Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Barış, yaraları sarma umudu var mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Giresun’da yaraları sarma umudu üzerinden verdiği müjdeli haberler vardı. Yaralar açıldıktan sonra bir kent üzerinden yaraların sarılabilmesi adına yapılması olmazsa olmazların rakamları dudak uçuklatan boyutlara ulaşıyor.. Doğal olarak asgari yapılacaklara ilişkin vaat edilen yapılacakların harcamalarının boyutları dudak uçuklatan sıfırlarla katlanmış oluyor. Türkiye’nin gücü yetmez mi? Elbette yeter..
Ama adama “Ah daha önceleri nerelerdeydiniz” sorusu hiç sorulmaz mı? öncesinin, yılların sadece Erdoğan liderliğindeki iktidarları erklerinin kapsamında, felakete göz göre göre işlenmiş suçların bir hesaplaşması yapılabilse olmaz mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, dün belediye başkanığından gelmiş deneyimleri ile dün söylediklerine, yaraların sarılması adına öncelikle yapılacaklara ilişkin söylediklerine, vaadlerine itirazımız olabilir mi?
“Yıkımsa yıkım, inşa ise inşa..hepsini yapacağız..” muştusuna kimin itirazı olabilir ki.. Giresunlular çok taze yaralarını, acılarını, yitirdiklerini, büyük kayıplarının can acısını birkaç saatliğine olsun bastırarak, umutlu, minnet içinde dinlemeyi seçtiler. Öylesine çaresizler ki.. Acıları bastıracak çare hangi boyutlarda gelirse gelsin dünden razılar.. Yatağa düşmüş, acılar, çaresizlikle kıvranan hastanın yatağında, doktorunun verdiği ilaçlara itirazı olabilir mi?
Gelin görün ki yaşadıklarımızın gerçekleri, öyle pazarlandığı gibi sıradan bir çaresiz ağır hasta, yaralı doktor ilişkisi değil ki.. Giresun’da yaşananlar üzerinden en yakın günlerde yaşanmış gerçeklerin şöyle en iyimser boyutları ile boyutlarına bakmıyacak, zincirleme işlenmiş ağır suçlar sorumsuzluklarla hesaplaşmıyacak mıyız? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından çıkan sözlerden bu anlamda alınmış bir toplumsal dersten söz edebilir miyiz? Tek dişe dokunur anlamlı ders, dudak uçuklatan sonuç bedelleri il, gerçekten bu doğal afetle ilgisi olmayan, zincirleme toplumsal suçlar,cinayetler zincirinin halkaları adına, sadece yaşanmış felakete dönük önlemler gerçekten alınabilirse, ülkemizin 80 milyonu için geçerli maliyetleri tek başına burası için harcandıktan sonra, sadece ve sadece bu suçlar zincirinde yapılmış çarpıklıklar düzeltilmiş olacak değil mi?
***
Ülkeyi unutun, bir tek Karadeniz sahil şeridi için geçerli, bu türden zincirleme suçların sayısız, sınırsız yeni yıkımları, kırımları yaratmaması adına bölgede en acil, yaşamsal yapılması gereken yatırımların gereklerini şöyle bir düşünmeye, hesaplamaya çalışın.. Artık kaçınılmaz benzeri seller, doğa felaketleri, denizin alması, heyelan yıkımlarını göze göre göre, korku içinde beklememek adına en acil suçlar temizliğine girişilmesi yaşamsal değerde değil mi?
Geçmişin işlenmiş suçlarını unutun, 2002’den günümüzü, sorumlu iktidarları erkelerinde işlenmiş suçlar üzerinden zincirleme hesaplaşmalarla geriye dönüş önlemleri için yola çıkılması sözünü duyabilsek.. Hani en yakını, son yerel seçimler öncesi, seçimlere kaynak yaratma uğruna, inadına inadına getirilen imar aflarıyla hesaplaşmaktan işe başlansa ya.. Hani söz konusu affın karşılığı yasallaştırmalar kesinleşmeden, İktidarlarının yetkisi tartışılmaz, belediyelerin sorumlulukları sorgulanamazken, yani defolu yapılar için ruhsatların verilmesi suçlarına suç ortaklığı yapılmasa, en kolayından, en acilinden işe başlansa..
Hani bilimsel gerçekler bas bas bağırırken, bir yandan Güneydoğu fay hatları hareket geçmiş, diğer yandan İstanbul depremi en ürkütücüsü, bütün Batı bölgelerimizde hızla yaklaşan depremlerde sorgulamasız yıkılacak binalar ile, sel felaketlerinin son yaşanan örnekte de görüldüğü üzere, asla doğal felaket boyutu söz konusu olamayacak bir dizi yapılaşma suç ortaklıklarında yaşanmış çarpıklıkların en acillerine dönük bir el atılabilse..
Felaket sonrası ortalığa saçılmış suçlarla hesaplaşılmadan, sadece yıkımın sonuçları ile sınırlı yaraların sarılması siyaset aldatmacasına sığınılmasa.. Yani Kartal’da depremsiz çöken binanın, yıktığı binalarla sınırlı yara sarma ayıplı, suç çözümlerden vazgeçilse..
Bugün 1 Eylül Barış Günü, ülkemiz adına barış umutlarımız diplerde. Uzmanlar dün de gün gece boyu, Libya üzerinden gelişmeleri, ülkemize dönük yeni savaş tamtamlı olumsuz gelişmeleri tartışıp durdular. Geç kalınmış Boğazlar’ın, Lozan’ın kazanımlarını işlevsiz bırakan Akdeniz üzerinden haklar çıkışımızdan söze girerek kuşatılmış yalnızlığımızın sorunlarını birbirleriyle olan keskin ilişkilerini değerlendirdiler. Suriye sil baştan, Irak’ta yeni geri ataklar, içine düşürüldüğümüz ekonomik çıkmaz, dış borçlar, hesapsız işlerin ürünü kuşatılmış şantajlar.. Cumhuriyet kazanımlarına bitmez tükenmez düşmanlık..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı