Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ütopya ve maarifimiz - I
16. yüzyılda “Ütopya”nın yazarı Thomas More’un başına
gelenler ile 21. Yüzyılda eğitim sistemimizin başına gelenler arasında
benzerlik vardır, görelim.
İLK LAİKLER
Laiklik/seküler düşünce din ve devlet işlerinin
birbirinden ayrılması demektir. Laik düzen ateist demek değildir, laik düzende
devlet kanunlarını dini görüşlere göre belirlemez, belli bir dinin görüşlerini
vatandaşlarına dayatmaz, din vatandaşın kişisel tercihidir.
Devlet yönetiminde laiklik fikri ilk kez Vatikan’ın
otoritesine karşı çıkan Bizans İmparatoru I. Konstantin tarafından telaffuz
edilmiş, epeyce sonra Martin Luther tarafından güçlü bir şekilde savunulmuştur.
Laiklikle ilgili bu iki isim yanında Thomas More da önemli bir yere sahiptir.
Thomas More, “Ütopya” adlı ünlü eserinde özel mülkiyetin,
şiddetin ve dini dayatmaların bulunmadığı Ütopya adlı hayali bir adayı
anlatır.* Bu eserinde More kralların ülkelerini iyi yönetmek gibi bir isteğe
sahip bulunmadıklarını, yalnızca topraklarını ve kişisel servetlerini artırmaya
çalıştıklarını söyler. O günlerde İngiliz kralı hem devletin hem de İngiliz
Kilisesi’nin başıydı. More bu durumu eleştirince kral tarafından idam
ettirildi. Bence More kralı eleştirirken laikliği savunmuştu. Bir zamanlar
baskı gören laik düşünce Taylor’a göre günümüzdeki gelişmiş ülkelerde yaygın
bir dünya görüşüdür.**
YENİ MAARİF MODELİMİZ
MEB geçen ay yerinde bir kararla “Türkiye Yüzyılı Maarif
Modeli” adlı yeni eğitim modelini tartışmaya açtı. Bu modeli tarihin en iyi
eğitim modeli diye göklere çıkaranlar var ancak olumsuz yönde şiddetle
eleştirenler de var. Bakalım MEB olumsuz eleştirileri ne ölçüde dikkate alacak?
Bir psikolog ve eğitimci olarak bakanlığın bu önerisinin
hayata geçmesi halinde ülkemizin çağdaşlıktan ve pozitif bilimden uzaklaşacağı,
en az birkaç yüzyıl geriye gideceği endişesini taşıyorum. Endişelerimi şöyle
sıralamak isterim:
1. Bu model temelde siyasi bir propagandadır çünkü
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını taşımaktadır, “Türkiye Yüzyılı” diyerek
iktidar kendi propaganda sloganını eğitim modeline monte etmiştir.
İktidarın iddiasına göre 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti
dünyaya damgasını vuracaktır yani içinde bulunduğumuz yüzyıl Türkiye yüzyılı
olacaktır. İyi de nasıl? Her şeyden önce bu modeli hazırlayan iktidar az önce
“Türk” ve “Türkiye” denmesini yasaklamıştı. Şimdi içinde bulunduğu ekonomik
sıkıntılarla ve aldığı yoğun göçlerle Türkiye dünyaya nasıl örnek olacak? Eğer
Türkiye yüzyılından söz edeceksek bu yüzyıl 20. yüzyıldı. Çünkü dünyadaki pek
çok mağdur ve mazlum ülke Anadolu’daki Kurtuluş Savaşı’nı örnek almıştı,
emperyalizme karşı savaşan Cezayir mücahitleri şehit olduklarında ceplerinden
küçük bir Türk bayrağı ve Atatürk resmi çıkıyordu.
2. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” MEB tarafından yaklaşık
bir yıl önce ortaya atılan ÇEDES projesinin devamı niteliğindedir. ÇEDES,
ülkedeki eğitim sistemini laiklikten uzaklaştırmaya, dini temele oturtmaya
çalışan bir projeydi. Bu proje kapsamında öğretmenlik sertifikası bulunmayan
din adamları ve henüz üniversite öğrencisi olan bazı abiler ve ablalar
sınıflara girecekler, çocukları camilere götürecekler ve onlara çevreye duyarlı
ve bilime sevdalı olmayı öğreteceklerdi. Bu iddia göstermeliktir, arkadaki asıl
amacı örtme gayretidir. MEB’in sertifikalı öğretmenleri bunca yıl öğrencilerde
doğa ve bilim sevgisi oluşturamamıştır da öğretmenlik sertifikası, öğretmenlik
nosyonu olmayan din adamları ve üniversite öğrencileri mi bunu başaracaklardır?
Bu noktada MEB kendi yapısına ve geleneklerine ters düşmektedir, öğretmenlik
sertifikası bulunmayan kişilerin sınıflara girmeleri görülmüş şey değildir.
Sonra bir de şu var: Ya mazallah liseli öğrenciler doğayı sevme konusunda din
adamlarından etkilenip kol kola girerek ağaç katliamını önlemek amacıyla
Akbelen Ormanlarına veya Kaz Dağları’na doğru yürüyüşe geçerlerse MEB ne
yapacaktır?
3. Kısa süre önce MEB Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ve
bazı tarikatlarla işbirliği protokolü imzalamıştı. Danıştay ise MEB’in başka
kuruluşlarla işbirliği yapmaya ihtiyacı olmadığını vurgulayan bir karar
yayımlamıştı. Bu kararın ciddiye alınmaması da laikliğe aykırıdır, hukukun
üstünlüğü prensibini rafa kaldırılmıştır.
4. Eğitim sistemimizi ileriye götürdüğünü iddia eden yeni
modelin adındaki “maarif” kelimesi bile modelin ileriye değil geriye gitme
hevesini açıkça ortaya koymaktadır. “maarif modeli” yerine “eğitim modeli”
denebilirdi.
Nizamiye Medreselerinin başına getirilen Gazali, Farabi’yi
ve İbni Sina’yı aklı ön plana çıkardıkları gerekçesiyle dinsiz ilan etmişti.
Eğitim sistemimizdeki son uygulamalar Gazali dönemine dönüştür. Siyasiler 31
Mart seçiminden ders çıkaracaklarını söylemişlerdi. Elimizdeki model
göstermektedir ki ders çıkarma olayı bir ütopyadır.
__________________
* Thomas More
(1516). Ütopya. İstanbul: Can Yayınları.
** Taylor, C. (2014). Seküler Çağ. İstanbul: Türkiye İş Bankası.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması