Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yılı - Can Erenoğlu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yılı - Can Erenoğlu

18.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yazıya başlarken bugünlere ulaşmamızı sağlayan yüce önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve hayatta olmayan gazilerimizi rahmet ve minnetle anar, aziz hatıraları önünde saygıyla eğilirim.

18 Mart, 2002 yılına kadar “Deniz Zaferi” olarak kutlanırken 27 Haziran 2002 tarihli 4768 sayılı kanunla “18 Mart Şehitler Günü’’ yapılmış ve böylece bu cefakâr milletin denizcilerine hak ettiği bir zaferi kutlamak çok görülmüştür. Çanakkale Deniz Zaferi’mizin 110. yılı kutlu olsun.

18 Mart 1915, İngiltere ve Fransa’nın sözde yenilmez ve heybetli donanmasının Türk askerinin karşısında kimi gemilerinin boğazın dibini boyladığı, kiminin de yara alıp kaçtığı deniz zaferini kazandığımız tarihtir.

Osmanlı o yıllara gelmeden Doğu Trakya dışında Avrupa’daki tüm topraklarını kaybetmiş ve donanması da Haliç’te çürümeye terk edilmişti. Ne tesadüf ki II. Abdülhamit’in cenazesi çürümeye terk ettiği gemilerden biriyle Topkapı Sarayı’na nakledilmişti.

İngiltere, Fransa ve Rusya’ya karşı Osmanlı zorunlu olarak Almanya ile anlaşmış ve İngiliz donanmasından kaçan, sonradan Yavuz ve Midilli isimleri verilen Goeben ve Breslau isimli Alman savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı’ndan Marmara’ya girişine ve 29 Ekim 1914’te Rusya’nın Sivastopol ve Novororisky limanlarını bombardıman etmesine müsaade edilmişti. Bunun üzerine Rusya 3 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti’ne savaş açtı.

ZORLU GÖREV

Hiçbir ciddi engelle karşılaşmadan Çanakkale Boğazı önlerine gelen İngiliz donanmasının kendine güveni tamdı. İngiltere, Fransa’nın da desteklediği bu donanmaya karşı gelebilecek hiçbir gücün olmadığını düşünüyordu. Ancak, yaratıcı fikrin deniz harp tarihindeki en güzel örneğini veren Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey kumandasındaki kahraman personeliyle Nusret mayın gemisinin Çanakkale Boğazı’na gizlice döktüğü mayınlar yenilmez armadayı denize gömdü.

Nusret Kumandanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey öylesine fedakâr bir deniz subayı idi ki 26 adet mayının İstanbul’dan Çanakkale’ye getirildiği 2 Mart 1915’te kalp rahatsızlığı nedeniyle Hilal-i Ahmer(Kızılay) hastanesindeydi. “Sen gitme” dediler. Lakin vazife kalp dinlemezdi. Gemiye gelir gelmez personelini topladı ve “Gemi siyaha boyanacak!” emrini verdi. Mayın Grup Komutanı Binbaşı Nazmi Bey ile birlikte gemide mayın döküş planını yaptılar.

Nusret 7-8 Mart 1915 gecesi boğazın serin sularına açıldı. Biraz sonra yakın mesafede bir düşman gemisi silueti görüldü ve karanlıkta ışıldakla etrafı tarıyordu. Yüzbaşı Hakkı Bey’in kalp atışları hızlandı. Ve ikinci kalp krizi o an geldi. Düşman gemisi Nusret’i göremedi. Gemiyi siyaha boyamak işe yaramıştı. Yüzbaşı Hakkı Bey bu tarihi başarıdan 6 ay sonra 14 Eylül 1915’te İstanbul’da kalp krizinden öldü ve şehit kabul edildi.

İngiltere Bahriye Bakanı Churchill, 1 Ağustos 1930’da: “Nusret’in gizlice döktüğü mayınlar harbin devamı ve dünyanın geleceği bakımından, diğer bütün gayretlerden daha mükemmel ve daha kesin sonuçlu hedeflere ulaştı. Nusret, yalnız başına Çanakkale’nin geçilmesini önledi” dedi. Bu sözler savaşın en büyük kaybedeninin ileride itibarını ve sömürgelerini kaybedecek İngiltere olduğunu göstermişti.

Mustafa Kemal, Conk Bayırı’nda

MAVİ VATANA SAHİP ÇIKMALI

Nusret’in bu stratejik başarısı 25 Nisan 1915’ten itibaren başlayacak amfibi harekâtı ve kara harekâtını tetikledi. Düşmanın karşısına bu kez de “Arkadaşlarım, cephelerde ateş hattında bulunurken ben Sofya’da askeri ataşelik yapamam” diyen ve bunun üzerine Çanakkale’ye 19’uncu Tümen komutanı olarak atanan stratejik deha Yarbay Mustafa Kemal ile emrindeki vatan, millet sevgisiyle bir irade abidesi olan Mehmetçik çıkmıştı.

Düşman, Yarbay Mustafa Kemal’in “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” emrini verdiği Mehmetçiklerin canlarını seve seve feda edeceklerini dikkate almamıştı. Çanakkale’deki şehitlerimizden hem bugünümüz hem de geleceğimiz için almamız gereken ders bağımsızlık, özgürlüktür ve birlik beraberliktir. Biz de ebedi liderimiz Atatürk’ün olumsuzluklar karşısında gösterdiği tarihsel duruşu hatırlayarak Cumhuriyetimiz ve onu ayakta tutan değerleri sonsuza dek korumalıyız.

Milli güce dayalı saygın ve güçlü bir donanmaya sahip olmamız şarttır. Çünkü Türkiye’nin gelecek nesilleri “mavi vatanımıza” bugünkünden çok daha fazla bağımlı olacaktır.

Geçilmez Atatürk, geçilmez Çanakkale Boğazı!

CAN ERENOĞLU

EMEKLİ KORAMİRAL

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025