Genel seçime dört ay ve bir hafta kaldı.
Yani seçime hazırlanmak için pek kısa, seçim gününe kadar baraj denen demokrasi ayıbından kurtulmak için pek uzun bir zaman dilimi…
Gerek siyasal partilerde, gerek medyada, gerek seçmen kitlelerinde “AKP’nin barajı kaldırmaya, en azından kabul edilebilir bir düzeye indirmeye niyeti yok. Yani bu seçimde de yüzde 10 barajı geçerli olacak” ezberi pek yaygın. Adeta kader bellenmiş. Karşı çıkmak, değişmesi için mücadele etmek “nafile çaba” olarak görülmekte.
Dahası ağız birliği edilmişçesine, konu açıldığında “Yav, seçime çok az kaldı. Şu anda bütün gücümüzü seçim hazırlığına vermek zorundayız. Zaten milletvekili adaylığı yüzünden partilerde kazanlar fokur fokur. Bir de üstüne Meclis’te çok zorlu bir çaba gerektiren baraja yüklenmek mümkün değil” cevabı yapıştırılmakta; tartışmaya bile yanaşılmamakta…
Haklı mı bu yaklaşım? Bu mazeret ciddiye alınabilir mi?
Kanımca bu tembellikten öte anlamı olmayan, AKP’nin “Ben yaptım oldu, ben yapmadım olmadı” hoyratlığına teslim olmaktan ibaret bir siyasal basiretsizlik.
Böyle düşünenlere hatırlatmak, yetmezse bir daha, bir daha hatırlatmak gerek:
- Beyler, hanımlar, merdiven çıkarken sakız çiğnenebilir… Yürürken türkü söylenebilir... Araba kullanırken radyo dinlenebilir…
Yani …
Yani bir yandan harıl harıl seçime hazırlanırsınız; barajın altına düşme riski varsa, yüzde 10’dan daha çok oy almak için bütün gücünüzü, olanaklarınızı, ilişkilerinizi harekete geçirir, genel başkandan, -varsa- eşbaşkandan en yeni üyeye kadar bütün parti kadroları için “seçim seferberliği” ilan edersiniz. Çalınmadık kapı, bu seçimin yaşamsal önemini anlatmadık yurttaş bırakmazsınız…
Ama bir yandan da Meclis’te barajı kaldırmak ya da Yunanistan’daki düzeye (yüzde 3), olmadı Almanya’daki düzeye (yüzde 5) indirmek üzere anayasa değişikliği ise anayasa değişikliği için, seçim yasası değişikliği ise onu değiştirmek için kolları sıvarsınız.
İpe un sermek isteyenlerin mazeretini biliyorum. Seçim yasasında yapılacak değişiklikler bir yıldan önce yürürlüğe giremez, oysa seçim 4 ay sonra, deniyor… Barajı kaldıracak yasa değişikliğinde bir cümle daha ekler ve “Bu madde önümüzdeki seçim için de geçerlidir” dersiniz.
“Şu cahil, yasa nasıl değişir, nasıl değişmezden habersiz İstanbul gazetecisinin de lafına bakın hele” diye dalga geçiyorsanız, ona da cevap var: Anayasada tek maddelik bir değişiklik öngören bir önerge verirsiniz: “Seçim barajı kaldırılmıştır ya da yüzde 5’e, yüzde 3’e indirilmiştir” filan dersiniz.
Ne olur?
Şu olur: Baraja, en azından yüzde 10’a oldum bittim karşı olan ya da karşı olduğunu söyleyen öteki partiler seçim öncesi önemli, anlamlı ve sonuçları olabilecek bir demokrasi sınavına girerler. Kimi sınıfı geçer, kimi çakar. Ama karşı çıkanların, ağırdan alanların, yokuşa sürenlerin seçim kampanyası boyunca demokrasiden söz etmeleri epey zorlaşır. Seçmen kendisini koyun sananlara epey ders vermiştir bu ülkede…
CHP’yse CHP, HDP ise HDP, MHP ise MHP, bağımsız bir ya da birkaç milletvekili ise onlar hele ilk adımı atsınlar; anayasa değişikliği için gerekli sayıda milletvekili için önergeyi imzaya açsınlar.
Biz de görelim bakalım demokrasi yiğitlerini… Kim tüyüyor, kim yan çiziyor, kim kolları sıvıyor görelim.
“Bir önerge kotarılsa bile AKP evet demedikçe anayasa değişikliği mümkün değil” mi dediniz.
İyi ya işte…
Seçmen 2002’de yayımladığı seçim bildirgesinde barajı kaldırma sözü veren kravatlı mollaların sahte demokratlığını görmez mi sanıyorsunuz?
Öyle sanıyorsanız bugüne kadar “halka güvenmek gerek” diye palavra mı sıkıyordunuz?
Yoksa “Efendim halk cahil. Bir paket makarna, yarım okka margarin, bir torba şekere, yarım çuval kömüre oy veriyor. Halk bilinçlenmedikçe…” diye başlayan seçkinci (elitist) tutumu dillendirenlerden misiniz?
Bak onlara lafım yok. Onlar halkın bilinçlenmesini (Ne demekse artık) beklesinler, halk bilinçlenene kadar da yan gelip kulaklarının üstüne yatsınlar…
Buyrun ey milletvekilleri, ey muhalefet partileri: A-ha merdiven, a-ha sakız. Hem çıkın, hem çiğneyin…
Merdiven Çıkarken Sakız Çiğnemek
Yazarın Son Yazıları
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum
25 ay 13 gün sonra
(Siyasal) İslam ve demokrasi
Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?
Garo Paylan’la imam olmamak için...
Hani bir Demirtaş var(dı)
CHP’nin intiharı (mı?)
Habercilere, yazarlara siparişlerim var
Kabile devleti dişlerini gösteriyor
Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber
Bir bardak su ver, patlıcansız olsun
Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...
Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?
Bin yamalı bohça: CHP
Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız
Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?
Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..
Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet
Kafası kesik tavuk gibi...
İki yıl önce dün
İki yıl önce bu gece
Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti
Sultan I. Tayyip Han
Hazin bir izin (raporu)
Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır
Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...
‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’
Soylu’nun siyasal soyu
Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…
Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?
Sayıların dili, gerçeğin dili...
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti
Oh be, bugün siyaset yasak…
Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi
Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız
Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..
‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...
Süleymanpaşa Belediyesi için çocuklar her şeyden önde geliyor.
Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...
Demokrasispor 1 Reisspor 0