Kapitalist sömürünün tetiklediği insan bencilliği

24 Temmuz 2022 Pazar

Elife Anne, Hüner, Öktem, Şerif Abi ve Münire artık hayatta değil. 2021’de kendileri gibi 273 canla birlikte para için can verdiler.

Çiğdem, Gülşah, Lütfü Baba, Reyyan ve Deli Tahir de artık hayatta değil. Onlar da bu yıl şu ana kadar 236 canla birlikte aynı sektördeki sömürü yüzünden can verdiler. 

Kim bunlar diye merak ediyorsanız, onlar, at yarışı sektöründe insanların kumar ve hız tutkusu yüzünden ölesiye koşturulan atlar!

Bazıları doğar doğmaz ölen yavrular, bazıları henüz bir tay, bazıları damızlık olarak sömürülen anneler ve babalar, bazıları da yarış pistinde sakatlanınca artık yarışamayacağı için bakımı uzun, acı verici ve zahmetli denilerek iğneyle öldürülen atlar...

Yaşam süreleri ortalama olarak 30 yıl olan bu şahane hayvanlar, devasa bir endüstri haline gelen at yarışlarında insanların elinde pahalı bir “yarış arabası” gibi muamele görüyor; çoğu birkaç yıl hunharca yarıştırılıp sonunda kahredici bir şekilde erkenden veda ediyor.

SAKLANAN CİNAYETLER

Geçen ay medya yine Gazi Koşusu haberleriyle doluydu; yarışı izleyenler tribünde keyiflenirken bir cinayet yaşandı ama duyuran yoktu. 

Evet, cinayet diyorum. Çünkü üç yaşındaki at Dollar Man sakatlanınca iğneyle öldürüldü. Ben olayla ilgili gerçeği ortaya çıkarınca, önce bir haber sitesinde yer aldı, sonra başka haber siteleri de yer verdi.

Ama bu münferit bir olay değildi. Yıllardır yaşanan bu cinayetler, sonraki haftalarda da sürdü. Mesela geçen hafta İzmir’de üç yaşındaki at Asya Rüzgarı’nın ayağı kırıldı ve iğneyle öldürüldü. İstanbul’da ise, üç yaşındaki Parya sakatlanınca canı alındı.

Bu iki ölüm de medyada yer almadı; çünkü Türkiye Jokey Kulübü, hiçbir at ölümünü basına duyurmadığı gibi bunları da duyurmadı. Bu zulmü “spor” olarak görüp izleyen spor medyası ise yine görmezden geldi. Çünkü onlara göre de bu, işin fıtratında vardı!

TJK’nin resmi sitesinde ölen tüm atların adlarının yanında “ÖLDÜ” yazıyor. At yarışçıları “UYUTULDU” dese de, gerçekte yarışırken sakatlananlar ÖLDÜRÜLÜYOR; atların hepsi, bir anlık kaza sonucunda canlarından olabilecekleri yarış için yetiştiriliyor. Henüz yarışmayan ama yarış atlarının ücretli olarak çiftleştirilmesiyle üretilen taylar da yarıştırılmak için meydana getirildiklerinden onlar da bu endüstrinin kurbanı.

VETERİNER OLMAK...

Sosyal medyada sakatlanan bir atı duyurduğum paylaşımıma o atın jokeyi Mert Ali Solmaz’dan yanıt geldi. Tanışmamamıza karşın bana sen diye hitap ediyor ve diyor ki:

“Sen bir ata nasıl bakıldığını gördün mü veya hipodroma gelip atlara nasıl ilgili davranıldığını gördün mü? Bu atlar doğadaki atlar değil, yarışmak için doğrulmuş atlar, sıradan tutup doğadan alınan değil. Annesi babası yarış atı kanı taşıyanlardan alınıyor ve atın ayağının kırılması koştuğu için olmaz. Madem atları çok seviyorsun, doğada onca yaralı at var, insanlara tepki vereceğine, sosyal medyadan yargı dağıtacağına doğadaki atlara müdahale et.”

1- Ben bir ata nasıl bakıldığını gördüm, hipodromlara da gittim. “At yarışının ardındaki sistematik zulüm” başlıklı yazımı da iki yıl önce öyle yazdım: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zulal-kalkandelen/at-yarisinin-gerisindeki-sistematik-zulum-1742461

2- Bir ata iyi yarışsın diye iyi bakılıyor olması, at yarışlarındaki zulmü yok etmez.

3- Haralarda yarış atı üretilmesi, bunun da ayrı bir kazanç kapısı olması, zaten sömürüdür. 

4- Pistler, kamçılanarak ölesiye koşturulduğu için ayağı sakatlanan atlarla dolu!

5- Doğadaki yaralı atlar için mücadele etmediğimi kim söyledi?

6- Son söz Uluslararası At Ayak Sağlığı Merkezi’nden veteriner Ric Redden’dan: 

“Atlara prostetik takmak uygulanabilir bir yöntemdir. Bir veteriner hekim olmak bunu gerektirir: Yaşamak isteyen bir hayvanın bakımını yapar ve onu iyileştirirsiniz!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları