Çiğdem Toker

Eğitimdeki yakın tehlike

01 Ağustos 2017 Salı

Eylülde okullar açılıyor. Yeni öğretim döneminde Ensar Vakfı okullarda daha etkin olacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yenilediği protokole göre Ensar, ülke genelinde ortaokul ve liselerde kültürel, sportif kurslar açabilecek.
Ensar, “kamuya yararlı” bir vakıf. Bundan beş yıl önce vergi muafiyeti kazanmış. Ona “kamuya yararlı” vakıf statüsü kazandıran Bakanlar Kurulu kararının altında, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, başbakanı Tayyip Erdoğan’ın imzaları var. Vakfın, ekonomik aktörlerle bağlarının güçlenmesi de zaten bu statüden sonra yoğunlaşıyor.
Kamuya yararlı vakıf olmanın iki önemli avantajı mevcut: İzin almadan yardım toplayabiliyor. Damga vergisi, KDV istisnasi, veraset ve intikal vergisi, mülkiyetindeki gayrimenkullerin emlak vergisi gibi muafiyetleri var.
Ne var ki, Ensar bu önemli mali ve ekonomik ayrıcalıklarına rağmen vergilerimizden pay alacak gibi görünüyor. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün Ensar Vakfı ile imzaladığı protokole göre, Vakıf’tan gelen öğretmen, eğiticilerin ücreti bakanlıkça ödenenecek.
Yani Milli Eğitim bütçesinden. Hepimizden toplanan vergilerle hazırlanan bütçeden sicilinde -bizim bildiğimiz- üç şubesinde gerçekleşip mahkûmiyetle sonuçlanan çocuk tacizi bulunan bir vakfa kaynak aktarılacak yani.

Gücün kötüye kullanımı
Bir önceki yazıda, nasıl Ensar’ın okullarda kurs verecek olmasının, çocuklarımızı korumamız gereken bir durum olduğu görüşünü paylaştıysam, bugün de bu protokolün dayatma olduğu görüşünü kayda düşüyorum. Ensar öğretmenlerine Milli Eğitim bütçesinden ödeme yapılacak olması kamu gücünün kötüye kullanımıdır.
Milli Eğitim okullarında bu dayatmaya razı olmayacak binlerce, on binlerce aile var Türkiye’de. Bu gerçeği ne imam hatip okullarından mezun kişilerin kurduğu Ensar’ın gücünü iktidar partisinden, bu ülkeyi yönetenlerden alması değiştirir, ne de yönetiminde milletvekili, belediye başkanı, ulusal havayolu şirketinin yöneticisi, hatta Maliye müfettişinin yer alması.
Karaman’daki, Rize’deki, Çorum’daki şubelerinde görevli pedofil öğretmenlerin çocukların hayatını karartmasının hesabını verememiş Ensar’ın, başka çocukların geleceğini karartmayacağının nasıl bir garantisi var?
Bu garantiyi hangi vakıf yöneticisi veriyor?
Sosyal medya hesabında Ensar’ın “yüreğimizin yarısı Mekke’dir geri kalanı da Medine’dir, Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır. Hayırlı cumalar” tivit’ini “RT yapan” (yeniden dolaşıma sokan) kamu görevlisi konumundaki Maliye müfettişi mi, yoksa vakfın iktisadi teşekkülünü yöneten Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan mı, İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık mı?
Biliyor musunuz, geçen yıl Ensar’ın AKP ile kopmaz, sarsılmaz, örümcek ağı misali karmaşık ve yaygın bağlarını yayımlayan Birgün gazetesinin o sayfası şu anda erişim engelli.
İktidarla karşılıklı güç alışverişi içinde bulunan bir kurumun, kendi ölçeğinde gurur duyması beklenen ilişki ağının haberleşmesinden neden rahatsız olduğunu anlamak zor.
Ama anlamamız gereken, kanundaki en ağır ceza bile verilse adaletin sağlanamayacağı, suç olan çocuk tecavüzünün artık daha yakın bir tehlikeye dönüştüğüdür.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları