Atış Serbest! Cephane Danışmanlardan

02 Ocak 2015 Cuma

En büyük güvencesi halktaki bellek zayıflığı!
Nutuklarını yazan danışmanları da kendisi gibi zaten buna güveniyor.
Bir söylediği öncekini tutmuyor. Bu işte bir kasıt yoksa, en büyük olasılık danışmanları arasındaki “paralel sızıntı”!
“Fuat Avni” mesela!.
F. Gülen’in sabık kankası H.Gülerce geçen hafta ne demişti: “Fuat Avni bir değil birkaç kişinin ortak adı!”

***

İktidara ve milletin başına geldiğinden beri, neredeyse 5 vakit konuşup duruyor.
Ama bazen bir söylediği bir söylediğini tutmuyor.
“Daha geçen gün, tam tersini söylemişti!” diyen diyene, yazan yazana!
Ama iş başka!
Dikkat edilirse pek demeç vermiyor.
Daha çok nutuk atıyor.
Çünkü, “Dünya Liderliği” bunu gerektiriyor.
Obama ve Putin’in demeç vermesi nadirattan!!
Bizimki farklı. Konuşma yapmayı değil nutuk atmayı seviyor.
Bunun için sahne ve alkışa hazır yüzlerce seyirci şart değil!
Bir düzine kamera ve mikrofon yetip de artıyor.
Danışmanları atacağı nutku yazıyor. Metni camın üstüne geçiriyor.
O da karşısına geçip kıraat ediyor.
Danışmanlar işin ilmini aldıklarından, Patron’un zihnini çözdüklerinden ya Osmanlıca mezar taşı okumayı gündeme getiriyorlar ya da Avrupa’ya meydan okumayı... Maksat kamuoyuna, gazetelere olta atmak. Bu nedenle çoğu kez kafalarına göre takılıyorlar. Patronlarına arada bir ipe sapa gelmez şeyler söyletseler bile maksat hasıl olduğu için kendilerine kızan falan olmuyor.
Camlara, “Türkçe yetersiz demek, dil ırkçılığıdır!” diye yazıyorlar.
Patron olanca ciddiyetiyle okuyup alkış alıyor.
Arada zaman geçiyor, ya danışmanlar değişiyor ya da danışmanın fikri. Bu kez tutup, “Türkçe yetersizdir. Türkçe felsefe yapılamaz!” diye yazıp Patron’a okutuyorlar.
Bizler de mal bulmuş mağribi kesilip:
“Bu ne çelişki!” diye feryadı basıyoruz.
Oysa çelişki melişki yok.
Sorun danışmanların dalgacılığında veya halkı dalgaya almalarında.
Tayyip Bey’in bir kusuru yok.
O önüne konulanı okuyor. O en önemli marifetini konuşturuyor.
O kupkuru metinleri öfkelihiddetli- şiddetli “nutuk atmaya” dönüştürüyor!
Siyasetin özü de zaten bu:
Belagat-hitabet-artistlik!
Bir dönem, “Erdoğan’a soldan tek rakip” gösterilen M. Sarıgül, “işin sırrı”nı arkadaşımız Yalçın Bayer’e şöyle açıklamıştı:
“Siyasetin yarısı ilim, yarısı film! İlmi prof.’lara, danışmanlara bırak. Gerisini sen halledersin!”
13’üncü yıla girdik... Halledilmeye devam!

***

Çok şükür danışman sayısı, oda sayısı kadar değil.
Ama yine de ürkütmeden sayılamayacak kadar çok.
Bizim gazetenin haberine göre Meclis’ten terhis 3. dönemlikler de geliyor.
Onlar da danışman olur konuşma yazarlarsa yandık.
Yalanlar dolanlar, çelişkiler, palavralar (ki İspanyolca söz demek) beşe ona katlanacak..
Ama onda kusur kabahat aramak haksızlık.
Cephaneyi danışmanlar veriyor. O sadece atıyor.
Arkasında anayasa, kapı gibi:
“Cumhurbaşkanı sorumsuzdur!”

Mahcup Şairler
Değil yeni bir yıl, her yeni gün, yeni ve beyaz bir sayfadır.
Sıkıntıları sıfırlamak, silkinmek ve hayata asılmak için yeni bir fırsattır.
Bu fırsatı, siyasilerin demeçleri eşliğinde değerlendirmek pek usulden değildir.
Dijital mucizeler ise henüz satır aralarına müzik yerleştirmeye olanak veriyor. Bitmekte ve başlamakta olan olan yılın ruhuna uyar diye yılın son günü bu köşede bir de şiir yer almıştı:
“Haydi, kalk bakalım.
Tam zamanı
Silkin şöyle bir..
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az..”
Birçok okurumuz, şiiri çok beğendiğini, etkilendiğini iletti.
Meğer şiir “faili meçhul” türden bir şiirmiş.
Can Yücel’in değilmiş.
Faili meçhul salgını şiirlere de bulaşmış.
Hırsızlık, yolsuzluk, cinayet için faili meçhul tamam.
Ama “maskeli şairlik” niye?
“Şiirde nasılsa para yok. Ucunda para olmayan bir işi yapmak enayilik!” diye mi? Faili meçhul şairleri bulma işini de Terörle Mücadele ekiplerine yıkmak ayıp kaçacak.
“Tam zamanı” adlı şiirin mahcup şairi ortaya çıksa da beğenileri ona iletsek...

RTE’ye Alkış
Milli Güvenlik Kurulu toplantısı nedeniyle KaçAk Saray salonlarına Atatürk’ün resmi astırmadığı ortaya çıktı.
Böylece, önyargıların aksine Atatürk’ün itibarına önem verdiği ve onu koruduğu anlaşıldı.
Yılın ilk alkışını Cumhurbaşkanı Erdoğan hak etti.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küçükpazarlı Kemal 17 Mart 2024
Vakıa vakası! 10 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları