Çiğdem Toker

Çankaya İçin Dünya Şimdiden Kaygılı

09 Haziran 2014 Pazartesi

Siyasetin saati, olanca hoyratlığıyla cumhurbaşkanı seçimlerine ayarlı. Uluslararası toplum bu kritik seçime, Türkiye’nin giderek keskinleşen bir siyasi iklimde yol almasına kayıtsız kalamadı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), ilk tur oylaması 10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini izleyecek. Mayıs ayında Ankara’da yaptığı bir dizi görüşmenin ardından, üye ülkelerden 20 kişilik bir uzman gözlemci ekibi görevlendiren AGİT, gerekçelerini 14 sayfalık bir raporla açıkladı.
Özet olarak deniyor ki, Türkiye’de uzun dönemli bir demokrasi geleneği var olmasına rağmen, son olaylar ve 30 Mart yerel seçimlerinin ardından YSK’nin tutumu nedeniyle kamunun güveni azaldı.
AGİT’in seçim gözlemi, belli sayıdaki oy kullanma merkeziyle sınırlı olacak. Ama hemen belirtelim ki, Misyon’un odaklanacağı asıl alan, Köşk seçimleri bağlamındaki “medya” olacak. Zaten raporda medyaya ayrılan bölüm, kaygıların derinliği konusunda yeterince fikir veriyor.
AGİT Raporu; Dışişleri, İçişleri bakanlıkları, YSK, Anayasa Mahkemesi, TBMM Anayasa Komisyonu, siyasi partiler, RTÜK, Uluslararası Şeffaflık Örgütü-Türkiye ve üniversite öğretim üyeleriyle yapılan görüşmelerin ardından kaleme alınmış. Bu yanıyla hem mevcut yasal zemine ve işleyişe, hem de bu işleyişle ilgili “kaygılara” yer veriyor.
“Seçim Yönetimi”, “Seçmen Kaydı”, “Aday Kaydı”, “Kampanya Finansmanı”, “Medya”, “İtiraz ve Temyiz” gibi başlıkların bulunduğu 9 bölümden oluşan raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

Rapordaki kaygılar
Seçmen listesi kaygısı: Seçmen kayıtlarını YSK yapıyor. Sistem “genel anlamda” güvenilir olmakla birlikte, listelerin doğruluğu ve uygun olmayan isimlerin listelerde yer alabileceğine dair kaygılar dile getirildi.
Gergin kampanya dönemi: Aday kayıtları 29 Haziran’da başlayacak. Kampanya süreci ise nihai listenin belirleneceği son gün olan 11 Temmuz’da başlayacak. Kamu yöneticileri hakkındaki yolsuzluk iddiaları, devam eden soruşturmalarla bağlantılı hükümet karşıtı protestolar ve son yerel seçimler sürecinde artan olaylar nedeniyle “olası gergin” bir kampanya dönemi bekleniyor. Bu dönemde, iktidar ile muhalefet arasındaki kutuplaşma algısının artacağı tahmin ediliyor.
Tehdit ve gözdağı: Cumhurbaşkanı adaylarının özgür bir kampanya yürütebileceği belirtilmesine karşın; iktidar partisinin kamu kaynaklarını kötüye kullanma ihtimali ve seçmenlerin tehdit ve gözdağı ihtimali not edildi. Yanı sıra kampanya süresince genel medya ve sosyal medya üzerinde baskılar olabileceği ifade ediliyor.
Kampanya finansmanı: Adaylar, kampanya için kamu kaynaklarını kullanamıyor. Banka kredisi yasağı var. Seçmenlerden bağış kabul edebiliyor. YSK bu konuda bir gözetim ekibi kuracak. Bu konuda, kampanya sırasında veya öncesinde geçici raporlara sistemin kurulması gerektiği, sistemin daha şeffaf olabileceği dile getirildi.
Medya ve ifade özgürlüğü: İfade özgürlüğü kanunla güvence altına alınmasına karşın; Terörle Mücadele Kanunu, Ceza Kanunu ve İnternet Hukuku’ndan kaynaklanan pek çok kısıtlayıcı düzenleme medyayı baskı altına alıyor. Gazetecilere karşı açılan hakaret davaları ve işten çıkarmalar bağımsızlığı ortadan kaldırıyor.
Raporun “Medya” başlıklı bu bölümünde, Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu ile AGİT’in Türkiye’deki basın özgürlüğünü konu alan açıklamasına atıfta bulunulduğunun altını çizelim.
Avrupa Komisyonu, Ekim 2013 tarihli İlerleme Raporu’nda, gazeteciler hakkında açılan davaların ve medyanın sahiplik yapısının, otosansürü yaygınlaştırdığına değinmişti. AGİT’in Medya Özgürlüğü Temsilcisi ise muhalif gazeteciler hakkındaki ceza soruşturmaları ve davaların temel insan haklarına ve Türkiye’nin medya özgürlüğünü korumak ve geliştirmek yönündeki taahhüdüne aykırı olduğunu açıklamıştı.
Twitter ve YouTube yasağı: Yerel seçimler sürecinde, hükümetin sosyal medya platformları Twitter ve YouTube’u, kamu güvenliği ve yanlış bilginin yayılmasını gerekçe göstererek yasaklaması, AGİT ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin de aralarında yer aldığı uluslararası toplumun tepkisini çekti. İnternet konusunda TİB’e verilen yetkiler ve mahkeme kararı olmaksızın yasaklama, AGİT taahhütleri ve uluslararası standartlarla uyumsuzdu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları