'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

15.02.2016 02:03
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye'nin YPG'yi vurması sonrasındaki “Obama ile Putin, telefonda Suriye'yi konuştu” haberlerine emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz'ün işaret ettiği o kritik analizle de bakmak gerek: “Türkiye anlamıyor. Yeni soğuk savaşta Türkiye cephe ülkesi olmaya aday...”

Rusya'yı, 90'lı yıllarda NATO-Rusya Kurucu Senedi'ni hazırlayacak kadar iyi tanıyan, ABD'nin Irak işgali günlerindeki BağdatBüyükelçimiz ve İngiltere Büyükelçiliği görevinin ardından emekli olan Çeviköz'ün analizi için buyrun.

- Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, IŞİD'le mücadele kapsamında Suudi Arabistan uçaklarının İncirlik'te konuşlanacağını açıkladı. Suudi Arabistan'la Suriye konusunda aynı düşündüklerini belirten Çavuşoğlu, "Böyle bir strateji olursa Türkiye ve Suudi Arabistan biz, hepimiz kara operasyonuna girebiliriz" dedi. Bu açıklamadan yaklaşık yarım saat sonra "TSK, Azez'de YPG'yi vuruyor" haberi geldi. Neredeyiz, neler oluyor?

Türkiye’ye Suudi Arabistan’ın İncirlik’ten yapılacak harekâtlara katılmak maksadıyla uçak gönderdiği anlaşılıyor. Bu harekât hava harekâtıdır ve normal koşullarda IŞİD’e karşı sürdürülen harekât olarak anlaşılması gerekir. Ancak bunun bir kara harekâtına dönüşmesi için belli bir uluslararası hukuk meşruiyeti gerekir. Ne Birleşmiş Milletler’in ne başka bir kuruluşun böyle bir kararı var. Dolayısıyla bu konuda bir adım atılmasının temeli de yok. Nitekim Sayın Dışişleri Bakanı da bir süre sonra bu konuda alınmış bir karar olmadığını açıkladı. Kara operasyonuna uluslararası koalisyon ve ABD de taraftar değil zaten.

- Ya YPG'yi vurmak?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin YPG’ye yönelik darbeleri Türkiye’nin kendi savaşıdır. Daha önce defalarca dile getirilen ve YPG’ye yönelik olarak mevcut olduğu ileri sürülen tehdit algılamasının bir sonucudur. Yani Türkiye YPG’yi de aynı PKK gibi vurmaya karar vermiştir ve buna başlamıştır. Tabii bu davranışın da uluslararası hukuk çerçevesinde meşru bir zemini olması gerekir. Herhalde böyle bir zemin olduğu zannediliyor. Benim endişem, bu davranışın ABD, Rusya ve uluslararası toplum tarafından nasıl yorumlanacağı. YPG’yi IŞİD’e karşı sürdürülen savaşta bir ortak olarak görenler,

Türkiye’nin YPG’yi vurmasını IŞİD’e alan açmak olarak yorumlayacaklardır. IŞİD’le mücadelenin bu nedenle zayıflayacağını düşüneceklerdir. Öte yandan, Türkiye YPG’yi rejim yanlısı olarak da gördüğünü defalarca söylemiştir. Şimdi YPG’ye bu şekilde bir darbe vurmak rejime karşı eyleme geçildiği şeklinde de yorumlanabilecektir. O zaman Türkiye doğrudan doğruya Esad rejimi ve onu destekleyen Rusya, İran gibi aktörleri de karşısına almış ve adeta onlara darbe vurmuş gibi yorumlanabilecektir. Yani bir bakıma, Türkiye tarafından Suriye konusunda yeni ve tırmandırıcı bir adım atılmış gibi görünüyor. Bu da bizi Suriye bataklığına daha fazla çekecek bir sonuç doğuracak diye endişeleniyorum.

- Türkiye YPG'yi vurarak, o ateşten gömleği giydi mi?

Sanırım böyle yorumlamak mümkün. Türkiye sonuçlarının ne olacağını kestirmenin mümkün olmadığı bir adım atmış durumda.

Türkiye, yeni soğuk savaşı anlamıyor”

- Haber şöyleydi: “ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriyeli muhaliflerin ısrarı üzerine, ne yapmamı istiyorsunuz, Rusya ile savaşa mı gireyim, dedi.” Kerry'nin bu sözleri Türkiye’ye ne düşündürmeli?

ABD'yi dünyanın yegâne süper gücü olarak algılıyoruz halen. Rusya ve ABD'nin güç kat sayılarının 1990'lı yıllardaki gibi olmadığını, güçlerinin birbirine yakın bir noktaya geldiğini anlayamadığımız gibi kabul de edemiyoruz. Doğu Akdeniz’de dengeler oturduktan, Amerika ve Rusya karşılıklı olarak birbirlerinden istediklerini, birbirlerine nereye kadar müsamaha edeceklerini tarif ettikten sonra oluşacak denge, yeni soğuk savaşın tarifidir. Ancak Türkiye o eski soğuk savaşın tortusuyla hareket ediyor ve bunu anlamıyor.

- Türkiye o eski soğuk savaşın tortusuyla ne yapıyor?

Biz NATO üyesiyiz. NATO bir düşman arıyorsa bunu İslam coğrafyasında değil, İslam coğrafyasına bile müdahale eden Rusya’da bulmalıdır. Dolayısıyla dünya, NATO ve ABD, o eski kutuplaşmaya dönmelidir.” Bizim anlayışımız bu. Oysa ortaya çıkan yeni bir dünya dengesidir. ABD’nin dünya üzerindeki dengeleri, yeniden ABD ve Rusya'nın kurması gerektiğine inanması sonucu ortaya çıkmış bir durumdur.

- “ABD’nin inanması sonucu ortaya çıkan durum” vurgunuzu soralım hemen?

Çünkü bu işin Rusya'sız olmayacağını gördüler. Gürcistan, Ukrayna ve Kırım'ın, hepsinin belki de Rusya’yı fazla sıkıştırmış olmaktan kaynaklanabileceği dikkate alındı. Rusya’yı olabildiğince yapıcı ve sorunların çözümüne birlikte katkı sağlayıcı bir aktör olarak kabul etmek ve ona dönüştürmek isteği söz konusu. Ukrayna ve Gürcistan’daki duruma ABD’nin çok fazla ses çıkarmamasının altında da belki bu yatıyor. “Rusya'yı kendi mutfağında ve kırmızı çizgilerinde değil, başka yerlerde sınayalım. O başka yerlerde Rusya'yı bir ortak ve işbirlikçi haline nasıl dönüştürürüz, bunu aramaya başlayalım.” ABD, İran’da bu politikayı izledi. Bugün aynısı Suriye’de gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

- ABD ve Rusya'nın Suriye mutabakatı çok yeni değil, buna mı işaret ediyorsunuz?

Elbette. Rusya-ABD ortaklığı Rusya'nın Suriye'de hava harekâtına girişmesiyle başladı, diye bakmamak gerek. 2012’de kimyasal silahların kullanılması olayı ortaya çıktığı andan itibaren Rusya devreye girmiştir. Çok çabuk unutuyoruz.

- Ve bugün soruyoruz: Rusya’nın Suriye ile sınırı yok, Rusya’nın Suriye’de ne işi var?

Soru yanlış. Çünkü Rusya 1970’lerden beri Suriye’nin içinde. Primakov’un (Yevgeniy Primakov, SSCB Merkezi İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya Başbakanlığı yaptı- S.O) kurduğu bir düzen var orada. Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin Ortadoğu'daki en iyi müttefiki Suriye ve Irak'taki Baas partileri idi.

Bunun sebebi de Baas Partisi'nin aynı Sovyetler Birliği Komünist Partisi gibi devlet ve parti özdeşleşmesi içindeki monolitik yapıya dayanmasından kaynaklanıyordu. Böyle bir ilişkiye sahip olan Rusya’nın Suriye’den çıkmasını beklemek çok zor. İç savaş başlamadan önce de Rus uzmanlar oradaydı. Rusya zaten Tartus Üssü'nü kullanıyordu. Amerika da Suriye ve Rusya arasındaki bu ilişkinin 40 yıllık geçmişini bilen bir ülke.

- Dolayısıyla Suriye Amerika ve Rusya'nın arasının bozulmasına neden olamaz mı?

Hayır, olamaz. ABD, Rusya’nın bugün Suriye’ye olan ilgisini içine sindiremese de Rusya'nın oradaki varlığını meşru görüyor. Ancak 2016'da yeni bir başkanın seçilmesiyle birlikte ABD'nin dış politika anlayışında değişiklik olması mümkün. Bunu zaman içinde hep birlikte göreceğiz.

- Obama'nın “kara harekâtı yok” anlayışı yerine “hadi Suriye'ye” diyen Cumhuriyetçi söylem mi?

Oraya kadar varması gerekmez. Yeni başkan Demokrat olsa bile bugün Kerry’nin “Rusya ile savaşa mı girelim” sorusunu soracak bir dışişleri bakanı olmayabilir. Bunun yerine yumuşak güç ile sert güç arasında konumlanan biraz daha sert bir söylem duyabiliriz.

- Bu da Türkiye için hiç iyi değil, öyle mi?

İyi değil, çünkü bu Türkiye’yi tam anlamıyla bir cephe ülkesi haline getirir. Türkiye NATO’nun bir kanat ülkesi olmak yerine artık doğrudan bir cephe ülkesi olmaya aday. Türkiye Karadeniz havzasında, Ermenistan üzerinden Kafkasya'da ve Suriye üzerinden de Ortadoğu'da Rusya'nın coğrafi kuşatması altında. Türkiye, bu yeni soğuk savaş ortamının şekillenmekte olduğu Doğu Akdeniz coğrafyasında eski soğuk savaşa nazaran çok farklı bir konumda.

- Yeni soğuk savaşta kutuplarda kimler var, tarafların isimlerini koyabilir miyiz?

Rusya ve Batı.

- Batı kısmında Avrupa Birliği ve Amerika nasıl konumlanacak?

Avrupa Birliği, ABD ve Rusya arasında iki tarafın dengesini bulmaya çalışan, bir pozisyonda konumlanabilir. Rusya ile olan enerji bağı nedeniyle daha uzlaşmacı bir politika izleyerek bir katalizör rolüne soyunabilir. Merkel’in de belki uğraştığı bu. Tabii AB içinde Fransa ve İngiltere zaman zaman daha farklı çıkışlar yapabiliyor. Bu açıdan da 2016 yılı önümüzdeki 10 yılın uluslararası bağlamda şekillenmesi açısından çok önemli. 2016'da saflar belli olurken, Türkiye’nin hangi safta olduğu belirlemesi, o safta nasıl konumlanacağını tespit etmesi lazım.

- Suudi Arabistan ve şurekâsını bu yeni safta Batı'nın yanında mı göreceğiz?

İran’la Batı’nın, özellikle ABD’nin arası şu andaki gibi devam eder ve ilişkileri daha da yumuşarsa, İran yeni ve güçlü bir bölgesel aktör haline dönüşebilirse Suudi Arabistan, ABD ile ilişkilerinde çok ciddi sorunlar yaşayacaktır. Suudi Arabistan ve destekçilerinde, “Acaba bu gidişat Arap Baharı'yla başlayıp yatışan süreci geri mi getirecek? Yumuşak güç uygulamasıyla bu ülkeler demokratikleşmeye mi zorlanacak” gibi soruların endişesi de olacaktır.

Türkiye'nin yumurtaları mezhepçi sepette”

- Biz Suriye konusunda bütün yumurtalarımızı Suudi sepetine mi koyuyoruz?

Bunu ideolojik ve mezhepçi sepet olarak açıklamak daha iyi. O sepeti temsil edenlerin arasında Suudi Arabistan ve Katar olduğu gibi örneğin Hamas da var. O da aynı cephenin unsuru. Türkiye mezhepçi bir dış politika uygulamamalıdır. Türkiye’nin bölgesinde ayırt edici yegane özelliği laik devlet ve toplum yapısıdır. Bundan uzaklaşmamak lazım.

- Ufukta yeni bir soğuk savaş varken, dış politikada laiklik şapkasını çıkaran bir Türkiye şıkkında başımıza ne gelir?

Türkiye karışır, Türkiye’yi karıştırmak için birçok odak harekete geçer. Bunun işaretlerini görmüyor değiliz. PYD’nin Moskova’da büro açması buna delalettir. Soğuk savaşın bir tarafında Rusya olacaksa ve siz de cephe ülkesi olursanız bu, Rusya ile doğrudan doğruya karşı karşıya olmaktır. Bu da Türkiye’nin her bakımdan istikrarını bozacak bir gelişmedir.

