AKP’nin “Yeni Türkiyesi” artık iyice biçimlendi:
“Yasak Özgürlüğünün” egemen olduğu “Zalim bir Korku İmparatorluğu”!
Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Hukuk Devleti”...
Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Fikir Özgürlüğü”...
Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Medya Özgürlüğü”...
Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Üniversite Özgürlüğü”...
Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Özel Teşebbüs Özgürlüğü”...
Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Sivil Toplum Kuruluşları” özgürlüğü...
Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Yaşam tarzı, yeme içme özgürlüğü”...
***
Bütün bu eylemler yetmiyor:
Muhalefete azar ve gözdağı...
Adalet mekanizmasına azar, tehdit ve gözdağı...
Medyaya sürekli ayar verme...
Üniversitelerde tam bir baskı ve tehdit ortamı...
Özel teşebbüse maliye baskısı, ihale baskısına ek olarak, azar ve gözdağı...
Sivil Toplum Kuruluşlarına müdahale, azar ve ayar verme...
İçki üzerinden hakaret söylemleri...
Muhalif belediyelere yapılan baskı ve baskınlara ek olarak eleştiriler...
***
En son örnek, zaten susturulmuş olan üniversitelerin birinde Prof. Hayrettin Ökçesiz’in başına gelenler:
Cumhuriyet’in tekzip edilmeyen haberine göre:
Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, YSK’nin 15 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarını açıklanmasına rağmen, Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı görevlerini sürdürmesi nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Görev yaptığı ... üniversitesi ise bu nedenle Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz hakkında disiplin soruşturması başlattı.
Yeni eğitim ve öğretim yılı için Prof. Dr. Ökçesiz’e ders görevlendirilmesi de yapılmadı.
***
9 yaşındaki çocukların başlarının örtülmesine özgürlük ama üniversite öğretim üyelerine eylem ve söylem yasağı ve cezası:
İşte zulmün ve korkunun egemen olduğu “Yeni Türkiye”!
Yasak Koyma Özgürlüğü(!)
Yazarın Son Yazıları
İmralı Heyeti olan DEM Parti yöneticileri, İmralı temaslarını anlatmak ve yeniden oraya gitmeden önce CHP’nin görüşlerini almak için Özgür Özel’le görüştü.
“Sürecin bugününü” doğru değerlendirebilmek için terör örgütü PKK’nin ve İktidarla olan ilişkilerinin tarihine bakalım...
Emperyalizm, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bölgeyi daha kesin olarak kontrol edebilmek için Ortadoğu’da, Irak’la birlikte, Suriye’yi de kapsayan bir Kürt Devleti kurulmasını dayatıyor...
Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.
31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyenlere infaz indirimi de getiren 11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş:
Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!
Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.
İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.
Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.
Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.
Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.
25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...
Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.
“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..
“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:
Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...
Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!
Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...
Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.
Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...
Lafı dolandırmaya gerek yok...
Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...
Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.
“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.
İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.
Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!
24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.
Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.
Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...
Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?
Yarın CUMHURİYET Bayramı.
İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...
Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.
Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...
Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.
Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...
1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.
İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...