Çiğdem Toker

Sahip çıkma becerisi

03 Temmuz 2018 Salı

24 Haziran seçimlerinin sağlıklı değerlendirmesi henüz yapılmamışken yerel seçim üzerine “hazırız”, “şurası kaybedilir, şurası kazanılır” gibi açıklamaların, seçmen nezdinde heyecan verici olduğunu düşünen kim varsa, yanılıyor.
İnsanlar -umutsuz değillerse bile- zihnen yorgun.
İnsanlar kırgın; oylarına sahip çıkılmadığını düşünüyor.
İnsanlar samimi bir özeleştiri dinlemek istiyor.
Bunları bir haftadır gelen mesaj, mail ve telefonlardan anlıyorum.

***

Yeri gelmişken belirtmeliyim:
Tıpkı sizler gibi ben de bu denli üst üste siyaset yazısı yazmaya alışkın değilim.
Fakat 24 Haziran günü, CHP ile Muharrem İnce’ye oy vermiş okurlardan ulaşan iletiler, bu dosyanın zihinlerde hâlâ açık olduğunu gösterdiği için sürdürme ihtiyacı duyuyorum.
CHP’nin seçmen profilinin sorgulayıcı nitelik taşıması dolayısıyla bu iletilerin de doğal olduğu söylenebilir. Yine de gazetecilik ilkesi fikri takip gereği, bazı önemli iletileri seçip paylaşmanın yararlı olacağını düşüncesindeyim.

***

Pazar günkü yazımda bir okur mektubuna yer vermiştim.
Okurum O.K., asıl önemli olanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaç oy farkla birinci turda kazandığı bilgisi olduğunu bunun da küçük bir rakam olduğunu vurgulamıştı. Bir de formül vermişti:
“Geçerli oy ikiye bölünür, Erdoğan’ın aldığı oydan çıkarılır. Fark budur.”
İletinin sonuna, geçerli sonuçlar üzerinden bu hesabın bizi hangi rakama ulaştırdığını da eklemiştim: 1 milyon 295 bin 564.
Okurum L.Ö. yazımı tamamlar nitelikte, kısacık ama çarpıcı öyle bir mail yollamış ki paylaşmadan olmaz:
“Sayın Toker, bugünkü yazınızdaki 1 milyon 295 bin 564 rakamını da ikiye bölüp 1 ekleyin.
Yani 647.784 oy pesine düşülecekti. Bu bile yapılmadı! Saygılarımla.”

***

Rahatsızlıkların bir diğer başlığını “veri kalitesi” oluşturuyor.
A.C. adlı okurumun mailini kısaltarak aktarıyorum:
“CHP ileri gelenleri, partinin sisteminde veriler ile AA’nın verilerinin örtüştüğünü söylüyor. O zaman bilgisayar çıkışlı sonuç sayfası ile AA’nın ilan ettiği neticeyi karşılaştıran mukayeseli bir tabloyu halka gösterin. Bunu yapabiliyor musunuz?”
Uygulamalı matematik alanında doktora yaptığını yazan H. A. adlı okurum ise ’80 darbesinden bu yana en adaletsiz seçim yaşanmış olmasına karşın, “sonucu değiştirecek seviyede bir hile olmadığını” düşündüğünü belirtiyor.
Bunu da CHP’li ilçelerdeki trendlerle karşılamalı olarak aktarıyor. Diyor ki:
“Eğer sanıldığı gibi İnce’nin, muhalefetin estirdiği siyasi rüzgâr, bütün ülkeyi etkilemiş olsaydı o zaman CHP’li ilçelerde AKP’nin oyunun azalması ve belki de yüzde 15’ler seviyesine inmesi beklenirdi. Oysa hiçbir düşüş görülmemesi ülke genelinde de 7 Haziran’dan daha düşük bir sonuç beklememek için çok yeterli bir veri. AKP’li seçmen ikna edilemedi. Konunun özü bu kadar.”

***

Bu iletilerin toplamı daha genel bir mesaj veriyor: Seçim sistemine hâkimiyet, koordinasyon ve güçlü bir altyapı kadar, seçmenin kendisine sahip çıkıldığını hissetmesi hayati önemde.
O nedenle 24 Haziran seçimlerinin soğukkanlı, analitik ve samimi bir değerlendirmesi yapılmadan seçmenleri -öne alınacağı da söylenen- 2019 yerel seçimlerine mobilize etme girişimi pek rasyonel görünmüyor.
Hareket edebilmek için, önce soruların ağırlığından kurtulmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları