri alıyor.
İsviçre’nin Türkiye’deki yatırımları 2002’deki 1.042 milyar İF’dan 2006’da 2.107 milyara çıkarak ikiye katlanmış. Türkiye’deki yabancı yatırımlar sıralamasında, İsviçre 400 firmayla toplam değerde 4. sırada. Ancak, Türkiye bu ülkenin dış yatırımlarında ilk otuza bile giremeyecek kadar az pay alıyor. Geçen mayısta “çifte vergilendirmenin” kalkması ile İsviçre’nin ülkemizdeki yatırımlarında artış bekleniyor. İsviçre’de 20 bini “çifte vatandaşlığa” sahip olan 75 bin Türk yaşıyor.
2002 Martı’nda Ankara’ya “Başkan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı” olarak iki şapka ile gelen ve ertesi yıl ilk kez “Başkan” seçilen Pascal Couchepin’in o ziyaretinde bu ticaretin meyvelerini topladığı bu rakamlardan anlaşılıyor. Couchepin, 2. kez başkan seçilmiş olarak, İsviçre’nin Türkiye’de büyükelçilik açmasının 80. yıldönümünü kutlama amacıyla 7 Kasım’da Ankara’ya geliyor.
Couchepin, yıllardır yılan öyküsüne dönen ve Hasankeyf’i sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı konusunda da görüşmeler yapacağını açıkladı. İsviçre, Almanya, Avusturya ve İngiltere’den oluşan bir uluslararası “konsorsiyum (şirketler birliği)” barajın finansmanını sağlayacaktı. Ancak, Hasankeyf’in suların altında kalması, halkın göçe zorlanması gibi nedenlerle İngiltere bu birlikten çekilmişti.
Altı yıl önce Couchepin Ankara’ya geldiğinde Ilısu Barajı’na ilişkin dosya çantasındaydı, yine çantasında olacak. Makamında bu konudaki bir sorumuza Türk hükümetinden, “barajın risk sigortası, Hasankeyf tarihsel mirasının korunması, halkın göç durumunu ve çevre sorunları” hakkında bilgi isteyeceğini söyledi. Anlaşılan Ilısu Barajı, bu ziyaretten sonra artık İsviçre’nin de gündeminden düşebilecek. Bunun yerine Türkiye üzerinden geçecek “Trans Adriyatik” ve Nabuko boru hatları yeni gündem oluşturacak.
Türk TÜSİAD’ına denk konumdaki “Economiesuisse” temsilcisinin verdiği bilgiye göre, İsviçre’de 2007’de büyüme hızı yüzde 3.1 olmuş. Temsilci, Türkiye’deki artış hızının daha yüksek oluşundan övgüyle söz etti. İsterseniz bu övgünün yersizliğini bir kıyaslama ile değerlendirelim.
İsviçre’nin kişi başına ulusal geliri (satın alma gücüyle) 2007’de yaklaşık 35 bin dolar. Yüzde 3’lük büyüme ile İsviçre’de bir yılda kişi başına net artış 1000 doları aşmakta, buna karşılık 9 bin dolarlı Türkiye’de ise yüzde 4.5’le 400 doları ancak bulmakta. Bir başka deyişle, iki ülke arasındaki kalkınma makası, dış ticaret açığında olduğu gibi gittikçe açılmaktadır!
İsviçre’de 5 hafta Türk kültürü!
Türkiye’ye İsviçre’den gelen turist sayısının 220 bini aşması ile bu ülkede Türkiye’nin daha yakından tanınması amacıyla ilişkilere kültürel boyutun da eklenmesi gündemde.
İki ülkenin cumhurbaşkanlarının himayesinde, Ankara’nın da mali katkısı ile 1 Kasım- 6 Aralık arasında İsviçre’nin çeşitli kentlerinde değişik Türk kültür etkinlikleri düzenlenecek.
38 konserde Fazıl Say, Burhan Öçal, Mercan Dede gibi ünlü adlar çalacaklar. 11 tiyatro ve 11 dans gösterisini 60 Türk filmi tamamlayacak. Çeşitli edebiyat toplantılarının yanı sıra, aralarında gazetemiz çizeri Behiç Ak’ın yapıtlarının da yer alacağı 4 ayrı sergi de beş haftalık programı zenginleştirecek.
Bir milyon Avro’ya mal olacağı açıklanan bu etkinlikler, bir anlamda gelecek yıl, tıpkı Frankfurt’ta olduğu gibi, Cenevre’de açılacak “Kitap Fuarı’nın” baş konuğu olacak Türk yayınları için de önemli bir ortam yaratacak.
Elmek: oacar@superonline.com\tFaks: 0312. 442 79 90
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı
- Kayıp Amerikalı Suriye'de bulundu: 'Hacıyım' dedi...