Aydın Engin

Ayağımı denk alıyorum...

29 Aralık 2016 Perşembe

Uyarı çok yukarıdan geldi.
AKP’ye rakip olarak kurulan HAS Parti’nin Genel Başkanı iken Tayyip Erdoğan’a ve partisine çok sert ve çok doğru eleştiriler yönelten; sonra HAS Parti’deki arkadaşlarını aniden yolda bırakıp AKP’ye “transfer” olan ve başbakan yardımcılığı ile ödüllendirilen Numan Kurtulmuş, hükümet sözcüsü olarak gazetecilerin sorularını yanıtlarken Cumhuriyet’ten genç ve çalışkan kapı yoldaşım Sinan Tartanoğlu’nun IŞİD’in diri diri yaktığı iki asker hakkında iktidardan hâlâ bir açıklama gelmediğine ilişkin sorusunu yanıtlarken, “Bu video görüntüleriyle ilgili henüz teyit edilmiş bir bilgi yoktur. Olsa kamuoyu ile paylaşırız” dedi ve ekledi:
“Medyadaki bazı arkadaşlar lütfen ayaklarını denk alsınlar”.
Hem “lütfen” deyip hem “ayağını denk al” demeyi oksimoron literatürüne bir katkı olarak algılıyorum. Hani “Ulan hanımefendi” gibi bir hitap ya da “Size saygılar sunarım alçak oğlu alçak” gibi bir cümlecik ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) sık sık görüş aldığı, değerlendirmelerine başvurduğu hukukçu Profesör İştar Gözaydın arkadaşımın “Terör örgütü üyeliği”nden tutuklanması gibi bir hukuk garabeti...
Ama böyle benzetmelerin bile “Vay sen ayağını denk almadın haaa” suçlamalarının kol gezdiği günümüzde tehlikeli olduğunun da bilincindeyim. O yüzden ayağımı denk alıyorum...
Mesela HDP Mardin Milletvekili Ali Ataman’ın Milli Savunma Bakanı’nın cevaplaması isteğiyle TBMM’ye verdiği soru önergesinden söz etmemeliyim; yani ayağımı denk almalıyım...
Çünkü soru önergesi Fırat Kalkanı adı verilen ve başka bir ülkenin (Suriye’nin) topraklarında süren askeri harekâtta TSK’ye ait ve akıbetlerinden haber alınamayan 10 Leopard tankı, Kobra helikopteri ve çok sayıda zırhlı araçla ilgili araçların plakalarını da veren sekiz okkalı sorudan oluşuyor.
Bu konuda okkalı bir Tırmık kafamda dolanıyor ama denk almam gereken ayağım engel oluyor.
Keza IŞİD’in diri diri yaktığı askerlerle ilgili video üstüne hükümet ya da TSK açıklamasının bu kadar gecikmesinin sosyal medya bataklığında ne gibi zehirli sorular ürettiği üstüne bir uyarı Tırmık’ı da kafamda turluyor...
Ama ayağım...
Gördüğünüz gibi ayak denk alınınca yazı da sade suya tirit oluyor.
Hükümet sözcüsünün istediği de zaten tam da bu muydu acaba?
Bilmiyorum...

***

Kişisel bir not: Yakın çevrem biliyor; Hrant Dink’in öldürülmesinin hemen ardından evimin kapısından çıkıp yeniden o kapıdan girinceye kadar bir “yakın koruma” ile yaşıyorum. Yaşıyordum. Dokuz yıldır bu böyle idi.
Cumhuriyet’i susturma planının bir halkası olarak 1 Kasım sabaha karşı 12 arkadaşımla birlikte gözaltına alındım. Beş gün sonra mahkemeye çıkarıldık. Tutuklama aygıtına dönüştürülmüş Sulh Ceza Hâkimliği’nde 10 arkadaşım tutuklandı. Ben ve Hikmet Çetinkaya yaşlılık gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldık. Aynı gün İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla “yakın koruma” önleminin kaldırıldığı bildirildi.
“Güneşi son görüşüm” olabileceği, “Günlerimin sayılı” olduğu tehditlerinden sonra yeniden “yakın koruma” verildi.
Bu konuda ısrarlı uyarılar yapan meslektaşlarıma, okurlarıma teşekkür ederken bu gelişmeyi de bildireyim, dedim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları