Ayşe Yıldırım

Sandık başında onları sakın unutmayın

29 Ekim 2015 Perşembe

Her sabah yaptığı gibi babasının yüzünü öpücüklere boğdu. Çocuk dilinin döndüğünce “Allah’a emanet ol. Allah işini gücünü rast getirsin” dedi. Belki o cümleyi böyle düzgün kuramamıştı ama babası Azem Dora anlamıştı ne demek istediğini. Çünkü eşi Kamile her sabah onu böyle uğurluyordu ustabaşı olduğu kebapçıya. Üç buçuk yaşındaki oğlu Tevriz de annesinden duymuştu.
Görünürde o sabahın da diğerlerinden bir farkı yoktu...
12 Ekim Pazartesi’ydi. Ankara katliamını protesto gösterisi vardı o gün Adana’da. Göstericilerin olduğu yerden uzaktaydılar, ara sokaktaydı evleri. Annesi kucağında Tevriz’le güvenli olduğunu bildiği avluda komşusuyla sohbet ediyordu. Silah sesini duyunca içeri doğru kaçmaya başladılar. Bir anda kucağındaki oğlunun başından boşalan kanı gördü Kamile Dora. Çığlıkları ortalığı kapladı, komşular yardıma koştu. Tevriz hastaneye kaldırıldı ama kafasına sıkılan kurşun onu üç buçuk yaşında bu dünyadan aldı.
Artık babasının evde olduğu günlerde cebinden arabasının anahtarını alıp “hadi baba parka gidek” diyemeyecekti. Televizyonda halay çekenleri gördüğünde kalkıp oynayamayacak, eline aldığı tahta parçasıyla saz çalamayacaktı.
“Ne yani anlayamadım” diyor baba Azem, “Ufak çocuklardan ne istiyorlar. Bunu çözemedim.”
Dora ailesinin en küçüğüydü Tevriz. 14 ve 11 yaşında iki ablası, 6 yaşında bir abisi vardı. “Küçük ablası okula gitmek istemiyor artık, tiksindi. Tevriz gelsin gideyim” diyor baba Azem, “Tevriz’i vurduktan sonra polisler ara sokaklara dalarak ’dışarı çıkın sizi de vuracağız’ diye bağırmış. Bizim yaralımız daha hastaneye varmadan 300400 polis yığılmıştı hastanenin önüne. Kim duyacaksa duysun artık, bir an evvel bunu yapanı bulsunlar ve cezalandırsınlar” diye isyan ediyor.
Ailenin avukatı Yasemin Dora Şeker, aynı zamanda akrabaları. “Tevriz amcamın torunu” diyor Yasemin Dora, ailenin şikâyeti üzerine savcılık tam dört gün sonra gelmiş ve olay yeri incelemesi yapılmış. Savcılıktan MOBESE kamera kayıtlarının görüntülerinin ve o gün görevli polislerin listesinin alınmasını istemişler. Ancak daha ilk gün gizlilik kararı getirildiği için dosyada ne olduğunu bilmiyorlar. Son zamanlarda neredeyse her olayda olduğu gibi..
Her şeye rağmen sonuna kadar peşini bırakmamakta kararlı Dora ailesi, tıpkı 24 Temmuz’dan bugüne öldürülen 100’den fazla sivilin ailesi gibi.
Diyarbakır Sur’da öldürülen 12 yaşındaki Helin Şen’in ailesi, 14 yaşındaki oğlu Bünyamin İrci’nin şakağından, kalbinden ve teslim olduğunu göstermek için kaldırdığı ellerinden vurularak öldürüldüğünü internetten öğrenen baba Tarık İrci, kızı Cemile’nin (Cizir) cesedini derin dondurucuda saklayan annesi Emine Çağırga, 19 yaşındaki oğlu kollarında can çekişerek ölen Sait Çağdavul gibi..
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici’den bu cinayetlerin hiçbirinde bugüne dek olay yeri incelemesi yapılmadığını, delillerin toplanmadığını öğreniyoruz. Ailelerin şikâyette bulunmaya başladıklarını söylüyor Bilici. Buna rağmen cenaze törenlerine katılan insanlara ise peş peşe soruşturma açılıyor.
Üç gün sonra sandık başı göreviniz var. Birincisi, sakın gitmeyi unutmayın. İkincisi de, bir kişinin diktatörlük özlemi için öldürülen çocuğundan kadınına, yaşlısına tüm sivilleri; bütün özlemleri bir özgürlük türküsü tutturmak olan gençleri; Saray’daki sultanın mutlak iktidarı için kör kurşunlara, bombalara sürülen gencecik askerleri, polisleri; “Artık şehitler gelmesin, barış gelsin” diyen ailelerini asla aklınızdan çıkarmayın.
İşte 1 Kasım seçimleri bu kan ve gözyaşı üzerinden kurgulandı. 1 Kasım Pazar günü sandığa giderken bütün bunları sakın unutmayın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları