Sırada Suudiler mi var?

15 Ekim 2015 Perşembe

ABD’nin Irak fiyaskosundan, Saddam rejimi devrildikten sonra bölgede açılan kara deliğin çekimine şimdi Suudiler de kapılmış görünüyor.
Geçen aylarda Suudi rejiminin geleceği üzerine tartışmalar yoğunlaştı. Halen dünyanın en büyük petrol ihracatçısı, ABD’nin yüksek teknolojili silahlarının en önemli müşterilerinden biri olan bu rejimin çökmesi durumunda, yalnızca petrol piyasaları allak bullak olmaz, bu silahlar etrafa saçılır. O zaman kara deliğin genişleme olasılıklarını düşünmek bile bir kâbus!

Rejimin parametreleri
Suudi krallığını yöneten ailenin iktidarının meşruiyeti, öncelikle İslamın en kutsal mekânının koruyucusu, yöneticisi olmaya devam etmesine, İslamın en katı yorumlarından Vahabiliğe, güvenliğinin ABD tarafından garanti edilmiş olmasına; “Arap Baharı/İsyanları” olarak tarihe geçen olaylardan sonra da kendi halkının rızasını petrol gelirleriyle satın alma gücüne dayanıyor.
Suudi rejiminin meşruiyetinin bu dayanaklarının hemen hepsi bir süredir belirgin biçimde sallanıyor. Rejimin geleceğinin tartışmaya açılmasının nedeni de bu sarsıntılar.
Kâbe’de peş peşe yaşanan felaketler rejimin kutsal mekâna ve yıllık Hac dönemine ilişkin görevlerini yerine getirme kapasitesi üzerine büyük bir soru işareti koydu. Vahabi düşüncesinin ortaya genel de İslamcı- Selefi terörizmi, IŞİD gibi bir canavarı çıkartması Suudi rejimi uluslararası terörizme ilişkilendirdi. Rejimin Yemen’de hemen hiçbir plan yapmadan, yorumculara göre İran korkusuyla aceleyle başlattığı savaş, sonuç üretmeden, rejimin hazinesine büyük yük getirerek yönetme becerilerini sorgulayarak devam ediyor.
Bu sırada rejimin kasası da hızla boşalıyor. Bunun bir nedeni, petrol fiyatları üzerine oynadığı, ABD petrol üreticilerini piyasa dışı bırakmayı amaçlayan, kumarı kaybetmekte olmasıdır. Suudi rejimi, ekonomik hesaplarını petrol fiyatının ortalama 90 dolar civarında kalacağını varsayarak yapmış. Gerçekteyse fiyat bunun hemen hemen yarısı bir düzeyde seyrediyor. Rejimin, yüzde 80- 90 oranında petrol ihracatına dayalı hazine gelirleri giderek kuruyor. Bu sırada ülke içi petrol tüketimi, üretimin ihracata ayrılan kısmını giderek küçültüyor. Görevi yeni devralan Kral Salman’ın, ailenin sadakatini garantilemek için geleneksel olarak dağıttığı paralar da bütçeye ek bir yük getirmiş.
Suudi rejiminin halkın rızasını alması da, ülke içinde yaklaşık tüm temel malların fiyatlarının devlet tarafından desteklenmesine, deniz suyundan düzenli olarak yeterli miktarda içme suyu üretmeye devam edebilmesine dayanıyor.

Taşlar yerinden oynuyor
Petrol gelirlerinin düşmeye başlaması, bu rıza alma araçlarının hızla yok olmaya başlaması anlamına geliyor. Gerçekten de birçok analist, Suudi kuyularının üretiminin zirve noktasını geçtiğini, ekonomisinin 2030 yılında net petrol ithalatçısı durumuna düşeceğini savunuyor.
Geçen hafta Kral Salman’ın devlet harcamalarında tasarruf ve kısıntı yapılmasına ilişkin yayımladığı gizli (ama basına sızan) tamime bakarak bu ekonomik basıncın etkilerinin ortaya çıkmaya başladığını düşünebiliriz. Suudi rejiminin istikrarını tehdit eden bir diğer gelişme de Kraliyet ailesi içinde ortaya çıkmaya başlayan çatlaklar. The Guardian’ın geçen haftalarda yayımladığı bir haber ve belge kraliyet ailesinden, rejimin içinden bir prensin, Kral Salman ve oğluna karşı bir saray darbesi çağrısı yapmış olduğunu gösteriyordu. Adı açıklanmayan bir prens bu mektubun hem kraliyet ailesinin diğer fertleri, hem de halk arasında yaygın bir biçimde desteklendiğini söylüyormuş.
Rejimi tehdit eden diğer iki etken de bölgenin en güçlü devletlerinde biri olan İran’la arasındaki gerginlikler ve IŞİD’in Suudi rejimini hedef almaya başlaması. Bunlar Suudi rejimi için son derecede tehlikeli br jeopolitik ortam yaratıyor.
Düne kadar tüm bu riskli jeopolitik gelişmeler karşısında Suudiler ABD yönetiminin korumasına güveniyorlardı. Bugün, ABD’nin İran’la başlattığı yakınlaşma, Suudi rejimi ile ABD arasında bir gerginlik yarattı. ABD’nin bölgedeki etkisi azalırken Rusya’nın Suriye’ye girmesi de, Suudi rejimin çıkarları açısından büyük bir belirsizlik yaratıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları