TC 'Devleti' İçin Senaryo!

17 Şubat 2012 Cuma

 

23 Nisan 1920de Ankarada kurulan bağımsız Türkiye devleti hakkında bir senaryo, gündem oluşturuyor!

***

Senaryo: Fethullah Gülen

Yapımcı: Recep Tayyip Erdoğan

Yönetmen: Sam Amca

***

Birinci Perde:

1943’te Afyonkarahisarda Başbuğ ailesi, doğan çocuklarına İlker adını verdi. Adındaki erlik hecesinin etkisiyle olsa gerek yüksek eğitim için gittiği Harp Okulundan 1962de mezun oldu. Çeşitli görevler yaptığı TSKnin merdivenlerini başarıyla tırmandı.

Komutanlarının ve Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) üyelerinin verdikleri seçkin siciller ile 2002de orgeneral oldu. YAŞtaki (üstelik AKPli siyasacıların oluru ve cumhurbaşkanının onayı), asker üyelerinin olumlu kanaat notları ile 2008de Genelkurmay Başkanlığına getirildi.

Başarılarından dolayı göğsüne TSK Üstün Cesaret ve Feragat ve TSK Üstün Hizmet madalyaları takıldı. Adındaki erlikten yola çıktıktan sonra, soyadının, Orta Asya Türklerindeki anlamını yerine getirerek TSKye başbuğ oldu.

***

1968’de Ankarada Fidan ailesi ise doğan çocuklarına Orta Asya Türklerinde hükümdarların hükümdarı anlamına gelen Hakan adını verdi. Hakan, Kara Kuvvetleri Muhabere (haberleşme) Okulundan 1986da mezun oldu. TSKye astsubay olarak katıldı.

Başçavuş iken 2001de kendi isteğiyle TSKden ayrıldı. Ankarada Avustralya Büyükelçiliğinde Kıdemli Siyasal Danışman! olarak görev yaptıktan sonra gittiği ABDdeki eğitimini Ankarada doktora ile tümledi. Çeşitli kamu görevleri arasında Başbakanlık danışmanlığı yaparken Milli İstihbarat Teşkilatına müsteşar yardımcısı, sonra da müsteşar olarak atandı.

***

İkinci Perde:

Her ikisi de doğrudan Başbakana bağlı görevleri yüklendiler. Biri merdivenin basamaklarını anlatmak için yabancı dillere Yunancadan giren hiyerarşi, Osmanlıcası ile silsile-i meratip denilen rütbeler aşamasını başarıyla tırmanarak tepeye ulaştı Ötekisi paraşütle tepeye indi

***

İki gündür gazetelerde, her ikisi de doğrudan Başbakana bağlı bu üst düzey yöneticiler olan İlker Başbuğ ve Hakan Fidan haberlerinden geçilmiyor.

Anayasa gereği Yüce Divanda yargılanması gereken Genelkurmay Başkanı terörist suçlaması ile özel yetkili mahkemede sorgulanıyor.

Üstüne üstlük, Türk basını için utanç sayılabilecek iki başlık da dünkü gazetelerde yer aldı.

Hürriyet: Darbeyi K.K. Komutanıyken planladı.”

Vatan: TSKye sızmış üst düzey Ergenekoncu

Her iki gazetemiz daha sorgusu yapılmamış, cezası kesinleşmemiş, TSKnin tepesine başarıyla tırmanmış, yıllarını terörle mücadeleye vermiş Başbuğun idam fermanını bu başlıklara taşıdılar. Bu sözlerin bir savcıya ait olduğunu anlatmak için başlıklar ne tırnak içine alınmıştı ne de ünlem işareti ile tamamlanmıştı. Başlıklar, sanki yargıdan çıkmış son karar gibiydi.

Kısaca, o komutan değildi. TSKye sızmış bir terörist idi! İnsanın aklına bir soru geliyor! Peki, darbeyi KKK iken planlamıştı da, AKP hükümeti onu neden Genelkurmay Başkanı yapmıştı?

***

AKP iktidarında bu göreve atanmış olan ve Başbakana bağlı komutan Silivride hücredeydi. Buna karşılık Başbakana bağlı göreve paraşütle inen kişi hakkında ise, yangından mal kaçırırcasına, TBMMden kişiye özel yasa geçirilerek, haklı-haksız ya da sanık-tanık olarak yargı önüne çıkarılması engelleniyordu.

Yasa teklifini yapan AKP Milletvekili Recep Özel, MİT Müsteşarı hakkında Memleket için çalışanlar bu kadar kolay harcanmamalı diyordu. Demek ki Genelkurmay Başkanı memleket için çalışmadığından yıllarca sonra kolayca harcanabiliyordu!

Çünkü biri komutan, ötekisi hükümdarların hükümdarı idi!

***

Üçüncü Perde:

Teröristsuçlamasıyla Başbuğ, tutukevi kavramının artık cezaevine dönüştüğü Silivride üç kişilik bir odada yalnız kalıyordu. Aynı suçlamadan dolayı emekli Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon da Silivrideydi.

İki asker dönem arkadaşıydılar. Başbuğun isteği üzerine Tolon da onun odasına aktarıldı. Bu odaya aktarılacak üçüncü kişi merak ediliyordu! İnternette dolaşan bir resimde merak edilen üçüncü kişi görülüyor!

Dev İnsan Cem Ağabey!

 

Cem (Atabeyoğlu) Ağabey, tam Cumhuriyet gazetesiyle (1924) yaşıttı. 1942’de Son Posta gazetesinde gazeteciliğe başlamış, Cumhuriyetin Spor Servisinin oluşmasında başrolde olmuştu. Cem Ağabeyin Cumhuriyetteki okulundan Erdoğan Arıpınarlar, Abdülkadir Yücelmanlar gibi nice usta spor gazetecisi yetişti.

Emekli olduktan sonra çeşitli gazetelerde görev yapan Cem Ağabeyin iki önemli özelliği asla unutulamaz. Askerliğini Ankarada yaparken izinli günlerinde büromuzda saatlerini geçirdiğinde, yakından tanıdığım Cem Ağabey, Türk basın dünyasındaki en ender çelebi insanların başında gelirdi. İriyarı yapısıyla ters orantılı, alçakgönüllü, sencil, bilgi saçan, insan gibi insandı

İkinci özelliği ise Türk ve hatta dünya spor tarihi konusunda Türkiyenin ansiklopedisi sayılan bilgi ve bellek birikimine sahipti.

Bugün Fenerbahçe Basketbol Takımı diye bir takım varsa, Fenerbahçeliler kuruculuğunu ona borçludurlar.

Böylesine dev bir meslektaşıma Cumhuriyet Spor sayfasında yalnızca 2.5 sütunluk bir haberle yer verilmesini doğrusu yakıştıramadım! Spor basınına saçtığın ışıklar içinde yüceleceksin sevgili Cem Ağabey.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları