Devlet tarafından görevlendirilen din adamları, telkinleriyle hepinizin kapısını çalmak üzere.
Siz evinizin kapısını açmasanız bile...
Yönetici apartmanın kapısını açacak.
Çocuklarınız onlara okullarda yakalanacak.
Oturduğunuz kahveye gelecekler.
Çalıştığınız sivil toplum kurumuna girecekler.
Öğrenci yurtlarından çıkmayacaklar.
İşyerlerinize dadanacaklar.
Ve size nasıl yaşamanız gerektiğini anlatacaklar.
Dinen günah ve sevap olan şeyleri...
Nasıl evleneceğinizi, nasıl sevişeceğinizi, nasıl boşanacağınızı.
Ahlakı onlardan yeniden öğreneceksiniz ve ahlaksızlığı.
Sosyal medyayı nasıl kullanacağınızı, nasıl kitaplar, dergiler okuyacağınızı, nasıl giyinip nasıl eğleneceğinizi size bir bir anlatacaklar.
Çocuklarınızı nasıl yetiştireceğinize, onları ne zaman, nasıl evlendireceğinize, nasıl eğiteceğinize karışacaklar.
Devletin görevlendirdiği din adamları...
Hayatınızın tam ortasına çok yakında destursuz dalacaklar.
Ve bu toplumu bu çağda düşebileceği en düşük seviyeye indirmek üzere adam adama, canla başla çalışacaklar.
Sizin bugüne kadar savunduğunuz tüm çağdaş değerleri rafa kaldırmak için...
Kadınların zar zor kazandıkları hakları karalamak için...
Yeni neslin ufkunu dogmatik bilgilerle karartmak ve daraltmak için...
Sizi ikna etmeye kalkışacaklar.
Bu bir tehdit.
Ama adını hiç koymayacaklar.
Dini sohbetlerin kutsallığı maskesiyle dayatacakları hayat tarzı üzerine bir süre daha tartışmalar yapılacak.
İtirazlar havada asılı kalacak.
Alışacaksınız.
Mahallenizde dolanan, evlerinize dadanan Diyanet görevlilerinin varlığını bir süre sonra kanıksayacaksınız.
Tıpkı ilkokul çocuklarının kafilelerle camilere taşınmasını kanıksadığınız gibi.
Memurların ısrarla cuma namazlarına çağrılmasını kanıksadığınız gibi.
Cumhurbaşkanının taraflı olmasını kanıksadığınız gibi.
Gazetecilerin hapse atılmasını kanıksadığınız gibi.
Akademisyenlerin işten atılmasını kanıksadığınız gibi.
Ve katlanacaksınız.
Hukuku hiçe sayan bir yargıya katlandığınız gibi.
Seçilmişlerin görevden alınmasına, hapislere tıkılmasına katlandığınız gibi.
Şaibeli seçim sonuçlarına katlandığınız gibi.
O kara deliklerle dolu darbe aldatmacasına katlandığınız gibi.
Olağanla olağanüstünün anlamını ters-yüz eden bu hileli hale katlandığınız gibi.
Buna da katlanacaksınız.
Dini irade karşısında bireyin iradesinin bir hiç olduğu fikrini topluma aşılamaya çalışacaklar;
Siz katlandığınız için, aşılayacaklar da.
Kadere inanan ve biat eden bir toplum inşa etmeye soyunacaklar;
Siz katlandığınız için başaracaklar da.
Diyanet kapıyı defalarca çalacak.
Siz defalarca açacaksınız.
Kapıları yüzlerine çarpmadığınız sürece;
Daha çok şeye alışacak... çok şeye katlanacaksınız.
Diyanet kapıyı iki kere çalar
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum