Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sanat, Spor, Siyaset
Üçü de ‘S’ ile başlayan üç sihirli sözcük, sanat, spor ve siyaset… Birbirinden bağımsızmış gibi görünen üç alan.
Sanatın özgül sorunları üstüne sayısız yazı yazdık bugüne dek. Sanat-siyaset ilişkisi gündemimizin hep üst sıralarında oldu. Spor ise, ilgi alanımızın dışında kaldı çoğunlukla. Ama son günlerin olayları, spor-siyaset ilişkisine de değinmemizi zorunlu kılıyor.
Toplumları yönetme sanatı olarak da tanımlanan siyasetin sanatla ilişkisine dair en çarpıcı saptama, Portekizli diktatör Salazar’a ait. Diktatörün sihirli formülü, “futbol, fado ve fiesta”yı, kitleleri uyutmak için başvurduğu üç aracı içeriyor.
Sanatın, egemen güçler tarafından kullanımına ilişkin binlerce örnek sıralamak olası. Kilisenin denetimindeki sanattan sermayenin denetimindeki sanata dek… En iyi bilinen örnekler ise, Nazilerin, İtalyan faşistlerinin, komünistlerin sanat alanına doğrudan müdahaleleri… Daha ‘soft’ yaklaşım ise, dolaylı kullanımlar; tüketimi, kitlelerin enerjisinin ‘boşaltılması’nı hedefleyen sanatsal eylemler. Sporun kullanımı da, genelde bu başlık altında yer alıyor.
Ama siyasetle dolaylı değil, doğrudan bağlantılı eylemler de var. Nazilerin görkemli Berlin Olimpiyatları, Filipinli diktatör Marcos’un ve İran Şahı’nın şaşaalı film festivalleri gibi…
***
Geçenlerde sonuçlanan Bejing Olimpiyatları, bu çerçevede (insan hakları sicili pek de parlak olmayan bir ülkenin, hakkındaki önyargıları olumluya çevirme çabası olarak) değerlendirilebileceği gibi, kültürler, ideolojiler arası bir diyalog çağrısı olarak da tanımlanabilir. Nasıl görmek istediğinize bağlı…
Olimpiyat oyunları, ülkeler arasında bir prestij yarışına sahne olurken, spor-sanat ilişkisi açısından da önemini koruyor. Barcelona, Atina ve Bejing Olimpiyatlarının açılış ve kapanış gösterileri, ev sahibi ülkenin gösteri sanatları alanında ulaştığı düzeyin bir göstergesi sayılıyor. Bejing’de, geleneksel sanatlarını çağdaş teknoloji ile buluşturarak, izleyicilere görkemli gösteriler sunan Çin Halk Cumhuriyeti’nin, olimpiyatlarda sağladığı başarı kadar, açılış-kapanış gösterilerinin düzeyi ile de övgüler aldığını görüyoruz.
Bu noktada, ülkenin kültür politikası devreye giriyor elbette. Siyasal tercihlerden kaçınarak, gösterilerin sanat yönetmenliğini yetkin bir sanatçıya, Altın Aslan ve Altın Palmiye ödüllü yönetmen Zhang Yimou’ya teslim ederek, doğru bir karar veriyor Çinli siyasetçiler. Tüm dünyada yaklaşık 4 milyar kişinin izlediği seremonilerin görkemi, yönetmenini ve ülkesini onurlandırırken, Yimou’yu ‘sanatını devlete satmak’la itham edenler de var. Ama, Çinli siyasetçilerin hedeflerine ulaştıkları bir gerçek.
Spor-siyaset ilişkisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, yarın oynanacak Türkiye-Ermenistan maçını izleme kararı ile yeniden gündeme taşındı. Yarınki maç, sporun kültürler arası dostluk ve barışı güçlendirmede, sanat kadar etkili olabileceğini kanıtlayabilir. Sayın Gül’ün kararını alkışlarken, bu adımın iki ülke arasındaki sınır kapısının açılması ve demiryolu hatlarının faaliyete geçirilmesi ile daha da güçlenmesi dileğimizi paylaşmak istiyoruz. İki ülkenin sivil toplum temsilcilerinin, Ankara, Bakû, Tiflis ve Yerevan hükümetlerine yaptığı “Komşularınıza Açılın!” başlıklı çağrı, yarın başlaması muhtemel olan diyalog sürecini güçlendirebilir. Bu süreçte, karşılaşmayı bir ‘savaş’ olarak değil, bir ‘barış’ eylemi olarak değerlendirmesini beklediğimiz iki tarafın sporcularına, taraftarlarına ve bu süreci ortak etkinliklerle pekiştirme potansiyeline sahip sanatçılara önemli görevler düşüyor.
***
Ülkemizde pek fazla gündemde olmayan ‘kültür politikası’ konusunda, Hasan Bülent Kahraman’ın temel önerilerine katılmamak elde değil: “Kültürün devlete bağlı bir bakanlık tarafından ‘denetlenmemesi’, devletin kültürel alana sadece bir yatırımcı, bir kaynak aktarıcısı olarak girmesi ve sadece temel yatırımları yapması. Kültür politikalarını kültürel üretim alanında etkinlik gösterenlerin meydana getirdiği kurumlar saptamalıdır” önermesinde katılmadığım tek sözcük: ‘sadece’… Neden derseniz, devletin kültür-sanat alanında ‘sadece’ temel yatırımları yapmasının yeterli olmadığı kanısındayım. Devlet Tiyatroları’nın, Devlet Opera ve Balesi’nin, Şehir Tiyatroları’nın, devlet senfoni orkestralarının sanat yaşamımızda çok önemli rolleri var. Bunların ‘özelleştirilmesi’ ve devletin ’sadece’ destekleyici konuma geçmesinin sanat alanımızın hızla çölleşmesine yol açacağına, bunun ancak bir geçiş süreci sonunda yapılabileceğine inanıyorum.
Evet, H.B. Kahraman’ın dediği gibi, “Devletin kültürel alanı kendi iradesi ve politikasıyla düzenlemek istemesi halinde...” vahim sonuçlar kaçınılmazdır, ama inisiyatifin tümüyle yerel yönetimlere ya da özel sektöre bırakılması durumunda karşımıza çıkacak tablo da pek parlak olmayabilir!
“Kültür girişimcilerinin ortaya çıkmasını, Türk burjuvazisinin kültürel hayata katkıda bulunmasını, içinde yaşadıkları kentlerde kültür altyapısı oluşturmasını” ben de çok önemli buluyorum. Ama, fazla hayalci olmasak ve mevcut durumun radikal reformlarla değişmesini savunsak daha iyi olmaz mı?
Çoğulcu, adil, saydam, özetle ‘demokratik’ bir kültür hayatının ilk koşulu olarak, sanat yaşamımızı yönlendiren, destekleyen kuruluşları yönetenlerin, ‘etik’ kurallara uymalarını bekleyemez miyiz?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Colani’nin arabası
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması