Kendini beğenmeme
Üstün Dökmen
Son Köşe Yazıları

Kendini beğenmeme

21.07.2024 12:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Akıllar pazara çıkarılmış, herkes kendi aklını beğenmiş” denir. Ancak pek çok gözlem bunun tam olarak böyle olmadığını, insanların kendilerini resmen beğendiklerini ancak bu resmi açıklamanın arkasında pek çok kişinin, belki de hemen herkesin kendisini olumsuz yönde eleştirdiğini söyleyebiliriz.

Bireylerle gerçekleştirilen psikolojik danışmalar ve tarihten günümüze yapılan gözlemler kişilerin kendilerini pek de fazla beğenmediklerini gösteriyor bize. Günlük yaşamda hata yapınca, örneğin telefonumuzu evde unutunca kendimize çok kızarız, ancak telefonumuzu yanımıza almışsak kendimizi tebrik etmeyiz. Bazıları ise kendileriyle aşırı övünürler, bu durum da alttaki güvensizliğin belirtisidir. Kişilerin kendilerini ve kendi uzantıları olarak düşündükleri kişileri beğenmemelerine birkaç örnek:

Cengiz Han: Moğolların Gizli Tarihi adlı kitaptan ve Cengiz Han’la ilgili belgesellerden edindiğim izlenim şudur: Cengiz Han dört oğluna görevler vermiştir ancak onları yeterince beğenmemektedir, rakibi olan Harzemşahlıların sultanı Muhammet Şah’ın oğlu Celâleddin’i ise çok beğenmektedir. İşin ilginç yanı ise Muhammet Şah’ın kendi oğlunu beğenmemesi, büyük savaş öncesinde onun önerilerini ciddiye almamasıdır. Eğer Muhammet Şah oğlunu dinleseydi, büyük ihtimalle Moğollara yenilmeyecekti.

Hocalar ve asistanları: Üniversitede öğretim üyeliği yaparken yıllarca pek çok hocanın kendi asistanını yeterince beğenmediğini, fakat komşu bölümdeki asistanları beğendiklerini gözledim. Diğer bölümdeki hoca ise benzer şekilde kendi asistanını değil diğer hocanın asistanını beğenmekteydi. Bu durumun iki nedeni olabilir; birincisi her hoca, artılarıyla eksileriyle kendi asistanını yakından tanımakta diğer asistanı ise yeterince tanımamaktadır. Bir diğer neden ise kendi asistanlarını beğenmeyen hocaların aslında derinden derine kendilerini beğenmemeleri olabilir. Bu gruba girenler belki de farkında olmadan “Ben yeterli değilim, benim asistanım nasıl iyi olabilir ki” diye düşünmektedirler.   

Benim babam: Benim babam beni çok severdi ancak yeterince beğenmezdi, anneme zaman zaman “Bu çocuk hayat adamı değil, hayatta başarılı olamaz” derdi.  

Kadın fotoğrafları: Ben bu güne kadar kendi fotoğrafını beğenen kadın görmedim. (Fotoğrafını beğenmeyen erkek de görmedim.) Fotoğraflarına bakan hanımefendiler genelde, “Ay çok kötü çıkmışım, hiç bana benzemiyor” derler. Oysa herkes fotoğraflarının onlara benzediğini düşünür. 

Aziz Nesin’in hikâyesi: İnsanlara ilişkin çok güzel gözlemleri olan Nesin Usta’nın bir hikâyesindeki erkek kahraman kendisini yakışıklı bulmamakta, hiçbir yönden beğenmemektedir. Ancak kızın birisi ona âşık olur. Kahraman düşünür taşınır bu kızın zevksiz olduğuna, kendisini ancak bir zevksizin beğenebileceğine karar verir, kızdan uzaklaşır.

ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ

Genel bir bakışla kişinin kendisini beğenmemesinin arkasında özgüven, öz yeterlilik eksikliği bulunduğunu düşünebiliriz. Ancak burada asıl söz konusu olan şey sanal Aşil topuğu sendromudur. Daha önceki bir yazımda belirttiğim üzere gerçek eksik yanlarımız, örneğin bir yabancı dili iyi bilmememiz gerçek Aşil topuğumuzu oluşturur. Gerçekte sahip olmadığımız, sadece kaygıyla kafamızda yarattığımız eksikliklerimiz ise Sanal Aşil topuğu olarak adlandırılabilir.

