Geciken Ödüller...

15 Eylül 2011 Perşembe
\n

\n

Sevgili Zeki Ökten, sevgili Ömer KavurŞu son günlerde sık sık adınız geçiyor. Benim yüreğimden koca bir Ah!geçiyor. Gözümün önünden Antalya Altın Portakal günlerimiz geçiyor! 79 ve 80 yıllarının tehdidi ve baskısı üzerime geliyor! Yokluğunuzun acısı, gelip boğazımda düğümleniyor.

\n

Geciken Ödüllerbaşlıklı haberlerde siz varsınız. Ama artık siz… Yoksunuzdemeye dilim varmıyor… Artık siz… Bizimlesiniz ama, aramızda değilsiniz”…

\n

Okurlar haberlerde duydular; bu sayfalarda okudular: 1979’da sansür yüzünden, 1980’da askeri faşist darbe yüzünden alamadığınız ödülleriniz, 32 yıl sonra bu yıl size veriliyor. O iki yıl yapılamayan yarışma sembolik olarak bu yıl yapıldı: 1979’un en iyi filmiDemiryol(Yavuz Özkan) ve Yusuf ile Kenan” (Ömer Kavur), 1980’in en iyi filmi Sürü(Zeki Ökten) seçildi. Yavuz Özkan’ı nasılsa birkaç gün sonra Antalya’da kucaklayacağım, ama sizleri… Bugün size seslenmem bundandır…

\n

O günlerde…

\n

1979 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeydim… O günleri öyle iyi anımsıyorum ki… İnanamıyorduk: İktidarın başı Ecevitti, evet koalisyon vardı ama olsun, yine de sorunun çözülememesine inanamıyorduk… Ankara’nınSansür Kurulu”, Antalya’nın Altın Portakal jürisine dayatıyordu:

\n

3 filmden; Demiryol”, “Yusuf ile Kenanve Yavuz Pağdanın yönettiği “Yolcular” filminden kimi “sakıncalı” bölümler çıkarılmadan film gösterilemezdi!

\n

Antalya’da jüri, halkla beraber izliyor ya filmleri! O “sakıncalı” bölümler halkımızı kötü etkiler, Tanrı korusun işçileri örgütlenmeye, yoksulları zengine karşı isyan etmeye ya da en azından milleti komünist olmaya yönlendirir diye korkuyordu Sansür Kurulu!

\n

O zaman da takıyye vardı; şimdiki gibi incelikler yoktu: Sol gösterip sağ vurmalar daha kaba sabaydı… Bu korkuya karşın, sol düşünceye karşı sağ görüşü savunan filmler yaptırmak yerine, solu yasaklamak daha kestirme, daha kolaydı.

\n

Ankara – Antalya telefon konuşmalarını anımsıyorum. Jürinin tartışmalarını anımsıyorum. Sağ kesimden jüriye ve solun temsilcisi sanatçılara gelen baskıyı, tehditleri; geceyarıları duyulan silah seslerini anımsıyorum… Bir de en çok, en çok biricik Onat Kutların çabalarını anımsıyorum.

\n

Jüri boyun eğmedi; kesintileri kabul etmedi. Ecevit’e bağlanan ümitler boş çıktı. Sonunda yönetmenlerden de kesinlikle kesinti yapmayız filmimizi çekeriz kararı gelince, jüri gerekeni yaptı. Sansürü lanetleyen, kınayan bir mektupla protestosunu ilan etti: Yarışmaya katılan hiçbir filmi değerlendirmeyeceklerdi!

\n

1980’de ise Altın Portakal Film Festivali 12 Eylül’de başlayacaktı… Ve… Sonrasını biliyorsunuz…

\n

Aydın sorumluluğu

\n

Sevgili Ömer Kavur, sevgili Zeki Ökten… Benim eşsiz arkadaşlarım... Yaptığınız işle bu ülkenin yüzünü ağarttınız. Sansür kurulları, iktidardaki güçler, yasakçı, baskıcı zihniyet değilse de bu ülkenin insanları sizi ve yaptığınız işleri bağrına bastı. Yurtiçinde ve yurtdışında zaten nice nice ödüller kazandınız. Sinema sanatına yaptığız katkıları bilen zaten biliyor…

\n

Ama ben yine de bu geç gelen ödüller için içimde tarifi zor bir heyecan ve sevinç duyuyorum. Belki da bana aydın sorumluluğunu anımsattığı için… Bu nedenle de bu önemli işlevi yerine getiren Antalya Belediyesi’ni kutluyorum.

\n

Sevgili arkadaşlarım, değişen pek bir şey yok. Sansür ve yasaklar yine devam ediyor. Sansür Kurulu yerine, şimdi iktidar başının iki dudağı arasındaki söz var… Gerekçeler farklı, görüntü farklı, işte o kadar…

\n

Yüreğim ve aklım sizlere: Bir de En İyi Senaryo Ödülü’nü alacak Onat Kutlar’la; En İyi Yardımcı Oyuncu Ödülü’nü alacak olan Kamran Usluerle…

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güzel bayramlar... 16 Haziran 2024
Joan Baez’den şiirler... 13 Haziran 2024
Ortaya karışık 9 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları