Kalacak bir türkü söyler gideriz
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

10.09.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Aslında bugünkü yazım, “Durmanın ve susmanın gücü” başlığı altında, sevgili dostum Barbaros Şansal’ın Kıbrıs’ta maruz kaldığı “sıradan faşizm” üzerine olacaktı. Ya da faşizmin nasıl gündelik hayatımızın “yeni normal”i haline geldiği üzerine bir yazı diyelim!.. Barbaros’un avaz avaz zehir saçan bir ağız karşısında o muhteşem “duruş ve susuş” ile nasıl “panzehir” ürettiğine dair bir yazı… Nasıl bazı sorular karşısında susmak en doğru cevapsa, kaba-saba, kara- zorba cehaletin çirkef şovenliği karşısında da korkmadan, kaçmadan ve “saldırganlık” oyununa gelmeden “dimdik susmak” güçlülüktür diyecek bir yazı…
Bunu yazamadım (ya da işte bu kadarcık yazabildim!) ve bir “Veda” yazısıyla karşınızdayım!..

***

Cumhuriyet gazetesinde yönetim değişti; benim bu gazeteyle bir yazar olarak bağımın kurulmasından çok öncelere giden uzun, tatsız, çirkin ve ne yazık ki aralarında dost, kardeş, ağbi bir dizi insana son iki yılda büyük bedel ödetmiş bir çekişmenin son durağı mahiyetinde…
Ve ben, Cumhuriyet’le yazarlık bağı kurduktan sonraki süreçte yaşadıklarım, tanık olduklarım, gözlemlediklerim doğrultusunda kararımı ayrılmaktan yana veriyorum.
Yaklaşık 3 buçuk yıl Cumhuriyet’in ekmeğini yedim. Cumhuriyet beni Türkiye’de çok geniş bir kamuoyu ilgisine açtı, müthiş bir okur sevgisine kavuşturdu. Bir sosyal bilimci olarak hep dediğim gibi, hayatın içinde olup bitenleri yıllarca üniversiteye nasıl taşıdıysam, üniversitede öğrendiklerimi de (kavram, kuram, yöntem) hayata, topluma, halka taşıma imkânını en yoğun, en etkin, en saygın şekilde veren “ocak” oldu bana Cumhuriyet…
Evladıma bırakacağım en kıymetli miras bu!..

***

Dolayısıyla ben de aynen Murat’ın (Sabuncu) yaptığı gibi, ne oldu, neden oldu, nasıl oldu, kim haklı, kim haksız, yanlış, kusurlu ve benzeri konulara bu aşamada hiç girmeyeceğim. Ancak iki gündür gerek yeni yönetimle irtibatlı gerekse de çok daha zorlayıcı şekilde okurlarımdan gelen “Gitme kal” çağrıları karşısında; yaşanmış olanlar üzerinden Cumhuriyet’e zarar verecek hiçbir gerekçe öne sürmeksizin sadece bir tek söz söylemek istiyorum:
Ahde vefa diye bir şey var.
Bana Cumhuriyet’in yolunu Can Dündar açtı. Can, benim 45 yıllık arkadaşım; sokaktan, mahalleden, okuldan… Benim mazim o ve mazisi olmayanın istikbali olmaz. Murat Sabuncu da gazeteciliğe 2003’te adımımı attığım ilk yıl Milliyet binasında hep siyahlı ya da “lacili” takım elbisesiyle bir eli cepte “sevimli bir ciddiyet” içinde aşağı yukarı dolaşırken karşıma çıkmış bir güzellik, ve dostluğumuzu o günden bugüne taşıdık. O da gazetecilik pratiğinde bir başlangıç siması benim için…
Ben Cumhuriyet’te acısıyla tatlısıyla, bazen kol kırılıp yen içinde kalacak şekilde Can’la, sonrasında da Murat’la ve tabii Akın Atalay’la Orhan Erinç’le çalıştım. Şimdiki yönetim değişikliği de malûm, bu ekibin tasfiyesi olarak değerlendirilmekte.
Ben onlarla birlikte ayrılmaktan yana kullanıyorum tercihimi ve adeta etin tırnaktan ayrılmasının karşılığı olabilecek bir duygusal acıyla okurlarımdan haklarını helâl etmelerini diliyorum!..

***

Hayata yazarak müdahale etme arzu, telaş ve aşkında iki dinamik kalemimin akışında belirleyici oldu diyebiliyorum: Antropolojik bilgi ve sosyalist ahlâk…
Ötekinin bilimi” demek olan antropolojiden “öteki” olanı sadece tanımayı bilmeyi değil, sevmeyi öğrendim; ayrıca hiçbir şeyi ve hiç kimseyi yargılamamayı, ama anlamayı da… “İnsan toplumsal varlıktır” ilkesinden beslenen, “insan, insanın kurdu” değil, “dostu”dur inancına yaslanan sosyalist ahlâkın sacayağını da paylaşma, duygudaşlık (empati) ve diğerkâmlık olarak oturtuyorum.
Elbette insanız ve insani zaaflar, kusurlar, yanlışlar bizim de kapımızı çalmıştır; ancak eğer bugün yeni işbaşına gelmiş yönetimin yanında olanlar da dâhil, Cumhuriyet okur yelpazesinin farklı hatta birbirine aykırı dilimlerinin hepsinden yazarlık pratiğim doğrultusunda takdir ve sevgi görmekteysem bunun övüncünü bu iki dinamiğin hayatımdaki yerine borçlu olduğum kanısındayım! Bundan böyle de insanlık serüvenimde bu iki dinamik doğrultusunda aynı minval üzere yol almak, ahdimdir!..

***

Okurlarımdan koptuğum için üzgün olduğum kadar, bir “evlat”tan kopma hüznü de var içimde. “Cumhuriyet PA7AR” o…
Cumhuriyet PA7AR, bana muazzam bir deneyim, daha doğrusu “imkânsız”ı yaşattı: “Annelik” deneyimi, duygusunu…
Cumhuriyet PA7AR, arkadaşlarımızın hâlâ zindanlarda çile doldurduğu bir dönemde gazetenin içinde bulunduğu maddi- manevi sıkıntılara bir nefes sıhhat olsun diye yokluktan var edildi. O dönemin gazete yönetiminin ifadesiyle “olmayan bir para” ile çıktı.
Bu yüzden tamamen gönüllüce benim çağrıma kulak veren hocalarımdan dostlarıma, öğrencilerime ve kendi içinde pıtrak gibi çoğalan yeni yeni isimlere açılan yelpazede bir “güzellikler ordusu” ile “doğurdum”, “besledim”, “büyüttüm” PA7AR’ı…
Onunla “Annelik” nedir, deneyimledim, böylece “daha tam insan” oldum ya, ölsem de gam yemem çok şükür!..
O, Cumhuriyet’te benden geriye kalan bir türkü olsun!..
Böyle diyelim ve okurlarımın yazarken şiirin cazibesine sık sık nasıl tutulduğumu bildikleri üzere, Özdemir Asaf’ı sonsuzluktan çağırıp Cumhuriyet öykümüzü “şiir”e dönüştürerek noktalayalım; tekrar görüşmek üzere diyerek, dileyerek!..
“Neler gördük neler bu güne kadar
Daha gidilecek yerlerimiz var
Bizi buralarda unutamazlar
Kalacak bir türkü söyler gideriz.”

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018