Evinde çocuğunu, işyerinde elemanını olumsuz şekilde eleştiren birçok kişinin, muhtemelen hem gerçek hem de sanal Aşil topuğu vardır. Boş tenekelerin çok ses çıkarması gibi kendilerini alttan alta yetersiz hisseden müdürlerin de bas bas bağırma ihtimalleri yüksektir. Bu durumda eğer gerçek Aşil topuğumuz varsa eksiğimizi gidermeye çalışmalıyız. Yok eğer kafamızda ürettiğimiz gerçek dışı eksikliklerimiz, yani sanal Aşil topuğumuz varsa bununla yüzleşmemiz, gerekiyorsa bir psikoloğa başvurmamız iyi olabilir.

Kendinizi gerçekçi değerlendirme konusunda ilk adım olarak bir kâğıda beğendiğiniz yanlarınızı yazınız. Büyük bir ihtimalle sandığınızdan daha çok sayıda olumlu özelliğiniz vardır; bir de çocuklarımıza ve elemanlarımıza karşı bazen önyargılı davrandığımızı fark etmeliyiz.

Yazarın Son Yazıları

Depremle ilgili espri

Kimi acılarla, yıkım getiren olaylarla ilgili şaka yapmak “ayıp” kabul edilir. Oysa kültürümüz oldukça yoğun bir espri alışkanlığına da sahiptir. Üstelik mizah yoluyla acılarla başa çıkmak aynı zamanda travma ile mücadele etme yöntemidir. Bireylerin travmalara karşı yılmazlık gösterdiğini anlamak için de konu hakkında mizah yaptıklarını gözlemlemek iyi bir yöntemdir.

Devamını Oku
22.06.2025
Ana babalık tarzları

Bir çocuğun gelişiminde ana babasının tutumu, onun kaderine yön verebilir. Çocuklarımıza nasıl yaklaştığımız onların gelecekteki birey oluşunu belirler. Övünen mi, özgür bırakan mı, yoksa yönlendiren mi oluyoruz? Kimi ana baba çocuğun karnesinden kendine pay çıkarır, kimi sınır koymaz. Oysa asıl mesele çocuğun potansiyelini fark etmek ve ona rehberlik etmektir.

Devamını Oku
15.06.2025
Kadızade: Bilimde laiklik

Bir kitap bohçasına gizlenen bileziklerle başlayan yolculuk, laik ve özerk bilim anlayışına dönüştü. 14. yüzyılın sonlarında Semerkant’a uzanan Kadızade-i Rumi’nin öyküsü, yalnızca matematikle değil özerk üniversite ideali ve bilimde laiklik anlayışıyla da bugüne sesleniyor.

Devamını Oku
08.06.2025
Halk düşmanı nasıl olunur?

Kimi zaman hatta çoğu zaman insanlara gerçeği ve onların iyiliğine görünen şeyleri söylediğinizde size tepki gösterirler. Çünkü ezberlerinden çıkmaları, kanıksadıkları geleneklerini terk etmeleri sandığınızdan daha zordur. Bireysel olarak size hak verseler bile bir araya geldiklerinde iradelerini topluluğun görüşüne teslim ederler. İşte linç kültürü bu şekilde doğar.

Devamını Oku
01.06.2025
Güven duyma ihtiyacı

Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi”nde barınma, beslenme, güvende olmak en temel ihtiyaçtır. Sevgi, saygı görme, kendini gerçekleştirme ihtiyacı daha sonra ortaya çıkar. Güven duyma ihtiyacı üç temel boyuttan oluşur. Birincisi yakınlarımıza güven duymadır. İkincisi genelde insanlara güven duymadır. Üçüncüsü ise insan dünyaya güven duymak ister.

Devamını Oku
25.05.2025
Büyü dükkânı, kadın ve sigara

Psikodramadaki “Büyü Dükkânı” tekniğiyle bir sanat eserinde sigara içen kadın figürü arasında kurulan metaforik bağ, özgürlük, bağımlılık ve toplumsal cinsiyet normları üzerine çarpıcı bir sorgulama başlatıyor: Gerçekten özgürleşirken neyi feda ediyoruz?

Devamını Oku
18.05.2025