- Rusya’nın istediği Türkiye’nin Suriye’ye girmesi. Rus oyunu budur” yaklaşımını nasıl değerlendirirsiniz?

Rusya buna çok memnun olur. Türkiye’ye bir bedel ödetmek istiyor. Rusya’nın dış politikası hamle yaparak karşısındakini belli hamleleri yapmaya mecbur kılmak üzerine inşa edilir. Türkiye'nin bu oyuna gelmemesi lazım. Türkiye bu oyunu Gürcistan ve Ukrayna'da gördü. Rusya, Suriye'de de aynı stratejiyi güdüyor.

- Uçak düşürerek bu oyuna düşmedi mi Türkiye?

Düştü. Bu bir tuzaktı. Rusya “uçağımı düşürsün de ben şunları elde edeyim” gibi bir hesap içinde olmasa dahi Türkiye'nin en azından o uçağı düşürerek başına neler gelebileceğini, birkaç hamle ötesini görerek belirlemesi ve oyuna gelmemesi gerekirdi. O oyuna geldi. Kara harekâtına girmek gibi bir oyuna gelmenin ise çok daha büyük bedelleri olur.

- Suudi Arabistan’la birlikte Bahreyn, Katar, Ürdün gibi ülkelerin martta Türkiye üzerinden Suriye’ye gireceği iddia edildi. İtibar ettiniz mi?

Hayır hiç gerçekçi değil. Rusya bu saydığınız ülkeleri hemen yer. Kaldı ki işin içine Suudi Arabistan bu şekilde girmeye niyetli ise o zaman İran da işin içine girecektir. Dolayısıyla Suriye'ye yönelik böyle bir harekât sadece rejim ve Rusya ile değil, İran'la da savaş anlamına gelir. Ve Suriye çok büyük bir bölgesel savaş alanı olur.

- Suudi Arabistan neyin peşinde, neden Suriye’ye bu kadar girmek istiyor?

1) Suudi Arabistan’ın en büyük sıkıntısı İran. İran’ın nükleer dosya ile ilgili durumunun çözülmesi halinde İran’ın bölgede nasıl bir güç olacağının farkında. İran uluslararası siyaset sahnesine geri dönüyor. Bu ayın sonundaki seçimler Ruhani’nin kurmuş olduğu yeni vizyonun lehine sonuçlanırsa İran, Batı tarafından tekrar işbirliği yapılabilir bir ortak olarak kabul edilecek. İran’ın böyle bir konum kazanması İran'ın hem Suriye hem Irak üzerindeki siyasi etkisini artırır.

Suudi Arabistan'ın birinci sıkıntısı budur. İran’ın bölgedeki yalnızlığından kurtulup bölgesel siyaseti belirleyecek bir aktör olarak uluslararası topluma dönmesini istemiyor. Bunun yolu da Suriye'deki rejimin yıkılmasıdır. Rejim yıkıldığı takdirde İran'a bir darbe vuracaktır. 2) Suudi Arabistan çok büyük bir ekonomik sıkıntı içinde. Yeni kral ve yeni yöneticiler, Suudi Arabistan'da bir özelleştirme çabası içine girdiler. Ekonomilerinin neredeyse tamamı petrole dayalı ve petrolün biteceğinin de farkındalar. Ekonomiyi ayağa kaldırabilecek bir sistemi yerleştirmeye çalışıyorlar. Ekonomik iç problemin çözülmediği takdirde ailenin ve onun kurmuş olduğu oligarşik yapının etkilenme ihtimali var. Arap Baharı'nın Suudi Arabistan'a yansıması gibi endişeleri de Suriye politikalarında belirleyici.

- Şu soruyu soranlar var: Suriye’nin akıbetini tayin edecek aktörler Rusya ve ABD ise Suudi Arabistan’ın Ürdün, Pakistan, Sudan gibi ülkelerle yapacağı tatbikat ve gözdağı neye yarar?

O tatbikatı İran’ı etkilemek ve Suriye’ye gözdağı vermek için yapıyorlar. Bölgedeki Sünni-Şii fay hattında Sünni tarafın “buradayım” demesi anlamına gelir o tatbikat.

