Aydın Engin

Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır

08 Temmuz 2018 Pazar

Seçim bitti. Oğlum kadar yakınım Ahmet Şık milletvekili oldu; dokunulmazlık kazandı. Oysa bizim Cumhuriyet davasında o da 7.5 yıl ceza yemişti. Şimdi Yargıtay cezasını onasa bile Ahmet Şık içeri girmeyecek...
Buna sevinmeli miyiz ?
Enis Berberoğlu arkadaşım da yeniden milletvekili seçildi. O ve benim gibi dostları gün, hatta saat sayıyoruz. Enis Berberoğlu yeniden dokunulmazlık kazandı ve derhal tahliye edilmesi gerek.
Buna sevinmeli miyiz?
Tutuklu Leyla Güven Hakkâri’den milletvekili seçildi. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluğun devamına karar verdi. Versinler. O yargıçlar da dokunulmazlık kavramını er geç öğrenecekler ve Leyla Güven serbest bırakılacak.
Buna sevinmeli miyiz?
Zaman gazetesi yazarları hakkında hüküm kesildi. İhsan Duran Dağı, Lalezar Sarıibrahimoğlu, Mehmet Özdemir, Nuriye Ural ve Orhan Kemal Cengiz beraat ettiler.
Buna sevinmeli miyiz?
Aynı davada hapis cezasına çarptırılan Ahmet Turan Alkan da tahliye edildi.
Buna sevinmeli miyiz?
Aynı davada aynı “suç” tan hüküm kesilen Mümtazer Türköne ve Mustafa Ünal tahliye edilmedi?
Buna mı üzülmeliyiz?
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Mehmet Altan, Anayasa Mahkemesi’nce dosyası ele alındığı için tahliye edildi.
Buna sevinmeli miyiz?
Aynı “suç”tan yargılanan ve aynı ceza kesilen Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak, dosyaları Anayasa Mahkemesi’nce ele alınmadığı için Silivri zindanında volta atmaya devam ediyorlar.
Buna mı üzülmeliyiz?
Bizim Cumhuriyet davasında mahkeme hüküm kesti. Turhan Günay, Bülent Yener ve Günseli Özaltay arkadaşlarımız beraat ettiler.
Buna sevinmeli miyiz?
Geri kalan bütün sanıklar en azı 2.5 yıl, en çoğu 8 yıl 3 ay 15 gün hapis cezalarına çarptırıldılar.
Buna mı üzülmeliyiz?
Ancak bizim Cumhuriyet davasında hiç tutuklu kalmadı. Herkes tahliye edildi.
Buna sevinmeli miyiz?
Daha sayabilirim. Ama saymayacağım.
Adını saymadıklarım yukarıdaki paragraflarda kendilerini de bulsunlar.
“Buna sevinmeli miyiz” ya da “Buna mı üzülmeliyiz” sorularının kendilerini de kapsadığından hiç kuşku duymasınlar...

***

Yazı boyunca akıp giden, yinelenen“Üzülmeli miyiz” ya da “Sevinmeli miyiz” sorularına toptan cevap verelim:
Hayır. Bin kerre hayır.
Tahliye kararlarına, tutuksuz yargılanma kararlarına, hatta beraat kararlarına sevinmek, AKP Reisi’nin, onun partisinin ve onun gölgesine sığınanların iktidarları boyunca adım adım ördükleri ve son seçimle yasallık (meşruiyet değil, yasallık) kazandırdıkları rejime fit olmak, o rejime teslim olmak demektir.
...ve başka da bir şey demek değildir...
İnatla, ısrarla sorulması gereken soru da, sorulması gereken hesap da tek cümleliktir:
Bu saydıklarım ve sayamadıklarım neden yargılandılar; neden rejimin tutsak kılınmış savcılarının iddianamelerinde suçlandılar; yargıçlarının karşısına çıkarıldılar?
Bugün bağışlanmaz bir pişkinlikle bu ülkede demokrasinin var olduğunu, hukuk devletinin geçerli olduğunu, özgürlüklerin güvence altında olduğunu söyleyenler, bu soruya cevap vermedikleri sürece birer demokrasi ve hukuk suçlusudurlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları