Polisler ve anneler ve cumartesiler

27 Şubat 2019 Çarşamba

Her gün İstiklal Caddesi’nden geçiyorum.
Her seferinde Galatasaray’da Yapı Kredi binasıyla Galatasaray Lisesi arasında, alçak seyyar parmaklıklarla çevrilmiş alanda, sırtında silah bir başına duran genç polisin yüzüne dikkatlice bakıyorum.
O polisin yanına gitsem ve neyin nöbetini tutuğunu sorsam...
Cumartesi Anneleri” der mi?
Ben ona Gülten Akın’ın gözaltında öldürülen genç gazeteci Metin Göktepe için yazdığı Anneler İlahisi’ni okusam;
Anneler olmasa kim kimi severdi / saklı tuttun o insanı insana bağlayan güvenci / yollar boyu, eskitilmiş alanlarda / solgun bir bedeni gezdirmedin Metin’in annesi.
Metin öldürüldüğünde kaç yaşındaydı diye bir an için olsa merak eder mi?
PEN Yazarlar Derneği’nin bu yıl Duygu Asena Ödülü’nü Cumartesi Anneleri’ne verdiğini anlatsam o genç adama...
Duygu Asena kimdir” diye bir soru, aklından geçer mi?
Cumartesi Anneleri’nin yakın bir zamana kadar yıllarca her hafta sonu gelip oturduğu ve gözaltında ya da sokakta ya da dağda kaybolmuş çocuklarının fotoğraflarını göğüslerine bastırarak ağıt yaktığı o daracık boşlukta, öyle bir başına duran ve yoldan gelip geçenlere bakan gencecik bir polis oğlan...
O yaşta, orada, o sorumlulukla neler neler düşünür insan?
Galatasaray Lisesi’ni mesela düşünür mü?
Kendi okuduğu okullarla o okulu mukayese etmek gelir mi aklına?
Kendi okulunda öğrendikleriyle, o okulda öğretilenler neden benzemez birbirine ve neden o okuldan çıkan kimse bugün girmez polis akademisine?
Bunları sorar mı hiç kendi kendisine?
Fırsat eşitsizliğinden haberdar mıdır; eğitim sisteminin çöküşünden ve çocukların yeni sistemde nelerle öğütüldüğünden?
Yaşadığı ülkenin nasıl bir ülke olmaya doğru evrildiğinden ve hayatın hızla akıp gittiği o caddede, TOMA’ların önünde nöbet tutma görevinin ona neden verildiğinden?
Peki ya, hemen yanı başındaki binada yayına hazırlanan kitaplardan ve o kitapların içinde yazılı olanlardan haberi var mıdır?
Bir bilse, bir zamanlar nasıl da vatan hainiydi o zamanların iktidarları için o kitapları yazan bazı yazarlar.
Yanına yanaşsam ve o genç polise usulca anlatsam...
Zamanında kimler kimler yargılandı, hapis yattı ve vatan haini diye damgalandı bu coğrafyada.
Hepsi de vatanı ve insanı nasıl severlerdi ve bu ülke için nelerden nelerden vazgeçerlerdi.
Nâzım’dan bir şiir patlatsam, Sabahattin Ali’den bir hikâye; açsam Yaşar Kemal’i ondan birkaç paragraf okusam.
Ve desem ki;
Şimdi onların kitapları hemen senin yanı başındaki şu binadalar ve vatan sevgisine dair bugüne kadar söylenmiş en güzel cümleler hâlâ o kitaplarda parıldamaktalar.
O yüzden bir daha düşün, iktidar bu meydanı bugün acaba gerçekten vatan hainlerinden mi korumakta yoksa senin ve kalabalıkların aklını ve kalbini mi karıştırmakta?
...
Galatasaray Meydanı’nda her nöbette başka bir genç polis...
Tepesinde bir heykel, sırtında başka bir heykel, önünden hayat akıp gider...
Seyyar parmaklıklarla çevrilmiş o boşlukta, sorsam, o eli tetikte vatan hainlerini bekler.
Vatan haini dediği de anneler.
Ah, birbirleriyle bir dertleşse, her şey değişecek, polisler, anneler ve cumartesiler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları