'AKP’den kopma olmaz bu bir kabile meselesi'
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

'AKP’den kopma olmaz bu bir kabile meselesi'

25.09.2015 04:16
Güncellenme:
Takip Et:

Biz üç güzel kardeştik ve ölüm, en gencimizdi bizim...” Şair, yazar ve felsefeci Hilmi Yavuz, Doğu Şiirleri’ndeki bu dizeyi kaleme aldığında tarih 1977. İçinde bulunduğumuz günler yeni doğu şiirlerine vesile oldu mu acaba? “Hayır” diyor Yavuz. Oysa bizce yanıtı bir dize: “Ölüm en gencimiz yine, doğunun alın yazısını değiştiremedik.”

Yıllar önce Yavuz’la söyleştiğimizde, “Kaç yaşında olursan ol, anne ve baban ölene dek çocuk sayılırsın” demişti. Sormuştuk: Kaç yaşında adam sizin çocukluğunuz? Bir dizesiyle gülerek geçirmişti: “Bir çırpınıştır çocukluk.”

Bu kez, 80 yaşında Hilmi Yavuz’dan duyduklarımıza gelince... “Türkiye’nin demokratikleşmesine en az 200 yıl lazım. Çocuklarımın hatta torunlarımın da demokrasiyi göremeden bu dünyadan ayrılacağını düşünüyorum. Evet, en az 200 yıl gerek! Öyle kolay değil” diyor. İyi ama neredeyiz şimdi? İbn Haldun sosyolojisine atıfta bulunarak aktarıyor: “Asabiyyet, olan budur.”

- Bugünlerde en çok ne konuşuyorsunuz?

Hep birlikte siyaset konuşuyoruz, ben de öyle, siyaset konuşuyorum.

- 80 yaşına vardınız değil mi?

Vardım vardım, tam oradayım.

- 80 yaş makamından Türkiye’nin gelecek günleri için aklınızdan ne geçiyor?

Türkiye’nin demokrat olabilmesi için en az 200 yıl lazımdır.

- Cumhuriyet’e yazdığı yazıda Çetin Altan “Ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan” diyordu. Siz 200 yıl dediniz.

Çetin Abi kaç yaşında oldu? (Gülüyor) (Çetin Altan, geçen Haziran’da 88 yaşına bastı. S.O) Ben çocuklarımın hatta torunlarımın da demokrasiyi göremeden bu dünyadan ayrılacağını düşünüyorum. En az 200 yıl gerek! Öyle kolay değil.

- Neden değil?

Bizde yakın tarih okuması genellikle demokrasilerin asıl rejim, darbelerin/vesayetin ara rejim olduğu tezi üzerine kurulur. “Demokratik bir geleneğimiz var ama ara sıra darbelerle bu kesiliyor” gibi bir görüşten söz edilir. Ben böyle olmadığını düşünüyorum. Tanzimat’tan bu yana asıl olan vesayet rejimleridir. Demokrasiler ara rejimlerdir. Mesela Tanzimat’tan bir örnek: Büyük Reşid Paşa’nın nüfuzu Sultan Abdülmecid’in nüfuzundan çok daha fazladır. İktidar sultanda değil sadrazamdadır. Örneğin Abdurrahman Şeref Bey’in Tarih Musahabeleri’nde çok ilginç bir sahne vardır. Sultan Abdülmecid, bir gün Büyük Reşid Paşa’nın elinden kendisini kurtarması için, başını sarayının duvarlarına vurarak Allah’a yalvarırken görülmüştür. Düşünebiliyor musunuz, padişah kendi sadrazamını azledemiyor, onun karşısında büyük bir çaresizlik sergiliyor. Aynı durum Sultan Abdülaziz içinde de geçerlidir. Döneminde saltanata tamamen paşalar hâkim olmuştur. Bu vesayet, Cumhuriyet döneminde de devam etti.

- Tam burada o güncel polemik var: Ya “askeri vesayetin bitirildiği yeni Türkiye”?

Hayır, bu anlamda yeni bir şey yok Türkiye’de. Askeri vesayetin yerine sivil vesayetin ikame edilmesi durumu var.

- “Yeni Türkiye: Eski tas eski hamam” diyorsunuz. Tellaklar mı değişti sadece?

Aynen öyle. Değişen bir şey yok Türkiye’de. Geriye giderek bakıyorum. Sivil despotizm bitiyor askeri despotizm geliyor, o bitiyor bu kez sivil despotizm geliyor.

- Hemen sizden alıntılayalım: “Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ne despottular ne demokrattılar.” Ya bugün için tespitiniz?

Adnan Menderes’ten sonra Türkiye’ye farklı ölçülerde muhafazakâr ya da sağcı, dört başbakan geldi: Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan. Farklı derecelerde muhafazakâr olmalarının dışında çok önemli bir fark daha var aralarında.

- Nedir o fark?

 Karizma olumlu özellikler üzerinden inşa edilir. Örneğin Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turgut Özal mesleki kimlikleri nedeniyle yurtdışı deneyimine sahiptirler. Üçü de Teknik Üniversite mezunudur. Demirel ve Özal Amerika’da, Necmettin Bey Almanya’da bulunmuştur. Üçünün de bürokratik devlet tecrübeleri vardır. İyi veya kötü, üçü de yabancı dil biliyordu. Demirel, Özal ve Erbakan siyasi karizmalarını bu olumlu özellikler üzerine inşa ediyordu. Bu özelliklerin hiçbiri Tayyip Bey’de yok. Tayyip Bey’inki negatif bir karizmadır, olmayan şeyler üzerinden inşa ediliyor. Tayyip Bey kitlesine söylemleri ve Müslüman ideolojisini dile getiriş biçimiyle “işte bu benim adamım” dedirtiyor. Mesele bu. Halkın Turgut Bey, Süleyman Bey, Necmettin Hoca için aynı şeyi söylediği kanısında değilim. Halkın bu liderlerle arasında hep bir mesafe olmuştur. Oysa Tayyip Bey ile kitlesi arasında bir mesafe yok. İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’den bu yana tüm cumhurbaşkanlarının döneminde yaşadım. Hiçbirinin “yahu” dediğine “ulan” dediğine tanık olmadım. Bu anlamda söz edilen sahihliği aslında negatif karizmasıdır.

- Erdoğan siyasette birinci oyun kurucu konumunda. Bunu sadece negatif karizma ile açıklamak yeterli mi?

Değil, çünkü birinci oyun kurucu gözükmesi partiye ve teşkilata tam anlamıyla hâkim olmasından dolayıdır. Böyle bir hâkimiyeti ne Demirel ne Özal ne de Erbakan sağlayabildi. Burada Tayyip Bey’in konumu diğer üçü gibi değil. Menderes’inki gibi de değil Tayyip Bey’in konumu. Demokrat Parti’yi birlikte kurduğu arkadaşları Adnan Menderes ile yollarını daha parti iktidar olmadan ayırdı. Demokrat Parti’deki ilk kopma, Osman Bölükbaşı, Fuat Arna, Sadık Aldoğan, Ahmet Tahtakılıç gibi isimlerin istifa ederek Millet Partisi’ni kurmalarıdır. Demokrat Parti’deki ikinci büyük kopma, 1955’te Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, Fethi Çelikbaş, Raif Aybar, Enver Güreli ve arkadaşlarının Hürriyet Partisi’ni kurmalarıdır. Tayyip Bey’in partisinde böyle bir büyük kopma olmadı, olmaz, olmayacak da. Bunu determinist bir tutumla değil, bir trend olarak söylüyorum.

- Peki, neden kopma olmaz?

Buna İbn Haldun sosyolojisinde ‘asabiyyet’ denir. Kabilelerde görülen bir şeydir. Asabiyyet kan bağına dayalı bir dayanışmadır. Yani bir kardeşlik dayanışması. Demokrat Parti’deki bölünmeler ve kopmalar, siyasi partilerin kabile olmadığının altını çizmiştir. Zaten Menderes de partisini kabile reisi gibi yönetmedi. Tayyip Bey’in ise mutlak otoritesi var, tıpkı bir kabile reisi gibi.

- Bu söylediğiniz ‘asabiyyet’ kuramından tam olarak ne anlamak gerek?

AK Parti’den, Menderes’in, Demirel’in, Erbakan’ın partilerinden olduğu gibi kopmaların olacağını bekleyenlerin yanıldığı anlamına geliyor.

- Abdullah Gül ile bir kopma yaşanacağını düşünenler var...

Bu bir asabiyyet meselesi. Buradan bir şey çıkmaz. Bir düzen kurulmuştur, bu düzen bir tek kişiye bağlanmıştır. O düzen içinde kendisini konumlandıran herkes o düzenin tahkimi ve sımsıkı bağlanması için çalışmayı kendisine birinci derece ödev edinir. Kol kırılır yen içinde kalır. Buna da İbn Haldun’un kavramsallaştırdığı ifade ile asabiyyet denir. Olan budur.

- AK Parti kendi siyasi teorisyenlerini ya da entelektüellerini yaratabildi mi?

Hayır.

- Asabiyyet sosyolojisi nedeniyle mi?

Aynen öyle. Çünkü entelektüeller zihin özerkliğine sahip iseler sorgulama görevlerini yerine getirmek isterler. Tayyip Bey’in entelektüelleri 2011 yılına kadar bizler, yani liberaller oldu. Arşiv ortadadır; 2011 yılına kadar ben Tayyip Erdoğan’ı destekledim. Askeri vesayetin tasfiyesi için Türkiye’de demokrasinin bir ara rejim değil, sistemin kendisi olması için destekledim.

- “Bu desteğiniz vesilesi ile gelinen noktada siz, liberallerin de katkısı var” diyenlerin sözleri kulağınızda nasıl tınlıyor?

Ben bir entelektüel olarak kendi ödevimi yaptım. Bunu söyleyenlerle demokrasi çıtasında bulaşamıyoruz.

- Ya liberaller arasındaki “kullanışlı aptallık” tartışması?

Zihinsel özerkliğe sahip bir okuryazar olarak kullanıldığımı asla düşünmedim. Vesayet meselesini Türkiye’nin en önemli sorunu olarak gördüm, görüyorum. Bu nedenle acaba benim desteğim, kimin işine yarar, kimin işini bozar hesabı yapmadım, yapmam.

‘Müslümanlıkta biçim öne çıktı, içerik boşaldı’

- Geçen 13 yılda AK Parti kendi dindar neslini yetiştirdi mi, nasıl bir kuşak geliyor?

İslam bir form mudur? O formun kamusal alanda görünür kılınması mıdır yoksa peygamber ahlakı mıdır? Müslümanlık, biçimle tanımlanmaya başladı. İçerik boşaldığı için biçim öne çıktı. Nedir o biçim; cuma namazına giden, meyhaneye gitmeyen, eşi başörtülü olan. Müslümanlık kamusal alanda bu üç görünürlüğe ve biçime indirgenmiştir. Muhteva yok, içerik yok. Bir Müslümanın, peygamber ahlakına sahip olan birinin, asla yapmayacağı, yapmayı aklından bile geçiremeyeceği şeyler olurken, Müslümanlık bu üç görsel kriterle değerlendiriliyorsa, dindar nesiller yetiştirilmesinden çok emin olmamak gerekiyor. Müslümanlığın temeli peygamber ahlakıdır. Bu ahlakın yerine biçim konuldu. Nasıl Kemalizm kravat, şapka dedi ise İslamcılık da başörtüsüne indirgendi. Bir şeyin içi ne kadar boşaltılırsa biçim o kadar öne çıkar.

- Bunları siz yıllardır söylüyorsunuz. Desteklediğiniz günlerde Erdoğan’dan bu sözlerinize nasıl bir yanıt alıyordunuz?

Tepki yoktu. Liberallerin şimdilik yanımda olmaları bana belirli ölçüde politik fayda sağlar diye düşünmüş olmalı. Bir noktadan sonra, ihtiyacım yok, eğilimi baskın geldi.

- Biçim meselesiyle ilgili güncel bir haberi soralım. Kendisini, Türkiye’nin ilk muhafazakâr sosyete dergisi olarak tanımlayan Nun dergisinin son sayısından aktarıyoruz: Katıldığı mevlitte giydiği kıyafet hakkında bir hanımefendiden şöyle söz ediliyor: “Beyaz pantolon ve bluz üzerine siyah kap tercih eden Melike Hanım, Prada çantası ve Burberry şalıyla çok klastı.” Haberdeki bu dil neyin tezahürü?

Mensubiyet hiçbir zaman bir aidiyet üretmez. Biz Batılı gibi olduk, Batılı olmadık. Bizim modernleşmemiz Salah Bey’in tabiriyle söylersek yapıştırma bıyık gibidir, altı kaval üstü şeşhanedir. Bu okuduğunuz haber de odur. Müslümanların modernliği idrak ediş biçimi de Türkiye’de genellikle modernliğin idrak ediliş biçiminin devamı, o kapsamda düşünülmesi gereken bir durum.

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015