- Türkiye o ittifakın içine katıldığını açıkladı ama tatbikatta olacak mı; halen net değil. Olursa?

Tatbikatın içinde Türkiye'nin de olması bölgedeki Şii-Sünni kutuplaşmasında somut biçimde tarafını belli etmesi sonucunu doğurur.

- Amerika, Kuzey Suriye'de Rusya'nın ilerlemesine karşı bir tavır almayacağını açıkça ortaya koydu. Türkiye’nin elinde hangi kart kaldı?

Türkiye’nin elinde halen kullanmadığı çok önemli bir kart var. Türkiye kendi Kürt sorununda çözüm ve diyalog kartını yeniden masaya koyduğu andan itibaren komşu ülkelerdeki Kürtlerle ilgili sorunları düzelecektir. Türkiye'nin en kuvvetli kartı ve kozu budur. Bu düzelmediği takdirde zaten o cephe ülkesi olma durumu Türkiye'yi çok daha büyük sıkıntıların içine sokacaktır. 2016 dünya açısından olduğu kadar Türkiye için de dönüm noktası olacaktır. Türkiye kendi içinde huzuru ve barışı sağlayabilir ve Almanya'nın soğuk savaş döneminde izlediği gibi yapıcı ve olumlu bir politika izlerse ki burada kastettiğim Doğu politikasıanlamına gelen Ostpolitik”tir, o zaman sıkıntılı cephe ülkesi olmaktan uzaklaşır. Bunun için de önce kendi Kürtleri ile barışması lazım.

Suriye politikası Dışişleri'nin değil MİT'in bilgileri ile kuruldu”

- Ankara kulislerinde dillendirilen o söz: “Yeni Dışişleri MİT oldu.” Bu yorum kulağınıza nasıl geliyor?

Bu söz abartı olur. Fakat şu oldu. Suriye’deki politikanın belirlenmesinde oyun planı en çok MİT’ten gelen istihbari bilgiler üzerine kuruldu. Eğer istihbarat üzerine oyun planı kuracaksanız bunun istihbaratını MİT’ten alırsınız. Fakat o zaman da Dışişleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakmış olursunuz. Sadece istihbarat teşkilatının sağlayacağı bilgiler üzerine dış politika kurulmaz. Dış politikayı yapan esas kuruluşun görüşlerini de almak lazım.

Bu noktada peşin bir hükümle hareket edilmeye başlandı. Suriye konusunda duyulmak istenen ve izlenmek istenen politikanın gerekçeleri istihbarata dayandırılmaya çalışıldı. Bu, AKP iktidarının devlet yapılanmasında ve bürokrasinin işleyişinde değiştirdiği unsurlardan biri. Devletin kendi kurumlarının oluşturduğu politikalara ek olarak partinin faaliyetleri sonucunda farklı bir politika arayışı başladı. Bununla dışarıdaki görevlerimiz esnasında çok karşılaştık.

- Nasıl?

Bulunduğunuz şehirde birden bire milletvekillerinin ya da parti temsilcilerinin olduğunu duyuyorsunuz. Ne size haber verilmiş, ne de elçilikle temasa geçilmiş. Göreviniz sebebi ile normal koşullarda sizin görüşmeniz gereken insanlara ulaşıp görüşüyorlar. Bu, mevcut yapıların yanı sıra var olan bir yapı ve dış politika uygulamasına dönüştü. Bunun en bariz örneği de Başbakanlık'ta Kamu Diplomasisi Birimi'nin kurulmasıdır.

Kamu Diplomasisi Dışişleri Bakanlığı varken Başbakanlık'ta kurulması gereken bir birim midir? Ne ihtiyaç vardır? Bu durum bir ikilik yaratmaktadır. Kurumlar arası eşgüdüm yapılmamaktadır. İşte bu, Türkiye’yi eleştirdiğimiz Baas rejimine benzetir. Türkiye'de parti ile devleti üst üste çakıştıran monolitik bir yapı hazırlanmak isteniyor. Başkanlık sistemi de zaten bunun en son noktası. Ve çikolatalı pastanın üzerindeki çilek olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin, demokratik hukuk devleti yapısına zarar verecek nitelikteki bu gelişmelere hiçbir şekilde gitmemesi lazım.

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015